

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde faaliyetlerini sürdüren sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un liderliğinde 11. toplantısını gerçekleştiren komisyon, açılış konuşmasının ardından temsilcilerin görüşlerine yer verdi.
'Toplumsal Destek Yüksek'
Doğu-Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu: “Yürütülen bu sürecin toplumsal, siyasal ve bürokratik desteği çok yüksektir. Tarihi bir döneme tanıklık ediyoruz. Bölgede yaşayan bir iş insanı olarak inanılması güç gelişmelere tanıklık ediyorum. 'Çatışma ve şiddet bitiyor' inancı, iş camiası ve toplumun tüm kesimleri tarafından kabul görmektedir. Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alan bu meseleyi çözümlemek zorundayız.”
Doğu ve Güneydoğu Anadolu İş Kadınları Derneği Başkanı Özlem Külahci Tanaman: “Barışın en değerli güvencesi anayasal zemindir. Atılan adımlar siyasi dalgalara kurban edilmemeli, toplumun her kesimi anayasayla güvence altında hissetmelidir.”
Doğu ve Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu Başkanı Devrim Türk: “Kalıcı barış ve demokratik kapsayıcılık, yalnızca siyasal bir vizyonla değil, aynı zamanda ekonomik bir perspektifle desteklenmelidir.”
Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Orkan Kandemir: “Bölge halkı ve güvenlik korucularının devlete duyduğu sadakat ve güven oldukça yüksektir. Bazı konuların netleştirilmesi, hem halkın hem de güvenlik korucularının endişelerini ortadan kaldıracak ve güvenliğin kalıcı hale gelmesine katkıda bulunacaktır.”
Kadim Aşiretler Federasyonu Başkanı Rasim Aslan: “Toplumumuzun her kesimi olarak üzerimize düşen tarihi sorumluluk gereği, kardeşlik ve barış ruhunu yeniden canlandırarak gelecek nesiller için huzurlu, müreffeh bir gelecek bırakabilmek için seferber olmalıyız.”
'Dünün Acılarını Değil, Yarının İnşasını Konuşalım'
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Bu ülkede Türkler ve Kürtler arasında fitne tohumları ekilmeye çalışıldı. Eğer tarihi analiz etmeye çalışırsak, bu tarihi fırsatı yakalamak bir yana, tarihin gerisine gidebiliriz. Bu millet çok acı çekti. On binlerce insan hayatını kaybetti, pek çok evlat şehit düştü. Artık anaların ağlamasını istemiyoruz. Türkiye olarak ortak bir geleceği, geçmişten gelen değerlerle oluşturmayı başarmalıyız. Ahmed-i Hani, Selahattin Eyyubi, Yunus Emre ve Dede Korkut'un mirası bizleri bir araya getiren unsurlardır. Ortak kültür ve kimlik üzerinden dün ne olduğunu değil, yarın nasıl güçlü, müreffeh, demokratik bir Türkiye inşa edeceğimizi tartışmalıyız.” ifadelerini kullandı.