

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Bursa Mudanya Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Terörsüz Türkiye’ye Geçiş Süreci’ konulu konferans sonrası bir otelde gerçekleşen ‘Türkiye Sohbetleri’ programına katıldı.
Uçum, toplantıya Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Sağlık Politikaları Kurulu Üyesi Ahmet Selim Köroğlu, Cumhurbaşkanı Danışmanı ve Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Oğan, Bursa Valisi Erol Ayyıldız, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığını belirtti. Uçum, “Cumhuriyetin 2’nci yüzyılına girdiğimiz bu dönemde, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ortaya koyduğu Türkiye Yüzyılı vizyonu, yalnızca bir siyasi parti programı değil, aynı zamanda bir ittifak programı ve genel olarak bir Türkiye programıdır. Türkiye Yüzyılı vizyonu, Türkiye’deki her siyasi partinin benimseyebileceği, her siyasi mecranın değerlendirebileceği bir yaklaşımdır. Önemli olan, Türkiye Yüzyılı perspektifinin genel hedefleri konusunda mutabakat sağlamaktır. Bu hedefler doğrultusunda farklı programlar ve yaklaşımlar demokratik siyasi rekabetin bir parçası olabilir. Bu nedenle, Türkiye Yüzyılı konusuna bir siyasi mecra ya da parti perspektifinden bakmıyoruz. Türkiye Yüzyılı, Türk milletinin tamamını ilgilendiren bir vizyoner perspektifin ürünüdür. Bu bağlamda, Türkiye Yüzyılı’nın somutlaştırılması ve Türkiye’nin yükselişinin şartlarını hazırlamak, terörsüz bir Türkiye’ye geçiş noktasında önemli hedeflerden biridir.” dedi.
‘BİRİKİME DAYANAN BİR TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİ TARİF EDİLDİ’
Uçum, Türkiye’nin terörden arındırılmasına yönelik sürekli bir programı olduğunu ifade ederek, “Terörsüz Türkiye’ye geçişle ilgili önemli bir noktayı belirtmek istiyorum. Türkiye, son 40 yıl boyunca terör riski ve pratiğiyle karşılaştığı dönemlerde her zaman terörden arınmak için bir programa sahip olmuştur. Terörle mücadele, devletin demokratik irade ile yönetimini üstlenenlerin, başbakanların ve cumhurbaşkanlarının öncelikli hedeflerinden biri olmuştur. Türkiye’yi terörden arındırmak ve bu tehditten kurtarmak, bir birikime dayanan terörsüz Türkiye hedefi olarak tanımlanmıştır. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde, terörle mücadelenin yanı sıra, Kürtlerin inkar ve reddine dayanan olumsuz uygulamaların çözümüne yönelik de önemli ve reformist adımlar atılmıştır. Terörsüz Türkiye projesine bir başlangıç noktası koyacak olursak, bu başlangıcın 20’nci yüzyılın sonlarından 21’inci yüzyılın tamamına kadar uzanan bir süreç olduğunu ifade edebilirim. Ancak güçlü bir sembol tespit etmek gerekirse, 1 Ekim 2024 tarihi önemli bir dönüm noktasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Sayın Bahçeli’nin bu konudaki yürütme süreci, 14 aylık bir zaman diliminin ardından yeni bir aşamanın başladığını göstermektedir.” şeklinde konuştu.

‘İÇ KÜRT SORUNU CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN REFORMLARIYLA ÇÖZÜLMÜŞTÜ’
Mehmet Uçum, Türkiye’de şu anda bir iç Kürt sorununu bulunmadığını vurgulayarak, “Türkiye, iç Kürt sorununu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetiminde, 21’inci yüzyılın ilk döneminde gerçekleştirdiği büyük hukuk ve demokratik reformlarla büyük ölçüde çözmüştür. Fiili olarak çözüme kavuşturulan konular oldu, hukuki bakımdan alan açılan meseleler yaşandı. 12 Eylül faşizminin yarattığı Kürtlerin inkarı ve reddi üzerine ortaya çıkan Diyarbakır Cezaevi vahşetiyle büyütülen iç Kürt sorunu ortadan kalkmıştır. Ancak, demokrasiyi ve hukuku geliştirme perspektifine yönelik olarak, yeni anayasa çerçevesinde Kürt vatandaşlarımızın da demokrasi ve sosyal adalet talepleri bulunmaktadır. Bu talepler, Türkiye toplumunun entegre talepleridir ve bu talep doğrultusunda bazı adımlar atılabilir. Ancak bu adımlar, tüm Türk milletinin unsurlarına yönelik olmalıdır. Kimlik esaslı bir kimlik siyaseti ile bir çözüm mümkün değildir ve kabul edilemez.” şeklinde değerlendirdi.
‘TÜRKİYE CUMHURİYETİ, KÜRTLERİN DE MİLLİ DEVLETİDİR’
Mehmet Uçum, Türkiye’ye yönelik dış Kürt sorununun emperyalizm tarafından dayatıldığını ileri sürerek, şöyle devam etti:
“Dış Kürt sorunun anlamı, ‘Kürtler ayrı bir millettir. Orta Doğu’da en kalabalık nüfusa sahip devletleri olmayan bir millettir. Kürtlerin ayrı bir devlete gereksinimi vardır. Hatta dört farklı parçayı birleştirecek bir devlete ihtiyaç bulunmaktadır.’ Bu, İsrail destekli emperyalizm tarafından kontrol edilen uydu bir Kürt devleti kurma projesinin parçasıdır. Bu emperyalist bir projedir ve bizim karşımıza çıkarılan dış Kürt sorunu budur. Terörsüz Türkiye’ye geçiş süreci tamamlanınca, dış Kürt sorunun çözüm koşulları da büyük ölçüde tamamlanmış olacaktır. Terörsüz Türkiye, Türkiye’yi terör belasından kurtarırken, dış Kürt sorunuyla ilgili dayatmaları da önemli ölçüde azaltacaktır. Çünkü Kürtlerin devleti vardır ve bu Türkiye Cumhuriyeti’dir. Suriye’deki Kürtlerin devleti Suriye’dir, Irak’taki Kürtlerin devleti Irak’tır, İran’daki Kürtlerin de devleti İran’dır. Devletle bütünleşme ve devletle bir olma konusundaki pratik sorunlar, ilgili ülkelerin kendi meseleleridir. Türkiye, bölgedeki Kürtlerin kendi devletleriyle ilişkilerini güçlendirmek adına gerekli destekleri verecektir. Ancak, Türkiye’nin Kürtleri açısından ayrı bir devlet veya ayrı bir millet tanımak mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti, Kürtlerin de milli devletidir ve bu konuda tartışma sona ermiştir.”



