reklam
reklam
DOLAR40,0537% 0.02
EURO47,0167% 0.01
STERLIN54,4913% 0.07
FRANG50,3061% -0.05
ALTIN4.251,73% 0,03
BITCOIN108.834,991.036
reklam

Asıl Risk Bu Hafta Başlıyor: ‘Bu Havada Taşa Çekiçle Vursanız Ateş Çıkar’ | Yangın Bombası mı Termal Kameralar mı? Çözüm Ne?

Yayınlanma Tarihi : Google News
Asıl Risk Bu Hafta Başlıyor: ‘Bu Havada Taşa Çekiçle Vursanız Ateş Çıkar’ | Yangın Bombası mı Termal Kameralar mı? Çözüm Ne?
reklam

Türkiye, yaz döneminin en zorlu haftalarından birini geride bırakmış olsa da tehlike henüz geçmemiş durumda. İletişim Başkanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamaya göre, bu yıl şu ana kadar 1.351’i ormanlık alanlarda, 1.830'u ise orman dışı alanlarda olmak üzere toplamda 3.181 yangın meydana geldi.

Bu yangınların dörtte biri son 10 gün içinde gerçekleşti. Yangınların tamamı kontrol altına alınmış olsa da meteorolojik veriler, orman yangınları açısından riskin devam ettiğini ortaya koyuyor.

İstanbul Üniversitesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, tehlikenin daha da ciddi boyutlara ulaşabileceğini belirtti.

Güneydoğu Anadolu, Ege ve Akdeniz'e Dikkat!

Prof. Dr. Tolunay, “Yüksek sıcaklıkların bu hafta boyunca devam edeceği bekleniyor. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ciddi bir orman yangını riski olabilir. Ormanların geniş alanlar kapladığı Ege ve Akdeniz bölgelerinde ise ekstra dikkat edilmelidir” şeklinde konuştu.

‘Bu Havada Taşa Çekiçle Vursanız Yangın Çıkar’

Prof. Dr. Tolunay, “Böylesi sıcak hava koşullarında en ufak bir kıvılcım, yangın çıkarmaya yetecek. Öyle ki, bu havada taşa çekiçle vursanız yangın çıkması kaçınılmazdır. İki taş birbiriyle temas ettiğinde bile kıvılcım oluşabilir. Örneğin iş makineleri çalışırken taşlara sert bir şekilde vurduğunda ortaya çıkan kıvılcımlar, kuru otları tutuşmaya sebep olabilir. Bu durum, kısa zaman içinde büyük yangınlara yol açabilir” diye ekledi.

Trafo Patlamaları Gibi Olaylar Yaşanabilir!

Yangın riski artıran en önemli etkenlerden birinin turistik bölgelerde elektrik kullanımının artması olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tolunay, “Bu durum, trafo ve elektrik nakil hatlarında aşırı yüklenmelere sebep olabiliyor. Dolayısıyla bu tür aşırı yüklenmeler, trafo patlamaları gibi teknik arızalara yol açarak yangınlara neden olabiliyor” şeklinde belirtti ve devam etti:

“Sıcak hava dalgalarının süresinin daha da uzaması muhtemel. Bu nedenle, özellikle açık alanlarda yanıcı maddelerin bulunduğu bölgelerde inşaat ve ormancılık faaliyetlerinin sınırlandırılması önemlidir.”

‘İzmir’de Neredeyse Yanmış Alan Kalmadı!’ Şimdi Hangi Şehirler Tehdit Altında?

Prof. Dr. Tolunay, “İzmir'de neredeyse yanmamış alan yok denecek kadar az” diyerek, “Ancak ilerleyen süreçte en büyük risk, özellikle Doğu Akdeniz Bölgesi’nde yoğunlaşıyor. Adana, Mersin, Osmaniye ve Hatay illeri başta olmak üzere bu bölgelerde yangın riski oldukça yüksek. Bu illerin ardında Muğla ve Antalya da ciddi bir tehdit altındadır. Hem meteorolojik koşullar hem de bölgedeki orman yoğunluğu bu illeri hassas hale getiriyor” uyarısında bulundu.

Sıcak Hava Dalgası Öncesi Sulama Yapılması Doğru Bir Yaklaşım Mı?

Vatandaşların zamanında uyarmak büyük önem taşıyorken, alınabilecek önlemler de şimdiden değerlendirilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda, Prof. Dr. Tolunay’a sıcak hava dalgası öncesi sulama yapılmasının etkili bir önlem olup olmadığını sordum.

Prof. Dr. Tolunay, “Elimizdeki su kaynakları sınırlıdır; tüm ormanları sulamak yangınları önlemek açısından yeterli değildir” yanıtını verdi ve ekledi:

“Üstelik temmuz sonu ve ağustos başında 45 dereceyi aşan sıcaklıklar görülebilir. Bu gibi aşırı sıcaklık dönemlerinde vatandaşların doğrudan ve etkili bir şekilde uyarılması büyük öneme sahiptir. Geçtiğimiz hafta Giresun’daydım ve orada AFAD tarafından cep telefonlarına sel uyarısı gönderilmişti. Benzer bir uygulamanın sıcak hava dalgaları ve orman yangınları riski için de hayata geçirilmesi gerekmektedir.”

Yangın Bombası Çözüm Olur Mu?

Yangınla mücadelede mevcut yöntemlerle yetinilmiyor, farklı teknolojik arayışlar da gündeme geliyor. Örneğin yangın bombaları bu konuda ne kadar etkili?

Bu soruya yanıt veren Prof. Dr. Tolunay, “Yangın bombası olarak bilinen teknoloji, açık alan yangınlarında yaygın olarak tercih edilen bir yöntem değildir” dedi ve şu önemli noktaları paylaştı:

— Daha çok kapalı alanlarda ya da petrol boru hatları gibi özel yerlerdeki yangınları söndürmek için kullanılıyor. Bu sistemde, yüksek patlama etkisi yaratan bir cihaz ile yanma ortamındaki oksijenin kesilmesi hedeflenmektedir. Çünkü bir yangının oluşması ve sürmesi için üç temel unsur gerekmektedir: yanıcı madde, oksijen ve kıvılcım. Yangınla mücadelenin en az birini devre dışı bırakmak gerek.

— Bu yöntem genellikle kapalı iş yerleri, deniz üstü petrol arama platformları veya boru hatları gibi erişimi zor bölgelerde kullanılır. Ancak orman yangınları gibi geniş ve açık arazilerde bu teknolojilerin uygulanabilirliği oldukça sınırlıdır. Kapalı alan ya da kentsel yangınlar için belki etkili denilebilir, ama açık alan için bunu söylemek zordur.

‘Yangın Geciktirici’ Maddeler Ne Kadar Etkili?

Prof. Dr. Tolunay, yangınla mücadelede yeni teknolojik arayışların değerlendirildiğine dikkat çekerek, “Bunlardan bir diğeri, yangını yayılmasını geciktirmek amacıyla kullanılan yangın geciktirici maddelerdir. Özellikle uçaklardan atılan kırmızı sıvılar, bu amaçla kullanılmaktadır. Ancak bu sıvılar, yangını söndürmekten ziyade, yayılmasını yavaşlatmak ve alevlerin yeni bölgeleri geç sıçramasını sağlamak için tasarlanmıştır” diye açıklamada bulundu. Prof. Dr. Tolunay şöyle devam etti:

“Bu kimyasal maddelerin doğaya etkisi mutlaka dikkatlice değerlendirilmelidir. Örneğin içerisindeki bor maddesinin yüksek oranda toprakta birikmesi zehirleyici etkiler doğurabilir. Yangını durdurmaya çalışırken, sonrasında toprakta yeniden yetişecek bitkilere veya fidanlara zarar vermemek için dikkat edilmelidir. Bu nedenle, bu tür teknolojik müdahaleler etkili ama hassas bir denge gerektirmektedir.”

Dedektör ve Termal Kameralar Çözüm Olabilir Mi?

Orman yangınlarını önlemek adına son zamanlarda duman dedektörleri yerleştirme önerileri gündeme geliyor. Bu yöntem ne derecede etkili olabilir?

Prof. Dr. Tolunay, “Her 50 metrede bir dedektör yerleştirmek maliyet açısından oldukça yüksek ve pratikte sürdürülebilir değildir” dedi. Ayrıca, “Termal kameralarla ormanların izlenmesi de sıkça önerilen bir yöntemdir, ancak kurulumu oldukça pahalıdır. Hatta varsayalım ki, bu teknolojileri yerleştirdiniz, yangını erken fark ettiniz. Eğer yeterli sayıda ekip yoksa, müdahale edebilecek uçak veya helikopter yoksa, erken tespit etmenin tek başına bir anlamı kalmıyor. Yangınla mücadelede teknolojik tespit kadar, hızlı ve etkili müdahale kabiliyeti de şarttır” ifadelerini kullandı.

‘Yangınların Sadece Helikopterlerle Söndürüldüğü Sanılıyor, Oysa Gerçek Çok Daha Farklı’

Prof. Dr. Tolunay, “Birçok insan yangınların sadece helikopterlerle söndürüldüğünü zannediyor. Oysa gerçek durum çok daha farklı” dedi ve ekledi: “Bu uygulama, yangının ilk yarım saatinde, yani başlangıç aşamasında etkili olabiliyor. Ancak yangın büyüdüğünde hava araçlarının etkisi sınırlıdır. Bu noktada, yangının ilerleme yönünde ormanlık alanlar açılarak, yaklaşık 50 ila 100 metre genişliğinde, yangına dik şeritler oluşturuluyor. Amaç, çıplak toprak yüzeyi oluşturarak yangının ilerlemesini durdurmaktır. Bu yöntem, yangınla mücadelede en etkili kara stratejilerinden biridir. Ancak bu mücadelenin büyük bir fedakârlık gerektirdiğine de dikkat çekmeliyim.” Prof. Dr. Tolunay ayrıca, “Geçtiğimiz yangınlarda hayatını kaybeden iki orman işçimiz, bu zorlu görevi üstlenen dozer operatörleriydi. Yangına müdahale ederken alevlerin içinde kaldılar” dedi.

‘Ağaçlandırma Yerine Alanı Koruyalım’

Prof. Dr. Tolunay, yanan kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsünün yenilenmesine yönelik ağaçlandırma yapılması yerine, yalnızca yangın alanlarının korunması gerektiğini vurguladı: “Bir sonraki baharı beklemek şartıyla, fidan ve diğer çalı türlerinin yeniden sahaya gelmesi mümkündür. Yanan kızılçam ormanlarının ise iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetleri göz önünde bulundurularak öncelikli olarak doğal yollarla gençleştirilmesi gerekmektedir.”

Adalet Bakanı Tunç, son dönemde bazı illerde meydana gelen orman yangınlarına dair dikkat çekici açıklamalarda bulunarak, orman yangınları çıkartanlara ilişkin caydırıcılığı artırmak adına cezaların geçtiğimiz yasama döneminde artırıldığını hatırlattı. Dikkatsizlik ve tedbirsizlik yüzünden orman yangınına sebep olanlara üç yıla kadar hapis cezası uygulanmasının öngörüldüğünü belirten Tunç, “Kasten orman yangınına sebep vermişse 10 yıla kadar hapis cezası mümkündür. Terör amacıyla bu eylemi gerçekleştirenlere ise müebbet hapis cezası söz konusudur” dedi.

reklam

YORUM YAP