Parti grubunda konuşan Özel, Türkiye'de iktidar hırsı yüzünden yargı aracılığıyla tehlikeli bir yol açıldığını ifade etti. Bu durumun ileride insanlara kötü bir miras bırakacağına dikkat çekti. Özel, “Bugün bu düzenin hedefi CHP, yarın başka bir grup olacak. Bir sanatçımız bu durumu bir sözüyle özetledi; 'Bir insan aynı anda hem seçimde yolsuzluk yapmış, hem diploması sahte, hem hırsız, hem terörist hem de casus olabilir mi?' Suçun ne olduğuna gelince, bu ülkenin bir sonraki cumhurbaşkanlığına aday olmaktır. Adayınız olmanız tek suç. Sorunların boyutu büyük. Türkiye’yi derinlemesine analiz eden bir parti programı hazırlandı. Bundan sonra CHP, 'Türkiye’de güçlü yurttaş, güvenli gelecek, kazanan Türkiye' sloganıyla tüm Türkiye'ye, ev ev, hane hane, sokak sokak gezip anlatacak. Eğer bu AK Toroslar çetesinden kurtulmayı başarabilirsek, büyük bir hukuk mücadelesi başlatacağız. Adayımızı 23 Mart'ta açıklayacağız ve sonuna kadar arkasındayız. Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı yapacağız.”
İDDİANAME SİYASİ BİR ADIMDIR
Özel, İBB iddianamesine ilişkin sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Bu dava hukuki değil, tamamen politik bir meseledir. Amacı, son seçimlerde birinci olan Cumhuriyet Halk Partisi’ni durdurmak ve cumhurbaşkanı adayını engellemektir. Darbeciler, Atatürk'e ait tapulu bu partinin kapatılmasını talep edecek kadar akıllarını kaybetmiş durumda. Anayasa'nın siyasi partilerin kapatılmasına dair maddeleri hatırlatılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirimde bulunulması, meselenin İBB’ye yönelik bir soruşturma değil, bir siyasi şeye işaret ettiğinin kanıtıdır.” Özel, saat 16.00’da durumu değerlendirmek üzere partisinin MYK’sını olağanüstü olarak toplayacağını duyurdu.
ATATÜRK MİLLETİN KALBİNDE YER ALDI
Özel, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bir kez daha minnetlerimizi sunuyoruz” diyerek bir anekdot paylaştı: “Yitik olduğundan 87 yıl sonra bu denli sevgi ve coşku, ona duyulan yüksek minnet duyguları boşuna değil. Bunu yaşamının her alanında görmek mümkün. Yakın zamanda okuduğum bir anekdottan etkilendim ve bunu sizinle paylaşacağım. Meclis’te bir milletvekili, İstanbul ya da Ankara’nın bir yerine Atatürk'ün adının verilmesini, böylece onun adını şehrin temellerine kazıma fikrini öneriyor. Paşa bunu duyunca milletvekilini çağırıyor ve şöyle diyor: 'Bir ismin dillerde kalması için şehrin temellerine sığınmasına gerek yoktur. Bakın, şehrin adı İstanbul ama Fatih Sultan Mehmet hemen aklımıza geliyor. Eğer bir şey yapabildiysem, ismimi şehrin temellerine yazmaktan ziyade milletin kalbine yazarak anılmak isterim.' İşte milletin kalbine yazıldığının en iyi göstergesi budur.”
