reklam
reklam
DOLAR39,7257% 0.16
EURO45,8826% 0.2
STERLIN53,5046% 0.1
FRANG48,5178% -0.02
ALTIN4.297,26% 0,14
BITCOIN103.459,99-1.897
reklam

Tehlike büyük! Günün 7 saat 13 dakikasını internette geçiriyoruz

Yayınlanma Tarihi : Google News
Tehlike büyük! Günün 7 saat 13 dakikasını internette geçiriyoruz
reklam

Dicle Üniversitesi Diyarbakır Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Görsel İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Arslan, sosyal medya üzerine yaptığı çalışmalarını ‘YouTube ve Mahremiyet’ adlı kitapta bir araya getirdi. Arslan, Türk toplumunun dijitalleşme ile sosyal medya platformlarında önemli ölçüde vakit harcadığını belirtti. “Türk toplumu şu an günde ortalama 7 saat 13 dakikasını internette geçiriyor. Bunun yaklaşık 3,5-4 saatlik kısmı sosyal medya platformlarında harcanıyor. Sosyal medya, sadece müzik dinleme değil, aynı zamanda haber tüketimi ve film izleme gibi birçok etkinliği barındırması nedeniyle YouTube’u araştırma alanı olarak seçtik. Bu çalışma kapsamında 4 farklı temada içerik üreten kişilerle görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşmelerde içerik üreticilerinin motivasyonlarını ve mahremiyet ile gözetim algılarını anlamaya çalıştık. Aynı zamanda videolara gelen yorumları analiz ederek izleyicilerin mahremiyet algıları ile ilgili de veri toplamaya gayret ettik.” dedi.

“MAHREMİYET İÇERİKLİ VİDEOLARDAN MEMNUNLAR”

İzleyicilerin en fazla etkileşimde bulunduğu ve yorum yaptığı içeriklerin mahrem içeriklere odaklandığını paylaşan Arslan, “İzleyiciler mahrem içerikli videolardan oldukça memnun ve hatta daha fazlasını talep ediyorlar. Mahremiyet, bireylerin kendilerini gerçekleştirmeleri ve tanınmaları açısından feda edilen bir konu olarak öne çıkıyor. Mahremiyeti; bilgi mahremiyeti, kişi mahremiyeti, beden mahremiyeti ve mekan mahremiyeti olarak dört kategoriye ayırıyoruz. Araştırmamızın sonuçları, izleyicilerin en çok ilgi gösterdiği içeriklerin mahrem içerikler olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin bir içerik üreticisinin babasıyla yaşadığı bir travma, bir başka içerik üreticisinin çocuğunun bezi değişimi veya yemek videoları gibi içeriklerde büyük etkileşim yaşanıyor. Temel özgürlük alanı olan mahremiyet, çoğu zaman feda ediliyor. Mahremiyetin belirsizleşmesi ve tüketicilere sunulması sosyal medya platformları için ekonomik bir kazanç sağlıyor.” şeklinde konuştu.

‘YAPAY ZEKA’ UYARISI

Yapay zeka marifetiyle gerçekleştirilen dezenformasyonlar konusunda uyarılarda bulunan Arslan, haberlerin güvenilir kaynaklardan okunması gerektiğini vurguladı: “Artık haber başlıkları dahi içeriklerle örtüşmüyor. Bu durum, sosyal medya platformlarının oluşturduğu etkileşim ekonomisine bağlı olarak gelişiyor. İnsanlar gerçeklikten uzaklaşıyor ve sadece sansasyonel içeriklerin peşinden koşuyorlar. Yalan bilgileri bile bile paylaşıyorlar ve bunun üzerinden ekonomik bir kazanç elde etmeye çalışıyorlar. Bu nedenle medya okuryazarlığına dikkat çekmek önemlidir. İnsanların hangi yayın organlarını takip ettiklerinin bilinmesi, anonim hesapların problemli olduğunun farkında olmaları gerekir.” dedi.

MEDYA OKURYAZARI OLAN BİREYLER DAHA AZ RİSK ALTINDA

“İyi bir medya okuryazarı olan bireyler, haberi doğrulayabilir ve güvenilir kaynaklardan okuyabilirler.” diyen Arslan, “Doğrulama kanallarının etkin kullanılması ve yetkililerden gelen açıklamalara dikkate alınması önemlidir. Yapay zeka teknolojilerini aktif olarak kullanmak, bireylerin dezenformasyonlarla daha hazırlıklı olmalarını sağlar. Aksi halde, hakikati kaybedebiliriz. Örneğin deprem gibi durumlarda çok fazla dezenformasyonla karşılaştık ve bu da toplumda paniğe yol açarak kaosa neden oldu.” şeklinde sözlerini tamamladı.

reklam

YORUM YAP