İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında eski Adanademirspor Başkanı Murat Sancak, futbolcular Mert Hakan Yandaş ve Metehan Balcı, spor yorumcusu Ahmet Çakar ve hakem Zorbay Küçük'ün de bulunduğu birçok hakem, futbolcu ve kulüp yetkilisinin karıştığı “bahis oynama” ve “şike” iddialarına yönelik bir soruşturma yürütüyor.
Soruşturma çerçevesinde, spor yorumcusu ve eski hakem Ahmet Çakar hakkında, kalp rahatsızlığı gerekçesiyle gözaltı kararı kaldırıldı. Çakar'ın, hastanedeki tedavi süreci sonrasında sağlık durumuna göre adliyede mevcutlu olarak hazır edilmesi için emniyete talimat verildi. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Adalet Sarayı'na gelerek Savcılığa ifade veren Çakar, 'yurt dışına çıkış yasağı' tedbiriyle serbest bırakıldı.
“Hayatım Boyunca Hiç Yasa Dışı Bahis Oynamadım”
Çakar'ın Savcılığa verdiği ifade de gün yüzüne çıktı. Ifadesinde, 1980-1998 yılları arasında hakemlik yaptığını ve 1992-1998 yılları arasında FIFA kokartı taşıdığını belirtti. 'Benim yasal bahis sitelerine, bir sitede üyeliğim bulunmaktadır. Bunun dışında çok cüzi miktarda ve uzun süre önce oynadığım için diğer yasal bahis sitelerinde üyeliğim olduğunu şu an hatırlayamıyorum. Kesinlikle yasa dışı bahis hesabım yoktur. Hayatım boyunca da hiç yasa dışı bahis oynamadım. Oynayacak olsam yasal bahis sitelerine üyeliğim olmazdı' ifadelerine yer verdi.
“Bahis Oynadığım Maçlar Genellikle Yurt Dışı Maçlarıdır”
Savcılığın, bahis yaptığı maçlarla ilgili daha önce herhangi bir duyum veya bilgisi olup olmadığını sorduğunda, Çakar, “Ben kesinlikle şikeye karşıyım. Daha önce 1993 yılında bana gelen şike teklifini hep anlattım. Bahis oynadığım maçlar genellikle yurt dışı maçlarıdır. Bu maçlarda genellikle alt üst gol olacak şekilde bahis oynarım. Ülkemizdeki liglere minimum düzeyde bahis oynamışımdır. Şike veya maça bahis yapıldığına dair bilgim yok. Bazı maçlardan şüphelenince spor programlarında yorum yaptım, ancak bunlara ilişkin doğrudan gözlemim yoktur” diyerek yanıtladı.
Cep Telefonu Kırık Halde Bulundu
Arama çalışmaları sırasında cep telefonunun bulunamadığını ve sonrasında kırık halde ele geçirildiğini belirten Çakar, “Gözaltına alınmadan bir gün önce dışarıda yemekteydim. Eve gece saat 1'de döndüm. Sabah polisler geldiğinde telefonumun nerede olduğunu bilmediğimi söyledim. Arabamı kontrol ettiğimde telefonun olmadığını gördüm. Gözaltındayken avukatım evime girdiğinde cep telefonumu kırık halde bulmuş. Telefon 20 dakika boyunca açık kalmış, daha sonra kendiliğinden kapanmış. Avukatım, telefonun kullanılamaz halde olduğunu söyledi. Telefonun akıbeti hakkında bilgim yok, ya hastanede kalmıştır ya da kaybolmuştur. Şu an kız kardeşimin bana verdiği telefonu kullanıyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.
