15 Temmuz’da Atatürk Havalimanı’nda darbecilere karşı direndiği esnada şehit düşen 16 yaşındaki Mahir Ayabak’ın annesi Muhteber Ayabak, darbe girişiminin 9. yıl dönümünde SABAH’a açıklamalarda bulundu:
“15 Temmuz direnişindeki birlik ve beraberlik asla ölmedi. Türkiye’yi işgal etmeye çalışıyorlardı, biz canımızla, başımızla direndik. Aynı oyunu oynayanlara karşı daha fazla mücadele edeceğiz. Türk milleti olarak kimseye pabuç bırakacak bir topluluk değiliz. Gidecek bir yerimiz yok, başka bir vatanımız da yok. Evladımı kaybettim ama vatanım, bayrağım, ezanım duruyor. Şu an kimsenin himayesi altında değiliz, evlatsız yaşanır ama vatansız yaşanmaz. Mahir evin babası, kardeşi, abisiydi. Kızım ve oğlum dört yıl boyunca ilaç kullandı, kolay bir süreç atlatmadık. Şu anda kızım Ayasofya Camii’nin sosyal medya sorumlusudur, oğlum adliyede kâtip, küçük oğlum Ömer ise babası ile iş yapmaktadır.”
“O gece oğluma ulaştığımda ‘Vatan elden gidiyor. Biz gençlerin önde olması gerekiyor. Üzerimize şu an kurşun yağıyor’ dedi ve kurşunların hedefi oldu, telefonu elinden düştü. Küçük yaşında koca bir delikanlının yüreğine sahipti. Polis kulübesinde bir poşetin içinde elbiselerini verdiler, oysa bunlar benim oğlumun elbiseleriymiş. Şehit olduğunu öğrendiğimde sanki kıyamet koptu.”
“Oğlumun Edirnekapı’daki kabrine sürekli gidiyorum. 9 yıl geçti ama hiçbir şey eskiye dönmedi. Böyle bir evladın annesi olmaktan gurur duyuyorum. Özlemi ve hasreti büyük. Tek tesellim öteki dünyada bize şefaatçi olması… Oğlum yiğit bir delikanlıydı.”
“Türkiye büyük bir tehlikeden kurtuldu. Onların planına karşı Rabb’imin planı daha büyüktü. İnsanlara öyle bir iman gücü verdi ki hainlere fırsat vermedi. Geçmişten ders çıkarmalıyız. Bir daha böyle bir şey yaşanmamalı, başka anneler ağlamamalı, başka evlere ateş düşmemeli. Tek başıma kalsam bile, bu ülkede davanın peşindeyim, evladımın davasının arkasındayım. Onlar hiç uyumuyor, biz onlardan daha uyanık olmalıyız.”
“Allah’ın izniyle, bu vatanı kimseye bırakmayacağız. Elhamdülillah Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da başımızda. Kurumlarımız bu hainleri eledikçe güçleniyoruz. Hâlâ elememiz gereken hainler var. Dışarıya karşı direnebiliyoruz, ancak içeriden bizi yıkmamalarını sağlamak zorundayız.”
