

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Olcay Ayçiçek, vatandaşların güvenli yerlerde denize girmeleri gerektiğini belirtti.
Her yıl Türkiye'de suda boğulma nedeniyle 600 ila 1000 kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çeken Ayçiçek, “Yaz mevsiminde ve bayram tatillerinde boğulma vakalarında belirgin bir artış görmüyoruz. Bu sebeple, vatandaşlarımızın bu hususta dikkatli olmaları büyük önem taşımaktadır. Suda boğulma, suya batma sonrası yaşanan oksijen yetersizliği sonucu gelişen bir durumdur. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre, bu tür ölümler dünya genelinde önlenebilir ölümler arasında en yaygın üçüncü nedendir. DSÖ'ye göre her yıl dünya genelinde ortalama 230 bin kişi suda boğularak yaşamını yitirmektedir. Türkiye'de ise her yıl ortalama 600 ila 1000 kişi boğuluyor. Bu oldukça ciddi bir orandır. Bu nedenle özellikle güvenli yerlerde denize girmek ve cankurtaran hizmeti sunan plajları tercih etmek önemlidir.”
“KALICI HASARA YOL AÇABİLİR”
Ayçiçek, su altında kalmanın kalıcı hasarlara yol açabileceğini vurgulayarak, boğulma sırasında ya da hemen sonrasında görülen etkileri şu şekilde açıkladı:
“Nefessizlik (Hipoksi): Boğulan kişi suya battığında nefes alamaz ve hızla oksijen yetersizliği başlar. Bu oldukça tehlikelidir çünkü beyin, 4-6 dakika oksijensiz kaldığında zarar görmeye başlar. Bilinç kaybı: Kişi su altında birkaç dakika kalırsa bayılabilir. Eğer müdahale gecikirse, bilinç kaybı kalıcı hasara yol açabilir. Kalp durması: Nefes alamama, kalp atışlarının durmasına neden olabilir; bu durumda acil müdahale (CPR) hayat kurtarıcıdır.”
Ayçiçek, uzun vadeli hasarları da şöyle açıkladı:
“Boğulmadan kurtulan bazı bireylerde olay sonrası uzun süre devam eden sağlık sorunları görülebilir: Beyin Hasarı: Oksijensiz kalma süresi uzadığında, kişi yaşamaya devam etse bile beyninde kalıcı hasarlar meydana gelebilir. Bu durum hafıza kaybı, konuşma bozukluğu ve dikkat dağınıklığı gibi problemleri beraberinde getirebilir. Hareket Bozuklukları: Sinir sisteminin zarar görmesi halinde kişi yürüme veya el-kol hareketlerinde zorluk yaşayabilir. Psikolojik Etkiler: Boğulma riski yaşayan kişilerde travma, suya karşı korku (hidrofobi), panik atak veya stres bozuklukları gelişebilir. Bu durum da kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Akciğer Problemleri: Olay sonrasında bazı kişilerde zatürre (aspirasyon pnömonisi) gibi solunum yolu enfeksiyonları ortaya çıkabilir.”
“BAŞINI YANA ÇEVİRİN, KUSTURMAYA ÇALIŞMAYIN”
Boğulma vakalarında alınması gereken tedbirler hakkında bilgi veren Ayçiçek, “Boğulan bir kişiye yardım edecek kişinin öncelikle kendi güvenliğini sağlaması gerekir. Hasta güvenli bir şekilde kıyıya çıkarıldıktan hemen sonra 112'yi aramak önemlidir. Hastanın nefes alıp almadığı ve bilincinin açık olup olmadığı kontrol edilmelidir. Başını yana çevirin, kusturmaya çalışmayın. Nefes kontrolünü gözlemleyin; eğer bilinci kapanırsa yine 112'yi bilgilendirin. Eğer hastanın bilinci kapalı ve solumuyorsa, kalp ve solunum masajının en hızlı şekilde yapılması gerekir. Bunun eğitimli kişiler tarafından gerçekleştirilmesi büyük önem taşır.” ifadelerini kullandı.