

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından hazırlanan ve Kasım 2025 dönemine dair verileri içeren Finansal İstikrar Raporu, Banka'nın resmi internet sitesinde kamuoyuna duyuruldu.
Raporda, küresel belirsizlikler ve jeopolitik riskler nedeniyle finansal piyasalarda dalgalanmaların devam ettiği, bunun sonucunda gelişmiş ülkelerin faiz oranlarının yüksek kaldığı ifade edildi.
Ticaret politikalarındaki belirsizlikler ve ABD'de uzun vadeli enflasyon beklentilerinin etkisiyle ABD dolarının diğer gelişmiş ülke para birimlerine karşı değer kaybettiği belirtilirken, değerli metal fiyatlarının tarihi zirvelere ulaştığı kaydedildi.
Raporda, sıkı para politikalarının sonuçları itibarıyla kredi büyümesinin ılımlı bir seyir izlediği vurgulandı.
Ticari kredilerin yatay bir büyüme patikasında ilerlediği aktarıldı; ayrıca, ticari kredi büyüme yapısında Türk lirasının ağırlığının artmakta olduğu, bununla birlikte yabancı para kredilerindeki büyümenin yavaşladığı ifade edildi.
Bireysel kredilerin, bireysel kredi kartı ve ihtiyaç kredisi etkisiyle toplam kredi büyümesine olumlu katkıda bulunduğu raporda yer aldı.
Reel Sektörün Finansal Borcunun Milli Gelire Oranı Tarihsel ve Emsal Ülke Ortalamasının Altında
Sıkı para politikalarının ve yabancı kredilere yönelik uygulanan sıkılaştırıcı tedbirlerin devam etmesi beklenirken, bankacılık sektörünün aktif kalitesi görünümünde hafif bir bozulmanın yaşandığı belirtildi. Aynı zamanda, bireysel kredi ve firma kredi tahsili gecikmiş alacak oranları arasındaki farkın sürdüğü kaydedildi.
Bireysel kredi tahsili gecikmiş alacak oranındaki artışın, ihtiyaç kredisi ve bireysel kredi kartının etkisiyle şekillendiği aktarıldı. Temmuz ayında uygulamaya konulan kredi yapılandırma imkanının, bireysel kredi tahsili gecikmiş alacak oranları üzerindeki yukarı yönlü eğilimi yavaşlattığı belirtildi. Raporda, şunlar da vurgulandı:
“KOBİ kredisi tahsili gecikmiş alacak oranları, diğer firma tahsili gecikmiş alacak oranlarına oranla daha yüksek seyretmektedir. Bankalar yüksek karşılık ayırma politikalarını sürdürmekte ve bu durum, kredi riskinin banka bilançolarına olan etkisini kısıtlamaktadır. Reel sektörün finansal borcunun milli gelire oranı, tarihsel ve benzer ülke ortalamalarının altında kalmaktadır. TL cinsinden ticari kredi büyüme kısıtları ve sıkı finansal koşullar, TL borçluluğun sınırlı kalmasını etkilemektedir. Yabancı para borçluluk ise yabancı para kredi maliyetlerinin görece düşük kalması ve firmaların yurt dışı yabancı para krediye yönelmesiyle artmıştır. Yabancı para kredi büyüme sınırı yüzde 0,5'e çekilmesi ve yurtiçinde yabancı para kredi kullanımlarında Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesintilerinin uygulanması gibi tedbirler sonucunda yabancı para pozisyon açığındaki artışın hızı yavaşlamıştır. Ayrıca, yabancı para borçluluğundaki artışın büyük ölçüde döviz geliri olan firmalardan kaynaklanması döviz kuru risklerini azaltmaktadır. Reel sektörün dış borç yenileme oranları yüzde 150 düzeyindeki güçlü seyrini sürdürmektedir.”
Raporda, hanehalkı borçluluğunun milli gelire oranla düşük seyrettiği ve finansal varlık kompozisyonunda TL cinsinden varlıkların ağırlığını koruduğu bilgisi paylaşıldı.
Hanehalkı finansal borcunda bireysel kredi kartı ve kredili mevduat hesabı bakiyelerinin payının arttığı, konut ve taşıt kredilerinin payının ise zayıf kaldığı belirtildi. Raporda şu değerlendirilmelerde bulunuldu:
“Sıkı finansal koşullar ve bireysel kredilerde tarihsel ortalamaların altında kalan vadeler, borç/gelir uyumsuzluğu olan bireylerin kredi riskinin artmasına neden olmaktadır. Hanehalkının mevduat hesaplarında Türk lirası tercihi güçlü bir şekilde sürerken, Kur Korumalı Mevduat (KKM) ürünlerinin payı azalmaktadır. Ayrıca, hanehalkının menkul kıymet yatırım fonları ve emeklilik yatırım fonları gibi alternatif finansal varlıklarla tasarruflarını çeşitlendirme eğilimi devam etmektedir.”
Bankaların Yurt Dışı Finansman Koşullarındaki Olumlu Görünüm Korundu
Raporda, bankaların TL ve yabancı para likidite tamponlarının güçlü likit varlık düzeyinin korunduğu belirtildi.
Likidite karşılama oranı ve kredi mevduat oranının seyrinin, likidite pozisyonundaki olumlu durumu teyit ettiğine ve fonlama yapısının istikrarlı olduğunu gösterdiğine vurgu yapıldı. “Finansal piyasalarda mart ayı sonrasında yaşanan dalgalanmaların ardından, politika faizi ve makroihtiyati politika setinde yapılan düzenlemelerle yabancı para mevduat artış eğilimi sınırlanmış, yurt dışından fon girişleri artmış, rezervler güçlenmiş ve sistemde yeniden TL likidite fazlası oluşmuştur.” denildi.
Raporda, TL likiditedeki dalgalanmalara rağmen uygulanan likidite politikalarının parasal aktarımın etkinliğini koruduğu ifade edildi.
Bankaların yurt dışı finansman koşullarındaki olumlu görünümün devam ettiği ve dış borçlanma kalitesinde belirgin bir iyileşmenin gözlemlendiği bildirildi. Bankacılık sektörü yurt dışı kaynaklı borcu artırırken, yeni dış borçlanmalarda ortalama vadenin uzadığı aktarıldı.
Şu değerlendirmelere de yer verildi:
“Yurt dışı piyasalardaki belirsizliklere rağmen, yabancı yatırımcıların banka borçlanma araçlarına olan ilgisi devam etmekte; sermaye benzeri borç ve eurobond ihraçları borçlanma yapısını iyileştirmektedir. 2025 yılında vadeleri gelen sendikasyon kredileri yüksek oranlarda yenilenirken, bu kredilerin maliyetlerinde bir gerileme gözlemlenmiştir. Önümüzdeki dönemde yurt dışı borçlanma miktarının gidişatında, bankaların yabancı para kredi kullandırma eğilimi ve küresel finansal koşulların belirleyici olacağı değerlendirilmektedir. Banka bilançolarının TL ve yabancı para faiz şoklarına olan duyarlılığı sınırlı seviyededir. Bankaların sabit faizli kredi ve menkul kıymetlerinin sürelerinin kısalması sonucunda faize duyarlı aktif ve pasif kalemler arasındaki vade uyumsuzluğu azalmış, olası faiz şoklarının banka bilançolarına etkisi sınırlandırılmıştır. Ayrıca, bankacılık sektörü yasal sınırlar çerçevesinde yabancı para pozisyon fazlası taşımaya devam etmektedir.”
Bankaların Karlılığı Üçüncü Çeyrekte İyileşme Gördü
Raporda, “Bankaların karlılığı yılın ilk yarısında yatay bir seyir izlerken, faiz indirimlerinin etkisiyle üçüncü çeyrek itibarıyla iyileşme göstermektedir.” ifadesi yer aldı.
Net faiz marjının 2024 yılı ikinci çeyreğinde artan fonlama maliyetleri ile düştüğü bildirildi. Yılın ikinci yarısında politika faizinde gerçekleştirilen indirimlerin, TL kredi ve mevduat faiz oranlarına olumlu etki ettiği ifade edilirken, mevduatın daha kısa vadeli olmasının etkisiyle stok kredi mevduat faiz farkının arttığı belirtildi.
Bu gelişmenin net faiz gelirini arttırdığı ve bankaların karlılık performansını olumlu yönde etkilediği vurgulandı. Ayrıca, bankacılık ücret, komisyon ve hizmet gelirlerindeki güçlü seyrin karlılığı desteklediği; fakat kredi risk maliyetindeki artışın karlılık artışını sınırladığı kaydedildi.
Son olarak, raporda şu ifadelere yer verildi:
“Bankacılık sektörü sermaye yeterlilik oranları, kâr üretimi ve yurt dışına ihraç edilen sermaye benzeri borçlanma araçlarıyla desteklenmektedir. Yasal oranların üzerinde tutulan ek sermaye tamponları, bankaların kısa ve orta vadede yaşanabilecek risklere karşı dayanıklılığını artırmakta ve kredi kullandırım kapasitesine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, bankaların zarar karşılama kapasiteleri, sermaye tamponlarına ek olarak oluşturulan ihtiyari serbest karşılıklarla desteklenmektedir.”




DOLAR
EURO
İNG. STERLİNİ
İSV. FRANGI
KAN. DOLARI
ÇEYREK ALTIN
BITCOIN