23 Nisan’da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından İstanbul, artçı sarsıntılarla sarsılmaya devam ediyor. Dün akşam saat 23.36’da Büyükçekmece açıklarında 4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İstanbul Valisi Gül, “olumsuz durum yok” açıklaması yaptı. Peki, bu deprem ne anlama geliyor? Beklenen büyük depremin bir habercisi mi? Uzmanlar, 4 büyüklüğündeki depremi CNN TÜRK’te değerlendirdi.
İki Noktaya Dikkat Çekti: Stres Yüklendi
Prof. Dr. Süha Özden, depremin değerlendirmesini şu şekilde yaptı:
Dün akşam yaşanan 4 büyüklüğündeki deprem, aslında büyük bir deprem değil. Daha önce 23 Nisan 2025’te meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin gerçekleştiği Kumburgaz segmentinde meydana geldi. Yani bu, bir artçı deprem olarak değerlendirilebilir. Ana sarsıntı 6.2 idi, bu ise 4 olarak kaydedildi. 4.5’e kadar büyüme potansiyeli var, bu durum belli bir süre devam edebilir. Sonrasında ise artçı deprem aktivitesi duracaktır. Bu segmentin kırılması, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara Denizi içindeki segmentine, hem batı hem de doğu ucunda bir stres yükledi. Batı segmenti Tekirdağ bölgesinde, doğu segmenti ise Avcılar ve Adalar bölgesinde yer alıyor. Dolayısıyla bu iki alana bir miktar stres yüklemesi yapıldı. Stresin ne kadar büyüklükte bir deprem üreteceğini kesin olarak bilemiyoruz, ancak Marmara Denizi içinde 7 büyüklüğünde bir depremin olasılığı her zaman mevcuttur. Bunu kesinlikle göz ardı edemeyiz.
Can Kayıplarını Önlemeliyiz
Prof. Dr. Şerif Barış ise şu değerlendirmelerde bulundu:
Genellikle Silivri depreminin olduğu noktadan 50 km yarıçapındaki alanı artçı deprem bölgesi olarak tanımlarız. Bu durum, o sınırlar içinde meydana gelen bir depremdir. Bu tür artçı depremlere bakarak büyük bir depremin öngörüsünde bulunmak mümkün değildir. Büyük depremlerle ilgili birçok uluslararası çalışma mevcut. 7.3 ve daha büyük bir depremin 30 yıl içinde olma olasılığının %47 olduğunu gösteriyor. Elbette 6 veya 6.8 büyüklüğünde bir depremin olasılığı ise çok daha yüksektir. İstanbul açıklarında 6.5 ya da 7.2 büyüklüğünde bir depremin etkileri yıkıcı olacaktır; binalar hasar görecektir. Biz elbette afetleri önleyemeyiz, ancak Japonya ve Meksika gibi ülkelerdeki deprem erken uyarı sistemleri, teknolojileri ve eğitimleri kullanarak can kayıplarını en aza indirmeyi hedeflemeliyiz.
