reklam
reklam
DOLAR41,9489% -0.15
EURO48,8502% -0.23
STERLIN55,9120% -0.45
FRANG52,7526% -0.2
ALTIN5.545,35% -0,50
BITCOIN110.909,030.328
reklam

AKM, Yeni Sezonda İstanbul'un Kültür-Sanat Nabzını Tutacak!

Yayınlanma Tarihi : Google News
AKM, Yeni Sezonda İstanbul'un Kültür-Sanat Nabzını Tutacak!
reklam

Sezon boyunca dünya genelinde büyük ilgi gören operalar, bale gösterileri, konserler, sergiler ve söyleşiler ile sanatın her yönü, AKM sahnelerinde bir araya gelecek. Cumhuriyet coşkusunu, klasik müziğin zarafetini ve çağdaş sanatın dinamizmini bir araya getiren bu yeni sezon, AKM'yi Türkiye'nin kültür-sanat hayatının merkezi haline getirecek.

İstanbul'un kültür ve sanat merkezi olan Atatürk Kültür Merkezi (AKM), 2025-2026 sanat sezonuna giriş yaptı. Sezon boyunca dünyaca ünlü operalar, bale gösterileri, konserler, sergiler ve söyleşiler sanatseverleri bekliyor. Özel tematik konserler ve gösterimler, dünya sahnelerinde yankı uyandırmış klasik eserlerle AKM'de sanatseverlerle buluşacak.

Sezon, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın (İDSO) “Denizbank Konserleri Sezon Açılış Konseri” ile başladı. İlk konserde, İtalyan şef Antonio Pirolli yönetiminde sahne alan orkestra, müzikseverlere büyüleyici bir yolculuk sundu.

İDSO, sezon boyunca önemli şeflerle gerçekleştireceği konserlerle sanatseverlere müzik şöleni yaşatmayı planlıyor.

CUMHURİYET RUHU AKM'DE

Yeni sezonda AKM, Cumhuriyet ruhunu sahneye taşıyan özel bir repertuvarla Ekim boyunca sanatseverlerle buluşacak. İDSO Denizbank Konserleri kapsamında 24 Ekim'de şef Hasan Niyazi Tura yönetiminde gerçekleştirilecek Cumhuriyet Bayramı Konseri'nde, genç piyanist Can Saraç, Cumhuriyet'in ilk bestecilerinden Ulvi Cemal Erkin'in Piyano Konçertosu'nu yorumlayacak.

İDSO, 31 Ekim'de Cumhuriyet döneminin Türk tango melodilerini AKM'ye taşıyacak. Şef Hakan Şensoy yönetimindeki orkestra, solistler Ezgi Köker ve Tevfik Rodos ile Türkiye'nin erken dönem tango bestecilerine bir saygı duruşu niteliğinde eserler seslendirecek.

26 Ekim'de düzenlenecek “İstanbul Filarmoni Orkestrası Cumhuriyet Bayramı AXA Türkiye Konseri”, Cumhuriyetimizin 102. yılını müziğin birleştirici gücü ile kutlayacak.

Devlet Halk Dansları Topluluğu, Cumhuriyetimizin 102. yılını kutlamak amacıyla 29 Ekim'de “Zafere Doğru Cumhuriyet Doğuyor” adlı temsili AKM Tiyatro Sahnesi'nde sahneleyecek.

TRT İstanbul Radyosu Caz Orkestrası da şef Cem Tuncer yönetiminde caz tarihinin önemli eserlerinden oluşan özel bir repertuvarla 30 Ekim Perşembe akşamı saat 20.30'da AKM Tiyatro Salonu'nda sahne alacak. Konserde, orkestranın swing enerjisinin yanı sıra çağdaş düzenlemelerin zarafeti de yer alacak.

DÜNYANIN EN ÜNLÜ RESSAMLARININ SERGİLERİ AKM'DE

İstanbul Kültür Yolu Festivali'nde açılışı yapılan “Salvador Dalí: Sürrealizmin Başyapıtları”, “Henri Matisse: Şekillerin Basitleştirilmesine Doğru” ve “Şakir Paşa Ailesinin Beş Harikası” sergileri AKM'de yıl sonuna kadar görülebilecek.

AKM Galeri'de yer alan “Salvador Dalí: Sürrealizmin Başyapıtları” sergisi, 20. yüzyılın en etkileyici sanatçılarından Salvador Dalí'nin hayal gücünü keşfe çıkarıyor.

Modern sanatın öncülerinden Matisse'in “Henri Matisse: Şekillerin Basitleştirilmesine Doğru” sergisi, sanatseverleri bambaşka bir dünyaya götürüyor.

Türk sanatının önde gelen ailelerinden biri olan Şakir Paşa ailesinin beş önemli sanatçısının eserlerini sergileyen “Şakir Paşa Ailesinin Beş Harikası”, AKM Müzik Platformu'nda sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Bu sergi, Türk modern sanatının gelişim sürecine ışık tutan önemli eserleri barındırıyor.

ÇAYKOVSKİ'NİN ÖLÜMSÜZ ESERİ “KUĞU GÖLÜ” AKM SAHNESİNDE

“Kuğu Gölü”, Pyotr İlyiç Çaykovski'nin bestelediği, klasik bale repertuvarının en ünlü eserlerinden biridir. Genç Prens Siegfried'in, kötü büyücü Rothbart tarafından kuğuya dönüştürülen Prenses Odette'e olan aşkını ve bu aşkın lanetini bozma mücadelesini anlatır.

Bale ilk kez 1877'de Moskova'daki Bolşoy Tiyatrosu'nda sahnelenmiş, ancak asıl başarısını 1895'te St. Petersburg'daki Mariinsky Tiyatrosu'nda kazanmıştır. Bu üretim, günümüz sahnelemelerinin temel taşını oluşturmaktadır.

Türkiye'de ilk olarak 1965'te Ankara'da ve 1971'de İstanbul'da sahneye konmuştur. İstanbul Devlet Opera ve Balesi, 2025-2026 sezonunda Ricardo Amarante'nın koreografisiyle bu eseri yeniden sahneleyecek.

İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ, KLASİKLEŞMİŞ YAPIMLARI SAHNEYE TAŞIYOR

İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB), 2025-2026 sezonunda sahne sanatlarının üç özel eserini Atatürk Kültür Merkezi'nde izleyiciyle buluşturuyor. Her biri kendi alanında unutulmaz olan bu eserler; aşkın öz hali, insanlığın varoluşsal sorgulamaları ve trajedinin estetik gücü ile izleyenleri kendine çekmeyi hedefliyor.

Puccini'nin “La Bohème” operası, 19. yüzyıl Paris'inde geçen tutkulu bir aşk hikayesini ve bohem yaşamın dostluklarla örülü doğasını anlatıyor. Puccini'nin muhteşem melodileri ile hayat bulan karakterler, izleyiciyi umutlandırıyor ve derinden etkiliyor.

Ahmed Adnan Saygun'un “Gilgameş” operası ise insanlığın ilk yazılı destanını sahneye taşıyarak, bilgiye ulaşma arzusunu derin bir tasavvufla ele alıyor. Doğu'nun ezgileri ile Batı'nın çok sesliliğini bir araya getiren bu epik opera, Caner Akın'ın yenilikçi rejisi ile sahnelenerek Türkiye'de opera sahnesinde görsel bir devrim sunacak.

Prokofyev'in “Romeo ve Juliet” balesi, klasik balenin zirvesinde yer alan bir başyapıt olarak sahne alacak. Shakespeare'in trajedisini, Prokofyev'in etkileyici müziği ve Ricardo Amarante'nın İstanbul Devlet Opera ve Balesi dansçıları için geliştirdiği özgün koreografi ile yeniden yorumlayan bu eser, aşkın, nefretin ve fedakarlığın büyüleyici dans diliyle anlatıldığı bir şölen sunuyor.

İDOB, bu üç eserle sahne sanatlarının evrensel gücünü ve derin duygusal katmanlarını yeniden hatırlatmayı amaçlıyor. Aşkın estetiği, arayışın felsefesi ve trajedinin etkileyiciliği; müzik, opera ve dansla sahnede hayat bulacak.

İSTANBUL DEVLET TİYATROSU'NDA SANATIN COŞKUSU BU SEZON DA SÜRÜYOR

İstanbul Devlet Tiyatrosu, bu sezonda sahnede sadece sanatın değil, bireyin iç dünyasındaki çatışmaları ve adalet arayışını da aktarıyor.

“Kapıların Dışında” adlı oyun, İkinci Dünya Savaşı sonrası ruhsal yıkım yaşamış Alman asker Beckmann'ın, savaş sonrası kendi benliğinden ve değişen toplumundan yabancılaşmasını, çaresizlik ve yalnızlık içinde “bütün kapıların dışında” kalışını anlatıyor.

“Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı” ise totaliter rejimlerde hukukun işlemediği koşullarda suçun nasıl anonimleştiğini ve suç kavramının keyfi bir biçimde yozlaştığını metaforik bir dille ele alıyor. Oyun, bir suikastçının suç ortaklarını itiraf etmeye zorlaması ve suçsuz insanların aynı hücrede kapatılması üzerinden, adaletin çarpıtılmasını ve bireyin baskı altındaki konumunu sorguluyor.

Her iki oyun da savaşın ve baskının birey üzerindeki yıkıcı etkilerini; suç, adalet, yabancılaşma ve umutsuzluk temalarıyla güçlü bir şekilde gözler önüne seriyor.

AKM'DE SANATIN TÜM RENKLERİ BU SEZON BİR ARADA

AKM, bu sezon boyunca tiyatro, opera, halk müziği ve özel temalı konserler ile sanatın tüm renklerini bir arada sunacak. Kültür-sanat hayatının çeşitliliğine katkıda bulunarak; resim, fotoğraf, çağdaş sanat, söyleşi ve çocuk atölyeleri ile de kendine yer bulmaya devam edecek.

reklam

YORUM YAP