reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kılıçdaroğlu, koyunlarında besledikleri yılandan rahatsız olup isyan etmiş

Yayınlanma Tarihi : Google News
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kılıçdaroğlu, koyunlarında besledikleri yılandan rahatsız olup isyan etmiş
reklam

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Johannesburg kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'ne katıldı. Zirvede diplomatlarla bir araya gelen Erdoğan, Gazze konusunda uluslararası topluma bir kez daha seslendi. Türkiye’nin desteğinin önemini vurgulayan Erdoğan, “Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti kurulmadan küresel barış sağlanamaz” şeklinde ifadelerde bulundu.

G20 Zirvesi'nin ardından yurda dönen Erdoğan, birlikte seyahat eden gazetecilere gündeme dair görüşler sundu. Zirveye dair değerlendirmelerini paylaşan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“GAZZELİ KARDEŞLERİMİZİN YAŞADIKLARI ZULÜM VE SIKINTILAR GÜNDEMİMİZDEYDİ”

Sevgili basın mensupları, değerli arkadaşlar; hepinizi sevgiyle selamlıyorum. G20 Liderler Zirvesi'ni Güney Afrika'nın ev sahipliğinde tamamladık. “Dayanışma, Eşitlik, Sürdürülebilirlik” temasıyla düzenlenen bu zirvenin tüm insanlık için hayırlı olmasını diliyorum. Zirve sonrası yaptığımız basın toplantısında kapsamlı bir değerlendirme yaptım. Dolayısıyla burada detaylara girmek istemiyorum. Bu zirvenin Afrika kıtasında düzenlenmesi bizim için büyük bir memnuniyet kaynağıydı. Türkiye, Afrika ile ilişkilerini geliştirmeye devam edecektir. Zirve boyunca, Gazze'deki durumlardan iklim krizine kadar birçok kritik konuyu ele aldık ve ülkemizin bu meselelerdeki duruşunu belirttik. Gazzeli kardeşlerimizin yaşadıkları zorluklar gündemimizin ön sıralarındaydı. Sağlanan ateşkesin korunması ve yeniden inşa çalışmalarının önemi üzerine konuştuk. Ayrıca, gelişmiş ülkelerin Birleşmiş Milletler 2030 sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşımlarını desteklemek gerekliliğini vurguladık. Zirve vesilesiyle MIKTA liderleriyle de bir araya gelerek gelecekteki iş birliğimizi güçlendirme kararı aldık.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin sorularını ise şu şekilde yanıtladı:

“ENERJİ GÜVENLİĞİ ARTIK BİR LÜKS DEĞİL, STRATEJİK BİR ZORUNLULUKTUR”

Öncelikle, bu oturum başlığı sadece bir slogan değil, küresel adalet arayışının özüdür. Dünya ekonomisi son yıllarda çok sayıda zorlayıcı süreç yaşamıştır. Salgın, çatışmalar, ticaret savaşları, iklim krizi gibi büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldık. Türkiye olarak bu süreçlerden etkilendik. Ancak her zorluğun üstesinden gelmeyi başardık ve hızla toparlanıyoruz. Ülkeler, küresel sorunlardan kolayca etkileniyor. Bu yüzden sürdürülebilir kalkınma, yalnızca birkaç ülkenin çabalarıyla mümkün değildir; iş birliği ve ortak kararlılık gereklidir. Ekonomileri çeşitlendirmeli ve krizlere karşı dayanıklı hale getirmeliyiz. Enerji güvenliği artık bir lüks değil, stratejik bir zorunluluktur. Bu noktada, kapsayıcılığın önemini de vurgulamak istiyorum. Sadece belirli ülkelerin kazanç sağlaması anlayışı sürdürülebilir olamaz. Adil bir dünya mümkündür, yeter ki büyük devletler insan odaklı politikaları benimseyip uygulasın.

Gazze'deki barış planı Trump'a aitti ve kendisi bir anlamda ateşkesin de garantörüydü… Ancak bu durum Gazze'deki katliamı engelleyemedi. Bu konuyu Trump ile gündeme getirecek misiniz? Netanyahu'yu durduracak bir şey var mı?

“İSRAİL'İ BÖYLESİ PERVASIZ HALE GETİREN ÜLKELER ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALIDIR”

Uluslararası toplumun kararlı bir tutum sergilemesi, Netanyahu'yu durdurabilir. Verdiği sözleri çiğneyen bir canilikle karşı karşıyayız. İsrail durumun ciddiyetini anlamalıdır. Hamas, bu provokasyonlara karşı büyük bir sabır örneği sergiliyor ve ateşe bağlı kalıyor. Bu ateşkesin eksiksiz uygulanması zorunludur. Filistinliler, Gazze'deki insani durumla mücadelede bulunuyor. Onlara destek sağlamak, tüm ülkelerin sorumluluğudur. Özellikle İsrail'i kendine bu kadar cesaret veren ülkelerin hemen harekete geçmesi gerekmektedir. Birleşmiş Milletler, üzerindeki sorumluluğu yeterince yerine getiremiyor. Bu durumdan sonra atılacak adımlar, Birleşmiş Milletler’in etkinliğini artırmalıdır. İsrail'e yönelik diplomatik baskıların artırılması ve insani yardımların kesintisiz ulaşımının sağlanması şarttır. Kış koşulları bölgedeki durumu zorlaştırıyor. Türkiye, Gazze'deki duruşunu kararlılıkla sürdürüyor.

Netanyahu’nun pervasızlığını, dünyanın sessiz kaldığını söylediniz. Ama görünüşe göre bu pervasızlık sürüyor. Suriye'deki askerlerine yaptıkları ziyarette Türkiye'yi durdurduklarını ima eden sözler söyledi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

“İSRAİL BASININDAN ÇOK TÜRKİYE'NİN NE YAPTIĞINA ODAKLANIN”

Öncelikle, bu konuyu defalarca dile getirdik ve tekrar ediyorum. Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için önemlidir. Suriye’nin geleceğine halkı karar vermelidir. Suriye’deki karışıklığın ciddi sonuçlar doğurduğunu en iyi Türkiye biliyor. Ülkenin güvenliği söz konusu olduğunda, geçmişte aldığımız tedbirler herkesin malumu. Böyle bir tehditle karşı karşıya kalırsak gereğini yapmaktan çekinmeyiz. Bizim, kimsenin topraklarında gözümüz yok. Biz bölgede barış ve huzur istiyoruz. Bu bağlamda, İsrail yönetimi, attığı her adımın hukuksuz olduğunu anlamalıdır. Türkiye'nin ne yaptığını izleyin, İsrail basınının söylediklerine değil. Stratejik önceliklerimiz doğrultusunda gerekli adımları atmaya devam edeceğiz.

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna'ya 28 maddelik barış önerisi sundu. Ukrayna ise bunu kabul etmedi. Sizin bu barış planına bakış açınız nedir?

Ukrayna'da barış için bir zemin oluşturma, uzun zamandır üzerinde durduğumuz bir meseledir. Trump ile Ukrayna konusunu birçok kez görüştük. Adil bir barışın herkes için önemli olduğunu düşünüyoruz. Barışa ulaşmanın yolu müzakereden geçiyor. Şu anki barış planının bir zemin oluşturup oluşturmayacağı tartışmalı. Ancak tarafların meşru beklentisinin karşılandığı bir plan üzerinde uzlaşma mümkündür. Amacımız, anlaşmanın kapısını açacak önerilerin müzakere edilmesi. Türkiye, İstanbul'da önemli bir rol üstlendiği gibi, şimdi de bu yapıcı tavrı sağlamaya hazır.

Mecliste oluşturulan Milli Birlik ve Dayanışma Kardeşlik Demokrasi Komisyonu, İmralı'ya gitme kararı aldı. CHP’nin bu heyette yer almama kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?

“SÜRECE KATKI SUNACAK BİR KARAR”

Cumhur İttifakı olarak, Terörsüz Türkiye çalışmalarını yürütüyoruz. Bu çalışmayı, MHP ile koordineli bir şekilde sürdürüyoruz. Mecliste kurulan komisyon, farklı siyasi partilerin bu süreçte yer almasının önünü açtı. Komisyon, önemli işlere imza attı. Son aldığımız karar, sürece katkı sağlayacak, terörün tasfiyesini hızlandıracak bir karar. Partimiz adına Hatay Milletvekilimiz Hüseyin Yayman'ı görevlendirdik. Bu süreçte, sabır ve kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz.

Belediyelerin imkan ve kaynaklarının çıkar amaçlı suç örgütleri tarafından kullanıldığına dair somut iddialar var. Bu duruma dair ne düşünüyorsunuz? CHP'nin rüşvetle anılmaması gerektiğini ifade etti. Görüşünüz nedir?

“KILIÇDAROĞLU, KOYUNLARINDA BESLEDİKLERİ YILANLARDAN RAHATSIZ OLUP İSYAN ETMİŞTİR”

Belediyeler, milletin emanetidir. Yönetimlerin bu emanete sahip çıkması temel bir sorumluluktur. Kimsenin belediyelerin kaynakları üzerinde kötü niyetle bir tasarrufta bulunmasına izin vermeyiz. Eğer birileri mevcut düzeni kötüye kullanarak hırsızlıklara yol açmışsa, bu yola karşı da duracağız. Kılıçdaroğlu, CHP'yi girdaba iten rüşvet sisteminden rahatsız olmuş ve bunu dile getirmiştir. Rüşvet çarkının varlığını kendisi de kabul ediyor. CHP'nin gündemi, yargı önündeki ciddi iddiaları örtbas etmek ve partinin içine düştüğü durumu gözden kaçırmaktır. Umarım CHP, kendisini kuşatan olumsuzluklardan kurtulabilir.

Deprem bölgesinde 350 bininci konutu teslim ettiniz. Ancak muhalefet, verilen sözlerin tutulmadığını iddia ediyor. Ne düşünüyorsunuz?

Yıllardır milletimizin gözleri önünde bazı şeyleri anlatmaya çalışıyoruz. Son olarak, deprem bölgesindeki 350 bininci konutun teslimi oldukça önemli bir başarıdır. Bu bir rakam değil, önemli bir gelişmedir. Deprem bölgesinde yapılanları görmelisiniz. Ancak muhalefet, sadece oy almak için orada bulunanlar gibi, durumu kötülemekle ilgileniyor. CHP, temel belediyecilik hizmetlerini sunmaktan aciz durumda. Bu nedenle, halkım bu vaadlere asla itibar etmeyecektir.

Dünyada yeni ittifaklar oluşurken, Türkiye’nin stratejik gelişme alanları nelerdir? Nasıl adımlar atmayı düşünüyorsunuz?

Türkiye, bölgemizin ve dünyanın parlayan yıldızıdır. Ülkemizi her anlamda kalkındırmak için çalışıyoruz. Bir ülkenin gücü, kendi kendine yeterli olmasından geçer. Kendi yolumuzu çizip kaderimizi kendimiz inşa ediyoruz. Teknoloji, enerji ve araştırma-geliştirme alanlarında yerli üretimimizi artırmak ana hedeflerimizdir. Kendi askeri gücümüzü, insansız hava araçlarımızı üretiyoruz. Aile yapısının korunmasını önemsiyoruz ve geleceğimizi 50 yıl sonrasını düşünerek planlıyoruz. Gelecek nesillere daha iyi bir Türkiye bırakmayı hedefliyoruz.

reklam

YORUM YAP