reklam
reklam
DOLAR41,0448% 0
EURO47,7390% -0.18
STERLIN55,2854% -0.11
FRANG50,9747% -0.22
ALTIN4.458,66% -0,44
BITCOIN111.322,270.926
reklam

Çocuklarda Gizli Tehlike! Dijital Emzik Çığ Gibi Büyüyor: Ciddi Hasarlara Yol Açabiliyor

Yayınlanma Tarihi : Google News
Çocuklarda Gizli Tehlike! Dijital Emzik Çığ Gibi Büyüyor: Ciddi Hasarlara Yol Açabiliyor
reklam

Dijital çağın görünmez tehlikesi, çocukların elinde. Oyalanması için verilen telefon ve tabletler, kısa sürede huzur sağlasa da uzun vadede toplumsal bir tehdit haline gelebiliyor.

Ekran bağımlılığı, çocuklar arasında sessiz bir salgın gibi yayılırken, uzmanlar ekran başında geçirilen her dakikanın çocukların dikkat, hafıza ve duygusal gelişiminde geri dönülmez hasarlara yol açabileceğini belirtiyor.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı'ndan Doç. Dr. Serhat Güler, ekran bağımlılığının çocuklarda dikkat ve konsantrasyon bozukluklarından uyku problemlerine kadar birçok olumsuz etki yarattığını Hurriyet.com.tr için değerlendirdi.

“Beyin Gelişiminde Ciddi Hasara Neden Olur”

Doç. Dr. Serhat Güler, teknoloji bağımlılığının çocuklardan yetişkinlere ciddi ölçüde yayıldığını vurgulayarak, kontrolsüz ekran kullanımının olumsuz etkilerini şöyle açıkladı:

“Kontrolsüz ekran süresinin beyin gelişimi üzerine ciddi zararlar verebileceği birçok bilimsel araştırmayla gösterilmiştir. Kontrolsüz ekran süresine sahip çocuklarda; dikkat ve konsantrasyon sorunları, bağımlılık, dil ve sosyal gelişim gecikmeleri, uyku sorunları, motor gelişim gerilikleri ve duygusal problemler, akranlarına göre daha yaygındır. Özellikle dikkatle ilgili prefrontal korteksin etkilenimi, yaşa bağlı değişikliklerle dinamik bir süreçtir; ekran maruziyeti ise bu gelişim sürecini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durum, çocukların nörolojik ve psikiyatrik gelişimini tehdit etmektedir.”

Oyunlardaki 'Dopamin Tuzağı' Bağımlı Yapıyor

Güler, dopamin döngüsünün çocuklarda bağımlılığı tetiklediğine dikkat çekerek, “Dopamin, beynin ödül, öğrenme ve motivasyon ile ilgili nörotransmiteridir. Çocuklar kendilerini mutlu eden aktivitelerde (oyun oynamak, resim yapmak, yaşıtlarıyla etkileşimde bulunmak) dopamin salınımını dengeli bir süreçte aktif hale getirir. Ancak video oyunları, sosyal medya paylaşımları ve sık değişen içerikler, dopamin sistemini yoğun ve hızlı bir şekilde dengesiz bir halde uyarır.
Yoğun dopamin salınımı sonucunda çocuğun ödül eşiği yükselir. Sıradan aktiviteler (kitap okumak, dışarıda oynamak) sıkıcı hale gelir. Dopamin reseptörleri duyarsızlaşır ve bu da aynı keyfi elde etmek için daha fazla uyarana ihtiyaç duyulmasına neden olur, bu nedenle bağımlılık ortaya çıkar. Bu süreç kronikleştiğinde çocuklar hızlı bir şekilde keyif alacakları aktivitelere yönelir; sabır, dikkat ve öğrenme becerileri zayıflar. Bu sorunlar, erken yaşta tespit edilip ekran süreleri azaltılır ve alternatif aktiviteler teşvik edilirse düzeltilebilir.” ifadelerini kullandı.

Mavi Işık Çocukların Biyolojik Saatini Bozuyor

Mavi ışığın uyku düzeni üzerindeki etkilerine de dikkat çeken Güler, “Mavi ışık (özellikle telefon, tablet, bilgisayar ve LED ekranlardan yayılan 460–480 nm dalga boyu) beynin biyolojik saatini (sirkadiyen ritim) kontrol eden ‘Suprachiasmatic nucleus (SCN)’ üzerinde güçlü bir etki yaratır. Mavi ışık melatonin salgısını baskılar. Çocuklarda biyolojik saat, erişkinlere göre daha hassastır ve küçük dalgalanmalardan dahi etkilenir. Ayrıca çocukların uyku ihtiyacı yetişkinlerden daha fazladır. Böyle bir dengenin bozulması, uyku sorunlarının sık görülmesine yol açar. Uyku problemleri, beyin gelişimini olumsuz etkiler; öğrenme zorluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi sorunlara, duygusal düzensizliklere, beyin gelişiminde önemli rol oynayan plastisitenin azalmasına ve endokrin problemlerine (büyüme hormonu eksikliği) neden olabilir.”

'Yaşla Birlikte Şekil Değiştirebilir'

Güler, “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), nörogelişimsel bir bozukluktur” diyerek şu şekilde devam etti:

“Beyindeki nörotransmitter dengesizlikleri (dopamin ve noradrenalin) ile frontal lob ve striatum gibi anatomik bölgelerdeki yapısal/işlevsel farklılıklar DEHB'nin ortaya çıkmasına neden olabilir. Kalıtsal faktörler çok güçlüdür. Aşırı ekran maruziyeti, çevresel ve davranışsal bir süreç sonucunda gelişir. DEHB, nörogelişimsel bir bozukluk değildir; tetiklendiğinde artış gösterebilen bir durumu temsil eder.

DEHB, kronik bir durumdur ve yaşla birlikte değişkenlik gösterebilir. Tedavi edilmediğinde akademik, sosyal ve duygusal sorunlara yol açabilir. Ekran kaynaklı dikkat sorunları çevresel düzenlemelerle geri döndürülebilir. Çocuk ekrandan uzaklaşarak fiziksel, sosyal ve yaratıcı aktivitelere yönlendirildiğinde dikkat becerileri yeniden kazanılabilir. Araştırmalar, ekran çağında ‘yanlış DEHB tanısı’ oranının arttığını göstermektedir. DEHB tanısı alan çocukların %15–20’sinde aslında ekran bağımlılığına bağlı dikkat sorunları olabileceği belirtilmiştir.

DSM-5 veya ICD-11 gibi tanı kılavuzlarımızda ‘sanal otizm’ şeklinde bir tanı yoktur. Bu kavram, erken çocuklukta aşırı ekran maruziyeti sonucunda ortaya çıkan otizm benzeri belirtileri tanımlamak için aileler ve bazı klinisyenler arasında kullanılan bir terimdir. Gerçek Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) ise nörogelişimsel ve genetik temellere sahip bir durumdur. Sanal otizm, otizme benzese de genellikle ekran süresinin kısıtlandığı ve çocuğa yoğun sosyal etkileşim/oyun desteği sağlandığında belirgin düzelmeler gösterir.”

Uzun Vadede Büyük Tehlike: Dijital Emzik

“Dijital emzik” olarak bilinen, çocukları sakinleştirmek amacıyla telefon veya tablet verme alışkanlığına dikkat çeken Güler, bu durumun uzun vadeli etkilerini şöyle anlattı:

“Normalde bir çocuk öfke, sıkıntı veya kaygı hissettiğinde, bu duyguları ebeveynin rehberliği ve sosyal etkileşimle tolere etmeyi öğrenir. Bu sürece ‘Regülasyon (düzenleme)’ denir. Peki, ‘Dijital emzik’ devreye girdiğinde ne oluyor? Çocuk ağladığında ya da öfkelendiğinde ekrana maruz kalıyorsa, duygularını kendi başına düzenlemek yerine dışsal bir uyaranla bastırmayı öğrenir. Bu davranış biçimi; düzenleme bozuklukları, bağımlılık, prefrontal korteks gelişiminde aksama, duygusal ve sosyal sorunlarla sonuçlanır.

Güncel bilimsel veriler, ekran maruziyetinin epilepsi yatkınlığı olmayan sağlıklı bir çocukta yeni epilepsi geliştirdiğini desteklemiyor. Ancak ekran maruziyetinin neden olduğu; uykusuzluk, düzensiz beslenme, stres ve fiziksel hareketsizlik gibi dolaylı faktörlerin, epilepsiye genetik yatkınlığı olan ve epilepsi tanısı olan çocukların nöbetlerini tetikleyebileceği bazı araştırmalarla gösterilmiştir.

Ekran Süresini Azaltmanın En Etkili Yöntemleri

Ekran, hayatımızda sürekli olan ve tamamen vazgeçemeyeceğimiz bir olgu haline gelmiştir. Bu noktada süre gibi içerikler de önemli hale gelmiştir. Ekran bağımlılığı, uzun vadede çocukların eğitim süreçlerini ve toplumsal yaşamı tamamen şekillendirecek bir sorundur.

Çocuklarımızı korumak için;

1. Pasif ve kendini ekrana bırakan içerikler yerine, çocuğun düşünmesini, üretmesini ve problem çözmesini gerektiren eğitici içerikler ve uygulamalar tercih edilmelidir.

2. Yatmaya geçmeden önce ekransız bir ortam sağlanmalıdır. Yatmadan en az 1–2 saat önce ekran kapatılmalıdır.

3. Ekran yalnız kullanılmamalı, ebeveyn çocuğa eşlik etmelidir. İzleme sırasında sorular ve açıklamalar ile dil ve sosyal etkileşim geliştirilir.

4. Seçilen içerikler, aşırı hızlı ve gerçek dışı kurguya dayanmamalıdır.

5. Ekran, ödül veya ceza olarak kullanılmamalıdır.

6. Çocuğa alternatif aktiviteler cazip hale getirilmelidir; açık hava oyunları, spor ve sanatsal etkinlikler önerilmelidir.

Kamusal düzeyde yapılacak adımlar:

1. Eğitim ve farkındalık programları oluşturulmalıdır.

2. Reklam ve içerik düzenlemeleri gerçekleştirilmelidir.

3. Alternatif etkinliklerin erişebilirliği artırılmalıdır.

4. Araştırma ve veri toplama çalışmaları yapılmalıdır.

5. Ebeveyn ve eğitimci destek programları ile gelecekteki nesillerin zihinsel sağlığı ve bilişsel kapasiteleri korunmalıdır.

reklam

YORUM YAP