reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

Yalnızca Galatasaray'ın değil, bir ulusun zaferiydi

Yayınlanma Tarihi : Google News
reklam

Her 17 Mayıs'ta evimde tek başıma bir odaya kapanarak UEFA Kupası final maçının tekrarını izliyorum. O günü tekrar yaşadığımı hissediyorum.

Gerçek şu ki; 17 Mayıs, yalnızca Galatasaray'ın değil, bir ulusun zaferiydi. Hep beraber yürüdüğümüz yolun sonunda büyük bir mutluluk elde ettik.

Türk medyası için devrim niteliğinde bir dönem yaşandı, oluşturulan sinerji eşsizdi. SABAH, Türk basınında büyük bir miras bıraktı.

“Dualarını, iyi dileklerini gönderen, bizlere güvenen herkese teşekkür ediyorum. Çocuklarımla iftihar ediyorum. Bu camiaya, bu ülkeye hayırlı olsun. İnşallah Türkiye devamını getirir… Yeter ki bu ülkenin insanlarına güvenilsin. Sadece futbolda değil, her şeyde getirir. Çünkü biz düne bakmıyoruz; çalışıyoruz. Allah'ımıza şükür, bugünleri gördük. Ülkemize hayırlı olsun…”

Her 17 Mayıs'ta yine evimde yalnız kalır ve UEFA Kupası finalini izlerim. Kendime sorular sorar, her duyguyu yeniden yaşarım. Geçen yılların yüklediği sorumluluk, yeni tecrübeler ve hayatın dalgalanmalarıyla birlikte her yeni yılda değişen ben olarak dönüyorum ekranın karşısına. İlk düdükle birlikte zaman yolculuğum başlıyor.

Baskı, çoğu zaman ayrıcalıktır. Ancak size güvenen insanlara karşı duyduğunuz sorumluluk, işinizi iyi yapma zorunluluğu, ruhunuzu besleyip daha fazlasını başarmak için sizi iten bir duygu yoğunluğuna yol açar. Ama hayatın akışı içinde derin bir nefes alarak anı izlemeyi kaçırabilirsiniz. O günlere dönüp anımsadığınızda mutlu olursunuz. Maziye baktığınızda size kalan gönül rahatlığıdır.

Arsenal maçının ardından ilk sorulan, neler hissettiğimdi… Böyle bir duyguyu anlatmanın zorluğunu, karşınızdakiyle birlikte yaşarsınız. Bazen sizi bile şaşırtan kalpten gelen cümleler dökülür dudaklarınızdan. O gün, ilk kez baba olmak gibiydi; daha önce yaşamadığınız bir his… Avrupa kupası finalindesiniz, kazanan tarafsınız, geldiğiniz yol çok uzun. Hep “diğerleri” olmuşken, geriden başladığınız bir yolun sonuna rakiplerinizden önce gelmeyi başarıyorsunuz…

“Zaman içinde yaşayacağız, değerini yıllar içinde anlayacağız” demiştim maç sonrası basın toplantısında. “Çocuklarımla iftihar ediyorum” diye eklemiştim; o güne kadar başarı hep anlatılmıştı, uzaktan gösterilmişti. Hayal kurarken dahi “kupa” değil, “final” hedeflenmişti. O takım, başka bir hayatın mümkün olabileceğini gösteriyordu. Ve lider olarak duygularımı ifade etmek hiç de kolay değildi.

Açıklanamayan hisler her zaman özeldir, bu da öyle… Arsenal maçı sonrası TRT mikrofonlarına söylediklerimi her yıl yeniden dinliyorum. Hayatım boyunca insanlarımıza, gençlerimize ve futbolumuza her zaman inandım. Bu ülkenin gençlerine güvenildiğinde ve uygun çalışma ortamı sağlandığında, sürekli olarak daha fazlasını başaracağımıza olan güvenim her zaman sağlam kaldı.

Geride kalan yıllar boyunca imkânsız görünen pek çok başarının artık Türkiye'de doğal karşılandığını görmek, o günlerden bugüne bakarken çok özel bir his. Şu bir gerçek ki; 17 Mayıs, yalnızca Galatasaray'ın değil, bir ulusun zaferiydi. Hep beraber yürüdüğümüz yolun sonunda büyük bir mutluluk yaşadık.

Bu eşsiz serüvende, yalnızca Galatasaraylılar değil; Türkiye'deki ve dünyanın dört bir yanındaki vatandaşlarımızla beraber bize eşlik eden özel insanlar vardı. Türk medyası için devrim niteliği taşıyan dönem, eşsiz bir sinerji oluşturdu. Kazanılan her maç ve geçilen her tur sonrası sabah uyandığımızda gazetelerdeki manşetleri merakla beklediğimiz günler yaşandı. Gazeteci/sportcu & teknik direktör/kulüp arasındaki saygı temelinde ilişkiyi büyük bir özenle koruduk.

Bugün, 40. yıl dönümünü kutlayan, Türk medya tarihinin temel taşlarından SABAH grubu hep bizimleydi. Her deplasmanda, uçak yolculuklarında, antrenmanlarda… SABAH, geride kalan yıllar boyunca Türk medyasında büyük bir miras bıraktı. Sahada yazılan tarih, arşivlerdeki yerini büyük emekle yazılan sayfalarda aldı. SABAH'ın 40. kuruluş yıl dönümünü kutluyorum ve spor servisine en içten sevgilerimi gönderiyorum. İnanıyorum ki; bu ülkenin çocukları, çok daha büyük zaferlerin o manşetlere taşınmasını sağlayacak. Bunun için her defasında “Artık daha fazla ne olabilir ki?” diye düşünmeden, hep hayal ederek yaşamak lazım…

Çünkü gerçeğe dönüşen her başarı, mutlaka daha önce hayal edilmiştir. Ve asla tesadüf değildir…

HINCAL ULUÇ NELER DEMİŞTİ?

Vefatının 3. yılında saygı ve özlemle andığımız Hıncal Uluç'un, o gün SABAH Gazetesi'ndeki yazısından kesitler:

İşte inanç, işte güven; işte bu maçı kazanmayı daha İstanbul'da kafaya koymuş Aslanlar'ın zaferi. İşte Türk futbol tarihinin en büyük zaferi. Maçın en kritik anlarını 10 kişiyle oynayıp kupayı almayı başardık. Galatasaray orta alan oyuncuları müthiş pres yapınca Arsenal'in oyun kurması mümkün olmadı. İlk yarının süperstarı Hagi'ydi, yaşamının final maçına oldukça hırslı hazırlanmıştı. Top ayağına adeta yapıştı. Penaltılarda Arsenal'i kurtaran direk, bu defa bizim yanımızda oldu. Kazanmayı hak edenlerin yanında… Ve dört muhteşem penaltı attık. Kupa bizim, zafer bizim… Türk futbolunda yeni bir sayfa açılıyor. Yaşa Galatasaray… Çok yaşa… Binlerce, milyonlarca teşekkürler…

İŞTE AVRUPA 'FATİH'İNİN GURUR DOLU BAŞARILARI

  • 1 UEFA şampiyonluğu.
  • 8 Süper Lig şampiyonluğu.
  • 3 Türkiye Kupası.
  • 4 Türkiye Süper Kupası.
  • 1996'da Türk Milli Takımı'nı ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine götürdü.
  • 2008 Avrupa Şampiyonası'nda A Milli Takım'a yarı final oynattı.
  • Bu turnuvanın en iyi teknik direktörü seçildi.
reklam

YORUM YAP