Aykaç, yangın dönemlerinde yapılan araştırmalara dayanarak, “Bu süreçte solunum sorunları ve 0-6 yaş arası çocukların acil sağlık hizmetine başvurularında üç kat artış gözlemleniyor. Yetişkinler açısından ise akciğer kapasitelerinin ortalama yüzde 6 oranında azaldığı tespit edilmiştir. Yangınların etkili olduğu bölgelerde hava kirliliği, Dünya Sağlık Örgütü sınır değerlerinin 10-20 kat üzerine çıkabilmektedir. Örneğin, 2021 yılında Türkiye'deki yangınlarda Muğla ve Antalya'da ölçülen ince partikül madde 2.5 seviyeleri, Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği limitlerin 10-20 kat üzerine çıkmıştır.” şeklinde konuştu.
50 KM UZAKTA BİLE
Yangın sahasından elli kilometre mesafede bile ince toz limitinin beş-altı kat aşması, kalp-damar hastalıkları nedeni ile hastaneye yatışları artırmıştır. Sonuç olarak, yangın dumanındaki ince toz, karbonmonoksit ve diğer zararlı maddeler, hem kısa terminde hem de uzun vadede önemli sağlık tehditleri oluşturmaktadır. Yangın dumanına maruz kalındığında, ilk saatler ve günlerde öksürük, nefes darlığı, astım veya bronşit alevlenmesi gibi solunum problemlerinde belirgin bir artış gözlemlenirken, dumanın içindeki ince parçacıklar kalp krizi, kalp ritim bozuklukları ve hipertansiyon krizleri gibi ani kardiyovasküler olayların tetiklenmesine yol açabilir. Eğer maruziyet haftalarca veya aylarca devam ederse, akciğer fonksiyonlarında kalıcı bir azalma ortaya çıkabilir, KOAH riski artar ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH) gibi kanserojen maddelerin etkisiyle kalp-damar hastalıkları ve bazı solunum yolu kanserlerinin sıklığı artabilir.
