22 yıllık birikimiyle yer bilimleri üzerine araştırmalar yürüten Timuçin Özat, çalışmalarına 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde kaybettiği kız arkadaşının ardından başladığını söyledi. O günden itibaren depremlerin neden önceden tahmin edilemediğini sorgulayan Özat, 1 Mayıs 2003 Bingöl depreminin ardından yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürdü.
Coğrafi Bilgi Sistemleri eğitimi alan ve şimdilerde Jeoloji Bölümü öğrencisi olan 40 yaşındaki Özat, gazetecilikten sonra tüm zamanını deprem araştırmalarına adadı. Türkiye’deki jeolojik hareketlilik üzerine geliştirdiği “Bilimsel parametreler ve matematiksel modeller” ile uluslararası platformda da kullanılan yöntemler oluşturduğunu iddia eden Özat, bugüne kadar 23 deprem tahmininde bulunduğunu, bunların 18’inin gerçekleştiğini belirtti. 
Özat, “Depremi kesin olarak bilmek mümkün değil ama bazı bölgelerdeki sismik boşlukların takibi ile yüzde 60 ila 90 arasında tahminler yapılabiliyor. Yüzde 15-20’lik yanılma payı ise normaldir. Birçok veri mevcut ancak bunları açıklamak karmaşık hale gelebilir,” dedi.
“AKDENİZ’DE 722 YILLIK BİR GERİLME BİRİKTİ”
En kesin tahminlerinden birinin 23 Ekim 2011’deki 7.2 büyüklüğündeki Van depremi olduğunu ifade eden Özat, şu anda beklediği dört depremden en kritiğinin Girit Adası’nda olacağını vurguladı.
Afrika plakası nedeniyle 1303’ten beri sismik boşluğa sahip bölgede ‘722 yıllık bir gerilmenin biriktiğine’ dikkat çeken Özat, 2026-2029 arasında Girit’in güney hattında 8,1-8,2 büyüklüğünde, Mercalli ölçeğinde 9-10 şiddetinde bir depremin meydana gelebileceğini ileri sürdü. 
Özat, bölgedeki büyük bir depremin Akdeniz genelinde tsunami riski oluşturabileceğini belirterek, Türkiye’de Muğla, Datça, Fethiye, Marmaris, Milas, Bodrum, Ula, Köyceğiz, Ortaca, Dalaman, Seydikemer, Antalya’nın batısı ve özellikle Finike, Kaş, doğusunda Alanya, Aydın’ın Kuşadası, Didim, Söke ilçeleri ile İzmir’in güneyindeki Selçuk, Menderes, Seferihisar, Urla ve Çeşme kıyılarının etki alanında olacağını açıkladı.
Tsunami dalgalarının 15 ila 25 dakikada Türkiye kıyılarına ulaşabileceğini, dalga boyunun 2 ila 8 metre arasında değişeceğini ve düz alanlarda ilerleme mesafesinin 1-2 kilometreye kadar çıkabileceğini iddia eden Özat, Yunanistan’daki çalışmalarını da uzun yıllardır takip ettiğini belirtti.
“23 TESPİTİN 18’İ GERÇEKLEŞTİ”
Jeolojik olaylara olan ilgisinin 1999 yılına dayandığını belirten Özat, “17 Ağustos 1999 depreminde kız arkadaşımı kaybettim. O dönemden sonra 1 Mayıs 2003’te Bingöl’deki deprem ben de büyük bir etki yarattı. Bu durum neden bilinmiyor dedirtti. Tam olarak olmasa da bir kısmı bilinebilir dedim ve çalışmalar yapmaya başladım. O dönemde Karadeniz Ereğli’deydim. Kaymakam Aziz İnci’nin talebi üzerine sekiz ayda hazırladığım 27 sayfalık raporu basının katılımıyla sundum. Depremleri kesin olarak bileceğini söyleyenlere inanmamak gerekir. Literatürde yer alan bazı bilimsel parametreler var ve yüzde 60 ila 90 arasında tahmin edilebilir. Genellikle yüzde 15-20 yanılma payı oluyor. 2003 yılından 2025 yılına kadar toplam 23 tespit gerçekleştirdim. Yer, büyüklük ve zaman verilmesi gerekiyor. Bu bağlamda 23 tespitin 18 tanesi gerçekleşti. En büyük tespit de 23 Ekim 2011’de yaşanan 7.2’lik Van depremiydi. Beklenen dört depremin birisi Girit Adası’nda bekleniyor,” şeklinde konuştu. 
“YUNANİSTAN’IN GİRİT ADASINDA 9-10 ŞİDDETİNDE BİR DEPREM OLACAK”
2026-2029 döneminde Girit’in güneyinde 8.0-8.2 büyüklüğünde, yer yer 9-10 şiddetinde bir deprem olabileceğini savunan Özat, “Mayıs 2025’te Girit’in kuzeyinde 6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Marmaris açıklarında da 5.8’lik bir deprem gerçekleşti. Bunlar buz dağının görünen kısmı bile değil. Burada Afrika plakası var. Bilim insanları Türkiye’de Pasifik çemberindeki gibi Japonya, Endonezya gibi depremler olmayacağını söylüyor, bu doğru ama bir parantez açmak gerekir,” dedi.
Özat, “Tıpkı Japonya’da, Endonezya’da, Filipinler’de olduğu gibi, Girit bölgesinde de benzer depremler ve tsunamiler olabilir. Afrika levhası, Ege ve Anadolu’nun altına giriyor. Bu sismik boşlukta, 2025 yılı itibarıyla 722 yıllık bir gerilme var. Bilim insanları burada da çalışmalar yaptı. 2026-2029 arasında 8,1 ya da 8,2 büyüklüğüne ulaşacak bir deprem bekleniyor. Yunanistan’ın Girit Adası’nda 9-10 şiddetinde bir salınım olma olasılığı yüksek. Bu aynı zamanda Türkiye’nin batısını, Muğla, Aydın, Antalya gibi bölgeleri ve İzmir’in güneyini etkileyecek. Son iki bin yılda bu tür depremler 7 kez yaşandı. Kıbrıs, Libya, Mısır, Tunus, İtalya, Arnavutluk ve kısmen de Suriye, Lübnan, Filistin ve İsrail kıyıları da bu tsunami dalgalarından etkilenebilir,” diye ekledi.
Tsunami dalgalarının 15 ila 25 dakika içinde kıyılara ulaşacağını ve hızlarının saatte 400 kilometreyi geçeceğini belirten Özat, “Türkiye’nin önünde birçok ada var. Bunlar tsunami etkisini azaltacak ancak yine de zarar verebilir. Tsunami dalgalarının boyu 2 ila 8 metreye kadar çıkabilmektedir. 20 yıldır bu tür depremlerin öncesinde hazırlık aşamasında yapılanlar gerçekleşmektedir. 2026 ile 2028 sürecinde, bu ana deprem öncesinde 5.0, 5.3, 5.5 ve 5.8 büyüklüğünde en az 4-5 tane deprem yaşanması bekleniyor. Türkiye’nin batısından kalan her yerdede hissedilebilecek. Eğer 8.3’e ulaşırsa Ordu, Giresun, Trabzon’dan hafif hissedilebilir,” şeklinde sözlerine devam etti.
“TÜRKİYE’DE 6-7,2 ARASINDA SALINIM ÜRETECEK BİRÇOK KIRIK YANİ FAY MEVCUT”
İstanbul’daki bazı tarihi depremlerin abartıldığını ifade eden Özat, “Türkiye’de 476 tane diri fay mevcut. 2099’a kadar 7.5 üzerinde bir deprem olma olasılığı düşük. Kuzey Anadolu Fayı’nın büyük bir kısmı geçtiğimiz yüzyılda gerilim yaşadı. Doğu Anadolu Fayı, Kahramanmaraş depremlerinde gerilim boşalımı yaşadı. Batı Anadolu-Ege fayları da geçmişte büyük gerilim boşalımına tabi oldu. Bu noktada büyük depremler beklenmiyor. Yedisu ilçesinin gerilimi 241 yılı aşkındır devam ediyor; 2030’lu yıllarda 6.5 ve 7.2 arası bir deprem bekleniyor. Hakkari-Irak-İran sınırı arasında da 6.4 ila 7.2 arası iki deprem potansiyeli mevcut,” dedi.
MARMARA’DA DEPREM OLACAK MI?
Geçtiğimiz günlerde bir Japon uzman Marmara için 7,9 büyüklüğünde bir deprem öngörmüş, ancak bunun için 350-400 kilometrelik bir fay hattı gerektiğini aktaran Özat, Marmara Denizi’nin bu kadar geniş olmadığını ve İstanbul’un tarihi depremlerinin abartıldığını belirtti. “Marmara Denizi’nde şimdiye kadar yaşanan depremler 7.4 seviyesine kadar oldu, ancak 8 büyüklüğünde bir deprem beklenmiyor. 150-180 yıl sonra İstanbul açıklarında 7 ve 7.2’lik depremler olabilir. İstanbul’un yakınlarında en büyük deprem 6.3 olacaktır ki bu da dikkate değer,” ifadesini kullandı. Güney Marmara, Bandırma tarafı riskli, Balıkesir’in İvrindi ve Edremit Körfezi arasında ise iki farklı deprem beklentisi bulunuyor.
Özat, “Türkiye’nin bu yüzyılda 7.5 büyüklüğünde bir deprem geçireceği öngörülmüyor. 7’lik depremin ise bu yüzyılda karasal alanda 6 kez yaşanacağı düşünülmekte,” dedi. 16 yıllık gazetecilik tecrübesi bulunan Özat, Akdeniz’in, Pasifik Okyanusu’ndan sonra tsunami sıklığı açısından ikinci sırada yer aldığını vurguladı ve tsunami tatbikatlarının önemine dikkat çekti. Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz’de son 2 bin 500 yılda 92 tsunami kaydının olduğunu dile getirdi.
