

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Teksas ve Purdue Üniversiteleri'nden araştırmacılar, sosyal medyada yer alan popüler ve yüzeysel içeriklerin yapay zekâ sohbet botları üzerindeki etkilerini incelemek istediler. Dünyanın en prestijli bilimsel yayınlarından biri olan Nature’da yayımlanan bu araştırmada, düşük kaliteli sosyal medya verileri üzerine eğitilmiş yapay zekâ sohbet robotlarının, insanlardaki 'beyin çürümesi' benzeri bir durum yaşadığı gözlemlendi. Hacettepe Üniversitesi Bilişim Enstitüsü’nden Doç. Dr. Şahin Gökçearslan, düşük kalitedeki verilerle beslenen bu sistemlerin akıl yürütme süreçlerinde belirli adımları atladığını ifade etti:
‘ÇÖP VERİRSENİZ ÇÖP ÇIKARIR’
“Araştırmada, modelin düşük kaliteli verilerle eğitildiğinde psikoloji anketlerini yanlış yorumladığı tespit edildi. Sonrasında yüksek kalitedeki veriler bile durumu düzeltmeye yetmedi. Yani, insan zihninin sosyal medya üzerindeki tepkisine benzer bir ‘çürüme’ süreci, öğrenen makinelerin mekanizmalarında da kendini gösterdi. Bu çalışma, ‘yapay zekâya çöp veri verirseniz çöp sonuç alırsınız’ ifadesini desteklemektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2025 yılına ait yapay zekâ araştırmasına göre bireylerin üretken yapay zekâ araçlarını kullanma oranı %19.2 olarak belirlendi. Yaş gruplarına bakıldığında, en yüksek kullanım oranının %39.4 ile 16-24 yaş aralığında olduğu görülüyor. Ayrıca eğitim seviyesinin artmasıyla birlikte yapay zekâ kullanım oranında da artış gözlemleniyor.
Bunun yanı sıra, 2025 yılı Harvard Business School dergisi raporuna göre, Replika ve Character.ai gibi popüler yapay zekâ arkadaşlık uygulamalarının %37'si manipülatif ifadeler kullanmakta. Yani bazı yapay zekâ sistemleri, kullanıcıların duygularıyla oynayarak uygulamada kalma sürelerini 14 kat artırıyor. Bu da, uygulama içerisinde geçirilen sürenin geliştiricilere reklam geliri olarak dönüş sağladığı anlamına geliyor.
‘GELECEK KONUSUNDA TÜRKİYE AVANTAJLI’
Öte yandan, ABD merkezli Pew Research Center’ın 2025 yapay zekâ araştırmasına göre Türk katılımcılar, yapay zekânın geleceği hakkında dünya ortalamasına göre daha az kaygılı ve biraz daha heyecanlı bir tutum sergilemekte. Yani Türkiye'de yapay zekâ ile ilgili aşırı bir panik durumu yok, aynı zamanda kör bir iyimserlik de gözlemlenmiyor. Bu denge, Türkiye açısından bir avantaj olarak değerlendiriliyor.
‘VERİMLİLİK İÇİN BİLİNÇLİ KULLANILMALI’
Geliştirilen yapay zekâ sistemlerinin benzer bir çürüme riski taşıdığına dikkat çeken Doç. Dr. Şahin Gökçearslan, “Kendi ‘beyin çürümemizi’ engellemek için sosyal medya kullanımımıza dikkat etmenin önemine vurgu yapmalıyız. Verimliliği artırmak amacıyla yapay zekâyı etik ve bilinçli bir şekilde kullanmalıyız. Gerçek sosyal ilişkilerin, yapay zekâ ile kurulan sanal bağlardan çok daha kıymetli olduğunu unutmamak gerekir. Eğitim yöneticileri ve politika yapıcıların, medya ve yapay zekâ okuryazarlığını artırma konusunda çabalarını en üst seviyeye çıkarması gerekiyor. Ayrıca yapay zekâ geliştiricilerinin, kullanıcıyı elde tutmaya yönelik etik dışı tasarımlar yerine, insan odaklı modeller geliştirmeyi taahhüt etmeleri gerekmektedir.”



