Terör örgütü ‘Kalaşnikof’ olarak bilinen AK 47 tipi piyade tüfeği, ‘Bixi’ makineli tüfeği ve RPG 7 tipi roketatarı 90’lı yıllardan beri standart envanterinde bulunduruyordu. Son 10-15 yıl içerisinde ise ABD menşeli M16 ve M4 tipi otomatik tüfekler de teröristlerin kullandığı silahlar arasına girmeye başladı. Belirli değişiklikler yaşansa da, son döneme kadar silah envanterlerinde dikkate değer bir gelişme kaydedilmemişti. Ancak 2014 sonrasında belirgin bir değişim gözlemlendi.
SURİYE’DEN KAMPLARA
Suriye’deki iç savaşın patlak vermesi ve bölgedeki istikrarsızlık, terör örgütüne silah konusunda yeni olanaklar sağladı. ‘DEAŞ ile mücadele’ bahanesiyle Suriye’deki terör uzantılarına sürekleyen silah ve mühimmat yardımları yapılmaya başlandı. Zırhlı araçlar, tanklar, ‘çok namlulu roketatarlar’, havan ve anti-tank füzeleri gibi pek çok silah ve mühimmat, özellikle 2014’ten itibaren Suriye’deki PYD-YPG’ye aktarıldı. Ayrıca bu yardımlar arasında termal kameralar ve haberleşme ekipmanları da bulunmaktaydı.
AKAR AÇIKLAMIŞTI
İstihbarat birimleri, Suriye’deki grupların bu silahları Irak’ın kuzeyindeki terör kamplarına taşıdığını belirledi. Gerçekleştirilen birçok operasyonlarda, ABD ve diğer ülke menşeli silahların ele geçirildiği görüldü. Ele geçirilen silahlar arasında uçak ve helikopterlere karşı kullanılan füzeler de bulunmaktaydı. Bu tür silahlar, daha önce teröristlerin envanterinde mevcut değildi. Dönemin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ‘Pençe’ harekâtları esnasında bu konuda bir açıklama yaparak, “Dost bildiğimiz bazı ülkeler PKK’ya füzeler verdiler” ifadesini kullanmıştı. Bunun yanı sıra ‘MANPAD’ olarak adlandırılan ve omuzdan helikopterlere güdümlü atışlar yapabilen silahlar da teröristlerin envanterine sonradan katılan silahlar arasında yer almakta. Fesih kararının ardından devam eden süreçte, bu silahların özellikle Suriye’den gelenlerin eksiksiz bir şekilde teslim edilmesi bekleniyor.
