

İKÇÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Havza Amenajmanı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ufuk Özkan, 23 Ekim'de Foça ve 25 Ekim'de Bergama'da meydana gelen sel ve taşkınlar sonrası açıklamalarda bulundu.
Dr. Özkan, sıcak hava akımlarının güneyden, soğuk hava dalgalarının ise Balkanlar üzerinden geldiğini ve bu durumun güçlü yağışların yıl boyunca ortaya çıkabileceğini belirtti.
Kuraklık tehlikesinin yağışlı sezonda bile ortadan kalkmadığını söyleyen Dr. Özkan, şehirleşme ve arazi kullanımı değişiklikleri dolayısıyla sel ve taşkın riskinin her yıl gündemde olacağını vurguladı: “Bilimsel veriler gösteriyor ki kuraklık, suyun tutulamaması ve yönlendirilmemesi sorunu demektir. Bu nedenle su ile ilgili sıkıntılarımız yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da devam edecektir. İzmir’in kuzey ilçelerinde, kentsel gelişim ve hızlı arazi değişikliklerinin yaşandığı bölgelerde, yeni yolların yapıldığı, yeni mahallelerin açıldığı, maden faaliyetlerinin veya büyük projelerin gerçekleştirildiği alanlarda aşırı yağışlar sel taşkını riski taşımaktadır. İzmir'de hem sel hem de kuraklık durumları birlikte yaşanabilir.” 
ERKEN UYARI SİSTEMLERİ
Dr. Özkan, İzmir ve Türkiye genelinde ani ve şiddetli yağışların ‘yeni normal’ haline geldiğini ifade etti: “Artık mevsim geçişlerinde, özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde uzun süren kurak dönemlerin ardından ani ve şiddetli yağışlar beklenmektedir. Bu da sel ve taşkın riskini artırıyor. Aslında her derenin üst havzasındaki moloz birikimi, ilerleyen dönemlerde sel ve alt havzada taşkın olarak kendini göstermektedir. Bu olayların birbirini takip ettiğini söylemek mümkün. Bu riskleri takip edip ölçebilmek ve erken uyarı sistemleri ile önlem alabilmek zorundayız. Planlamalar arasında mevcut dere yataklarının molozlardan arındırılması, beton kesitlerin doğal şekilde düzeltilmesi, yağmur suyu tahliye kanallarının kapasitesinin artırılması, yapay sulak alanların desteklenmesi ve geçirimli yüzey alanlarının artırılması gibi çözümler yer alıyor.” 
Dr. Özkan, sonbahar ve ilkbahar aylarında ani hava değişimlerinin görüldüğünü belirterek, bu aylarda sıcak ve soğuk hava akımlarının ülke üzerinde kesiştiğini vurguladı ve şu ifadeleri kullandı:
“Ancak iklim değişikliği sebebiyle bu yağışları her dönemde görebiliriz. Belirli aylarda hazırlıklarımızı artırdığımız takdirde, yıl boyunca bu tür felaketlere karşı önlem almış oluruz. 'Kuraklık' ifadesi, kışın yeterince su toplayamadığımızı göstermektedir. Sel ve taşkın sorunu ise fazla suyu yönetemediğimiz anlamına geliyor.”
'SUYU SIZDIRABİLEN BİR TOPRAK GEREKİR'
Dr. Özkan, ayrıca şu noktalara değindi:
“Yağışlara rağmen baraj seviyelerinin düşmesi, gelen suyu toplayamadığımızı gösteriyor. Su biriktirmek için nemli koşullara sahip ve suyu sızdırma kapasitesi olan topraklara ihtiyaç vardır. Ancak toprak, uzun kuraklık dönemlerinde biyolojik ve fiziksel yapısını kaybediyor. Bu kayıptan ötürü suyu ememiyor ve bu da yüzeysel akışa neden oluyor. Kurak dönem sonrası gelen yağışların sel ve taşkın tehlikesini artırmasının sebeplerinden biri budur. Yıllık olarak beklenen yağış miktarının bu yıl ancak yarısına ulaşabildiğimizi göz önünde bulundurmalıyız. Günlük su tüketimimizden daha fazla yağış almadığımız sürece, barajlardaki birikime bir katkıda bulunamayacağız.”



