

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu’nda önemli açıklamalarda bulundu:
ÜMMETİN SESİNİ DÜNYAYA DUYURMALIYIZ: İsrail’e karşı, uluslararası hukuk ve BM şartı temelinde zorlayıcı tedbirlerin alınması için girişimlerimizi eşgüdüm hâlinde sürdürmeliyiz. Aynı ananın evladı olan iki kardeş arasında görüş ayrılıkları, yol ve yöntem farklılıkları olabilir. Bunlar hayatın olduğu gibi siyasetin ve diplomasinin de doğal gerçekleridir. Ama kardeş demek, aynı zamanda kaderdaş demektir. İstanbul’un kaderi, Şam’ın kaderinden; Bağdat’ın, Kahire’nin, Sana’nın kaderinden; İslamabad’ın, Kâbil’in, Trablus’un, Tahran’ın kaderinden; Mekke’nin ve elbette Kudüs’ün ve Gazze’nin kaderinden ayrı değildir. Kürt’ü, Arab’ı, Fars’ıyla; Sünni’siyle, Şii’siyle, Alevi’siyle; Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalısıyla ve diğer tüm mezhep ve kökenleriyle Müslümanların kıblesi gibi kaderleri de ortaktır. Söz konusu ortak davalarımız, ortak çıkarlarımız olunca farklılıkları bir yana koyup kenetlenmek boynumuzun borcudur. Aramızdaki tutum farklılıklarının, özellikle de içinde bulunduğumuz bu kritik dönemde bizlere ayak bağı olmasına asla izin veremeyiz.
Son süreçte gördük; dengeler, siyasetler, kırılgan ilişkiler bir yere kadar. Ümmetin sesini ve vicdanını temsil eden teşkilatımızın bu toplantısında, İsrail’in tüm bölgeyi yangın yerine çeviren politikalarına karşı duruşumuzu açıkça dünya kamuoyuna duyurmamız gerekiyor. Bugün birbirimize daha sıkı sarılmaya, saflarımızı daha da sıkılaştırmaya, birbirimize karşı hoşgörü sınırlarımızı daha da genişletmeye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Efendimiz’in şu emrini bilhassa bugünlerde kendimize rehber edinmeliyiz: “İki birden, üç ikiden hayırlıdır.” İttifak etmek… Evet. Bilhassa Filistinli kardeşlerimizin kendi içlerinde milli birlik sağlayacakları günlere ulaşmayı canıgönülden temenni ediyoruz.
İRAN, TERÖR DEVLETİNİN SON KURBANI: Batılı güçlerin koşulsuz desteğini arkasına alan İsrail, bölgemizi istikrarsızlığa sürüklemeye devam ediyor. Terör devletinin son kurbanlarından biri de 13 Haziran’dan bu yana komşumuz İran oldu. Bütün bu saldırılarıyla İsrail, bölgesel barışın önündeki en büyük engel olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. Devlet tecrübesiyle İran halkının inşallah bugünleri de atlatacağından hiçbir şüphe duymuyorum. İran’ın, İsrail’in devlet terörü karşısında, nefsi müdafaa çerçevesinde halkını savunmak amacıyla aldığı tedbirler gayet doğal, meşru ve hukukidir. Saldırıların, İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerin yoğunlaştığı bir dönemde vuku bulması elbette manidardır.
İSRAİL RİYAKÂRLIK YAPIYOR: Nükleer çalışmalarında hiçbir denetime tâbi olmayan, şeffaflık noktasında kimseyi umursamayan İsrail’in; nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasına taraf olan ülkelere söz söylemesi, büyük bir riyakârlıktır. Geçen yıl, 13 Haziran’daki hükümet kararı da aslında müzakere sürecini baltalamayı hedeflemiştir. Yaşananlar, aynı zamanda Netanyahu ve cinayet şebekesinin herhangi bir meselenin diplomatik yollarla çözülmesini istemediğini de açıkça göstermektedir. Yine İsrail, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan coğrafi ve hukuki bakımdan bağımsız bir Filistin devletiyle yan yana barış içinde yaşamak yerine, savaşı tüm bölgeye yaymaya çalışmaktadır.
YENİ SYKES-PICOT’A İZİN VERMEYİZ
İSRAİL’İN kanlı elleriyle bölgemizde düzen kuracağını iddia etmesi, bu ülkeyi yönetenlerin nasıl bir körlük içinde olduklarını ortaya koyuyor. Türkiye olarak bölgemizde sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğimizi burada önemle vurguluyorum.
Gazze halkının açlıkla cezalandırılmasına, Batı Şeria’da devlet ve yerleşimci terörüne, Mescid-i Aksa ile semavi dinlerin beşiği Kudüs’ün tarihi statükosunu yok etme teşebbüslerine asla seyirci kalmayacağız.
NETANYAHU’NUN HESABI TUTMA Z
90 yıl önce, Hitler’in çaktığı kıvılcım nasıl ki tüm dünyayı ateşe attıysa; bugün Netanyahu’nun siyonist emelleri de bölgemizi ve tüm dünyayı büyük bir felakete sürüklemekten başka bir gaye taşımamakta. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’nın kudsiyetine el uzatılmasını, Kudüs-ü Şerif’in gasp edilmeye çalışılmasını görüyoruz. Netanyahu’nun yapmak istediğinin gayet bilincindeyiz. Evdeki hesabın çarşıya uymadığını yavaş yavaş görecekler.
57 ÜLKE TEMSİLCİSİ BM YETKİLİLERİ VE GÖZLEMCİLER İSTANBUL’DA BULUŞTU
İstanbul’daki İslam İşbirliği Teşkilatı 51. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı, “Dönüşen Dünyada İslam İşbirliği Teşkilatı” temasıyla düzenlendi. Toplantıya İİT üyesi 57 ülkeden temsilciler, Birleşmiş Milletler yetkilileri ve çok sayıda gözlemci katıldı. 4 ana oturumun yapıldığı zirvenin ev sahipliğini Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan üstlendi. Zirvede, İslamofobi’yle mücadele, Gazze’deki insani kriz, İsrail-İran gerilimi, Filistinli mültecilerin durumu ve çok taraflı diplomasi gibi başlıklar öne çıktı. İşte toplantıya katılanların açıklamaları:
BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi ve BM İslamofobi ile Mücadele Özel Temsilcisi Miguel Angel Moratinos: İslamofobi sadece bir önyargı konusu değil bu insan haklarının ihlali demek, aynı zamanda sosyal bütünlüğe bir tehdit. İslamofobi her zaman fiziksel şiddetle karşımıza çıkmıyor; dışlayıcı tutumlar, ayrımcılıklar da bunun bir parçası.
BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı Genel Komiseri Philippe Lazzarini: Filistinliler insanlık dışı bir muameleye tabi tutuluyor. Siyasi ve mali olarak Filistinli sığınmacıların en temel hizmetlere ulaşabilmesi için sizlerden eyleme geçmenizi rica ediyorum, milyonlarca kişinin hayatı, kaderi sizlerin elinde.
BM Genel Sekreter Yardımcısı Khaled Khiari: İstanbul binlerce yıldır fikir alışverişlerinin yapıldığı önemli bir merkez. Bugün de burada diyaloğu, barışı ve hoşgörüyü tesis etmek için tekrar buluştuk. Diplomasi, kalıcı barışın tesisindeki en önemli araç.
EMPERYALİSTLERİN ÇİZDİĞİ HARİTA!
Erdoğan’ın atıfta bulunduğu Sykes-Picot Anlaşması, Birinci Dünya Savaşı sırasında 1916 yılında İngiltere ile Fransa arasında gizlice imzalanan bir paylaşım anlaşmadır. Sykes-Picot Anlaşması, Osmanlı İmparatorluğu’nun savaş sonrası çöküşü durumunda Ortadoğu topraklarının nasıl bölüşüleceğini planladı. İngiltere’yi temsilen Mark Sykes, Fransa’yı temsilen François Georges-Picot tarafından imzalandığı için bu isimle anılır. Bugünkü Suriye, Irak, Lübnan, Filistin, Ürdün ve çevresindeki bölgeleri İngiliz ve Fransız etki alanlarına ayıran anlaşma bugünkü sınırları şekillendirdi.
TEK ÇÖZÜM DİPLOMASI
Netanyahu’nun çatışmaları daha da derinleştirmek amacıyla sarıp sarmaladığı övgü ambalajındaki zehirli sözlerine kimse itibar etmesin. Bölgemizin yeni bir savaşı ve istikrarsızlığı kaldırmaya tahammülü yoktur. İhtiyacımız olan aklıselimdir, sağduyudur. Tek çözüm diplomasi ve diyalogdan geçiyor.
DİPLOMASI TRAFİĞİ
Başkan Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 51. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nın ardından diplomatik temaslarını sürdürdü. Erdoğan BM Milletler Medeniyetler İttifakı (UNAOC) Yüksek Temsilcisi Miguel Angel Moratinos, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es- Sani, BM UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, Pakistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar, Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Syed Asım Münir ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi’yi kabul etti.
İSLAM DÜŞMANLIĞIYLA MÜCADELEMİZ SÜRECEK
Çok kutuplu bir dünyada, iki milyarlık İslam âleminin tek başına bir kutup olması artık bir zaruret hâline gelmiştir. İslam dünyasının çok daha etkili ancak aynı zamanda daha fazla sorumluluk üstleneceği bir dönemin, Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı Konseyi Dönem Başkanlığı ile başlaması, İsrail tarafından yeniden tetiklenen istikrarsızlık ve barış tehditleriyle karşı karşıya kaldığımız bir döneme denk gelmiştir. Cenab-ı Allah, Hucurât Suresi 10. ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Müminler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki merhamet olunasınız.” İnşallah biz de bu anlayışla, irademizi ortaya koyarak, sorunlara sahip çıkacak ve çözeceğiz. İslam düşmanlığıyla mücadele konusunda da aktif şekilde çalışacağız.
SURİYE VE FİLİSTİN’E DESTEK OLUN
Suriye’nin uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yönünde alınan mesafeden memnunuz. Hamdolsun, Suriye halkı geleceğine her bakımdan artık çok daha umutla bakıyor. Suriye’nin toprak ve milli birliğinin korunması, kalıcı istikrara kavuşması için hepimizin desteği büyük önem taşıyor. Bu konuda teşkilat üyesi ülkelerin Suriye’ye gereken takdiri vereceğine yürekten inanıyorum. Filistinlilerin de İsrail tarafından yalnız bırakılmasına asla müsaade etmemeliyiz. Teşkilatımızın ve tek tek tüm üye ülkelerin destekleriyle İsrail’in planlarını boşa çıkarmayı bekliyoruz. Rabbim yâr ve yardımcımız olsun.
ERDOĞAN’DAN İRAN DIŞİŞLERİ BAKANI ERAKÇİ’YE: GÖRÜŞMELER İÇİN ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPARIZ
İRAN Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, ülkesinin müzakereli çözüme hazır olduğunu ancak İsrail’in bunu istemediğini, bombardıman altındayken de müzakerelere gidemeyeceklerini söyledi. Washington’un İran’a yönelik saldırgan tutumun parçası olduğunu söyleyen Erakçi, “İran 2015’te nükleer anlaşmayı imzalamış ve tüm dünya bu anlaşmayı kutlamıştı. Bu, diplomasinin geçmişte işe yaradığı gibi gelecekte de işe yarayabileceğini gösteriyor. Ancak ABD diplomasiye ihanet etti. Trump, ABD’nin bu saldırılardaki liderliğinden açıkça bahsediyor. ABD’nin bu sürece dahil olması çok ama çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir” dedi. Öte yandan Fox News’ün aktardığına göre ABD 6 B-2 Spirit hayalet bombardıman uçağını Batı Pasifik’teki stratejik Guam üssüne gönderdiğini duyurdu. Başkan Erdoğan’ın Erakçi’yi kabulünden sonra yapılan açıklamada ise “Türkiye kolaylaştırıcılık dâhil üzerine düşeni yapmaya hazır. İran ile ABD arasında gerek teknik, gerek liderler düzeyinde yapılacak görüşmelerle diplomasiye açılacak adımlarla ilgili Türkiye’nin desteği devam edecek” denildi.