

Son dönemde kene vakalarının artışı ile kamuoyunda kaygılar artış gösteriyor. Özellikle İstanbul’da binlerce bireyin kene ısırması nedeniyle hastanelere başvurması ve birçok ilde KKKA vakalarının can kaybına neden olması konunun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Sağlık Bakanlığı, önceki yıllara göre kene yoğunluğunun belirgin şekilde artmadığını açıklasa da, vaka sayılarındaki dikkat çekici artış halk arasında endişe yaratıyor.
İstanbul İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Abdullah Emre Güner, bu yıl İstanbul’da toplam 7200 kene ısırma vakasının sağlık kuruluşlarına bildirildiğini, bunların 6165’inin nisan, mayıs ve haziran aylarında meydana geldiğini belirtti ama İstanbul’da Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakası yaşanmadığını vurguladı.
Sağlık Bakanlığı, kenelerden bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığıyla ilgili olarak “Türkiye’de kene yoğunluğunun önceki yıllardan daha fazla olduğuna dair bir tespitimiz yok. Tüm kenelerin hastalık etkeni taşımadığını belirtmek gerekir; yani her kene tutunan kişi hastalığa yakalanmaz,” açıklamasını yaptı.
Kaynak: DHA
Kenelerle ilgili bir diğer gelişme, ülkemizde yeni bir kene türünün keşfedilmesidir. Yeni tespit edilen kene, Türkiye’deki 56. tür olarak kayıtlara geçti. Bu türün 30’dan fazla hastalık etkeni taşıdığı bilinmektedir.
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Keskin, Japon Ormancılık ve Orman Ürünleri Araştırma Enstitüsü Yaban Hayatı Ekolojisi Bölümünden Dr. Kandai Doi ile Türkiye’deki keneler üzerine bir süredir ortak bir çalışma yürütüyor.
Geçen yıl İstanbul’da bir kişinin bulduğu bir keneyi kendilerine getirdiğini belirten Keskin, “Uzak Doğu kökenli; muhtemelen Çin menşeli bir kene. Ülkemize yerleştiğini düşünüyoruz. Haemaphysalis longicornis kene türü ile ilgili çalışmalarımız uluslararası saygın bir dergi olan ‘Experimental and Applied Acarology’de yayımlandı.” dedi.
Kene vakalarının gündemi kapladığı ve bu yeni türün tespitiyle beraber oluşan soru işaretlerini gidermek amacıyla Marmara Üniversitesi, Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, Zooloji Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan ile konuştuk. Kendisi, bu konuda önemli değerlendirmelerde bulundu. İşte 9 soruda kene dosyası…
DİĞER KENELERE GÖRE YAYILIM HIZI DAHA YÜKSEK
1. Haemaphysalis longicornis türünün Türkiye’de tespit edilmesi ne anlama geliyor? Ülkemize yerleştiği ve üremeye başladığı söyleniyor. Bu bizim hayatımızda ne değiştirir? Diğer kenelerden farklı mı?
Yavuz Turan: Haemaphysalis longicornis türü, Asya uzun boynuzlu kenesi olarak bilinir. Bu kene türü, Doğu Asya kökenlidir. Avustralya ve Yeni Zelanda’da da görülmektedir. Ancak bu türün Amerika’da 2017 yılından itibaren bulunduğu da bilinmektedir.
Türün Türkiye’de tespit edilmiş olması, bu istilacı türün ülkemizde de başarılı bir şekilde yayılma ihtimalinin olduğunu göstermektedir. Amerika’da ilk defa görüldüğünde bu kene ile mücadele girişimleri başarısız olmuştur. Bu da bu kene ile ülkemizde bazı risklerin olabileceği anlamına gelir.
Diğer kenelere göre yayılım hızının yüksek olduğu söylenebilir. Diğer kenelerin taşıdığı hastalıklar dışında da bazı hastalıkların vektörü olması ek bir risk oluşturur.
BAKTERİ KAYNAKLI PATOJENLERİ TAŞIYABİLİR
2. Bu kene türü 30’dan fazla hastalık etkeni taşımaktadır. En büyük sağlık riskleri nelerdir?
Yavuz Turan: Bu türün taşıdığı hastalıklar hem doğrudan hem de dolaylı etkiler barındırmaktadır. Örneğin, theileriosis hayvan hastalığını sığırlara bulaştırabilir. Bu da hayvanda yavru ölümü, kan kaybı ve süt kaybına neden olabilir. Bu, insanları dolaylı olarak etkileyen durumlar arasındadır.
Bunun yanı sıra bazı bakteri kaynaklı patojenlerin insanda hastalık yapma olasılığı, doğrudan etkide önemli bir vektör olmasını sağlamaktadır. Hem büyük hem de küçük baş hayvanlarla birlikte küçük memeli türleri ve kuşlarda da olumsuz etkileri bulunmaktadır.
BU TÜRÜN TÜRKİYE’DE GÖRÜLMESİ ŞAŞIRTICI MI?
3. Bu tür Türkiye’ye nasıl geldi? İstilacı bir tür olarak yayılma hızını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yavuz Turan: Bu istilacı türün ana konakları genellikle küçük ve büyük baş hayvanlardır. Bunun yanı sıra kuşlar ve diğer küçük memeli hayvan türleri de konak olabilir. Bu kadar geniş bir konak yelpazesi ve yüksek yayılma hızı ile bu türün Türkiye’de görülmesi şaşırtıcı değildir. Türün taşınması muhtemelen insan kaynaklı veya evcil hayvanlar üzerinden olmuştur. Partenogenetik olarak çoğalan bir tür olduğu için, erkek birey olmadan yavru vermesi bu türün yayılımını daha da hızlandırabilir.
BU ALANLARDA KORUNAKLI KIYAFET GİYİLMELİ
4. Bu kene türü ile mücadele etmek için hangi önlemler alınmalıdır? Bireysel korunma yöntemleri nelerdir?
Yavuz Turan: Mücadele etmek konusunda çekincelerim var. Amerika’da kene ile mücadele girişimleri başarılı olmadı. Bu nedenle diğer önlemlerin alınması hayati önem taşımaktadır. Burada en önemli nokta, insanların kaçınılmaz koruma yöntemlerini uygulamasıdır.
Otluk alanlarda, özellikle küçükbaş ve büyükbaş hayvanların bulunduğu yerlerde korunaklı kıyafetlerin giyilmesi ve sık sık üst taramasının yapılması gerekir.
5. Haemaphysalis longicornis türünün yayılımının iklim değişikliğiyle ilişkisi var mı? Küresel ısınmanın bu türün yayılmasını etkileyebilir mi?
Yavuz Turan: Türün yayılma alanlarının otlak ve orman alanları olduğu ve kuraklık stresine dayanıklı olması, bu türün sıcaklık toleransının yüksek olduğunu gösteriyor. Partenogenetik olarak çoğalabilmesi de hızlı yayılmasına yardımcı olmaktadır.
Ayrıca, küresel ısınmanın kuşların göç yollarını ve zamanlarını değiştirmesi, göç eden kuşların ülkemiz üzerinden artışına yol açabilir ve bu da kenelerin taşınmasını etkileyen önemli faktörler arasında yer alır.
‘İSTANBUL’DA ÇOK FAZLA KENE GÖRMÜYORUM’
6. Son bir ayda İstanbul’da kene ısırma vakalarında artış yaşandığı bildirildi. Siz sahada kene popülasyonunda bir artış gözlemliyor musunuz?
Yavuz Turan: İstanbul’da yaptığım arazi çalışmalarında çok fazla kene ile karşılaşmadım. Artış olup olmadığını belirlemek için kene üzerine çalışan akademisyenlerin verilerinin incelenmesi gerekiyor.
ŞEHİR HAYATINA ENTEGRE OLDULAR
7. Kenelerin şehir hayatına bu kadar entegre olmaları normal mi?
Yavuz Turan: Evet, normal; çünkü bu kadar konağı varken kenelerin şehir hayatında bulunmaları kaçınılmaz. Yakın zamanda Kurban Bayramı’nı geçirdik ve küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar şehir pazarlarına taşındı, bu da üzerlerinde bulunan kenelerin şehirlerimize taşınmasına sebep oldu.
KENE İSTİLASI VAR MI?
8. Şu an için bir kene istilasından söz etmek mümkün mü?
Yavuz Turan: Bu tür istilalar her zaman gündemde olabilir. Dünyada antropojenik etkiler sonucunda birçok biyolojik ve mekanik vektör olan hayvanların ülkeler arası taşınabilmesi mümkündür. Bu durum elbette keneler için de geçerli. Haemaphysalis longicornis türü bunun en somut örneklerinden biridir.