İzmir’in ana su kaynağı olan Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesi, geçen yıl bu dönemlerde yüzde 41 iken, son verilere göre bu yıl itibarıyla yalnızca yüzde 13’e düştü. Kurban Bayramı’nda nüfus yoğunluğu 1 milyona yaklaşan Çeşme’de durum oldukça ciddi bir hale geldi. Gözde turizm merkezi Çeşme’nin içme suyu ihtiyacını karşılayan Kutlu Aktaş Barajı’ndaki su düzeyi ise yüzde 35’lerden yüzde 10’a geriledi. İlçede yaklaşık 30 günlük su kalmış durumda ve bu durum, susuz bir yaz tehlikesini gündeme getiriyor. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, kurak mevsimlerde suyun çok dikkatli bir şekilde kullanılması gerektiğini belirtti. Asıl tehlikenin kuraklık değil, hatalı su yönetimi olduğunu vurgulayan Yaşar, “Yağışlı dönemlerde, baraj doluyken ve su varken istediğinizi yapın.”
“Ancak kurak döneme geldiğimizde her şey bir kenara bırakılmalıdır. Bahçe sulama, hobi bahçeleri ve benzeri aktiviteler durdurulmalıdır. Örneğin, İzmir’de kış aylarında kişi başına günlük 130 litre su sağlanması gerekirken, yaz aylarında bu miktar 200 litreye kadar çıkmaktadır. Herkes bahçelerini suluyor, arabalarını yıkıyor, balkonlarını temizliyor. Bu dönemde bahçe sulamamak, araba yıkamamak ve halı temizlememek zorundayız. Çok su isteyen çim türlerini ekmemek ve sulamamak gerekmektedir. Su bittiği an her şey sona erer. Gerektiğinde suyu keseceksiniz ya da günde 3 saat su vereceksiniz. Mümkünse 2 gün su vermemek en mantıklısıdır.” dedi.
ESNAF ZOR DURUMDA
Prof. Dr. Yaşar, uyarılarına şu şekilde devam etti: “Burası bir turizm bölgesi. Su yoksa turist de yok demektir. Turist olmadığında tüm esnaf etkilenir ve işlerde durma yaşanır. Dolayısıyla su tasarrufu uygulamalarının öncelikle Çeşme’de başlaması şaşırtıcı değil, bu bilinçli bir tercihtir. Gerçekten de su sorunu, bu tür turistik yerler için son derece önemlidir. Turisti susuz bırakamazsınız. Bir gün bile su verilmediğinde, kimse Çeşme’de kalmaz.”
