

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden (NKÜ) Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Marmara Bölgesi’nde artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar konusunda uyarılarda bulundu. Tecer, “Kuraklığı oluşturan iki önemli nedeni tüm Türkiye’de olduğu gibi Marmara’da da görmekteyiz. Karadeniz ve Doğu Anadolu haricindeki tüm bölgeler, kuraklığın etkilerini hissedecek” ifadesini kullandı.
‘KURAKLIK HER YERDE HİSSEDİLİYOR’
Prof. Dr. Tecer, kuraklığın dünya genelinde en yıkıcı iklim olaylarından biri olduğunu belirtti.
Tecer, “Dünyada kuraklık yaşamayan hiçbir ülke yok, gelecekte de olmayacak. Kuraklığın nedenlerine bakarsak, iklim değişikliği, ormansızlaşma, su tüketiminin artması ve kentsel alanların genişlemesi gibi faktörleri sıralayabiliriz. İklim değişikliğindeki iki temel unsur ise sıcaklık artışı ve yağışların azalmasıdır. Ülkemiz, Akdeniz Havzası’nda yer aldığı için bu durumdan önemli ölçüde etkilenmektedir. 1994 yılından itibaren sıcaklıkların arttığı ve 2005’te bu durumun dramatik hale geldiği raporlarla belgelenmiştir.”
2 BÖLGE HARİÇ
Prof. Dr. Tecer, “Marmara Bölgesi’nde sıcaklıklar yükseliyor, yağışlar azalıyor. Edirne, son 16 yılda en düşük yağışı alan bölge oldu. 2024’te Marmara Bölgesi, uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 20 daha az, geçen yıla göre ise yüzde 25 daha az yağış alacak. Kuraklık projeksiyonları, bu durumu destekliyor. Sadece Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun dışındaki tüm bölgeler, az ya da çok kuraklıktan etkilenecek” dedi.
‘TÜRKİYE ORTALAMANIN ÜZERİNDE KURAKLIK YAŞIYOR’
Prof. Dr. Tecer, Trakya’daki kuraklık etkenlerini ele alarak, “Bu bölgede hem tarım hem de sanayi faaliyetlerinin yoğun olması durumu, kuraklığı tetikleyen unsurlardan biri. Nüfus artışı da oldukça yüksek; Türkiye ortalamasının üzerinde. Dolayısıyla bu faktörler, hem tarımı hem de iklim değişikliğini etkileyerek kuraklık açısından bölgenin riskini artırıyor” diye belirtti.
KURAKLIĞIN NEGATİF ETKİLERİ
Prof. Dr. Tecer, kuraklığın su kaynakları üzerindeki baskıyı artıracağını belirterek, “Yer altı ve yer üstü su seviyelerinde azalma yaşanacak, bu da içme suyu ve sanayideki su kaynaklarının azalması anlamına geliyor. Ayrıca tarım ürünleri üzerinde olumsuz etkilere neden olacak; bitkilerin büyümesi ve rekolte düşecek, bu durum gıda arzını tehdit edecek. Uzun vadede, bu durum sosyoekonomik koşulları da etkileyerek kırsal kesimden şehirlere göçü tetikleyebilir” dedi.
‘SU TASARRUFU ŞART’
Kuraklıkla mücadelede dikkat edilmesi gereken unsurlara vurgu yapan Prof. Dr. Tecer, “Su kaynaklarının korunmasına yönelik tedbirler alınmalı, yer altı ve üstü sular bilinçli kullanılmalı. Bu konuda toplumda farkındalık yaratmak için eğitimler düzenlenmeli. Tarım teknolojilerimizin güçlendirilmesi gerekmektedir. Sulama sistemlerinin modernize edilmesi, yağmur suyu hasadı ve atık suların geri kazanımını sağlamak kritik önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.