

Yetkililer, müze binasının depreme karşı dayanıksız olduğunun bilimsel raporlarla belirlendiğini ifade ederek, binanın yıkılacağı ve yerine modern müzecilik anlayışına uygun, daha büyük ve işlevsel bir müze yapılacağını duyurdu. Projenin, yaklaşık 2,5 milyar liralık bir yatırımla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirileceği ve 2026 yaz sezonuna kadar tamamlanmasının hedeflendiği belirtildi. Müzenin bulunduğu alan korunacak, eserler ise geçici olarak güvenli depolarda saklanacak. Belediyeye ait başka bir yapıya dönüşüm ya da kent dışına taşınma gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığı belirtildi.
ŞEFFAF SÜREÇ, KATILIMCI PROJE
Genel Müdür Birol İnceciköz, proje sürecinin başından bu yana Antalya Kent Konseyi, Mimarlar Odası ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan toplantılarla yürütüldüğünü ve teknik verilerin açıkça paylaşıldığını vurguladı. Bazı grupların sürece katılmadan sonra çıkan eleştirilerinin iyi niyetli bulmadığını belirtti. İnceciköz, yeni müzenin hem kapalı hem de açık alan ihtiyacını karşılayacak şekilde tasarlandığını, müze bahçesindeki ağaçların korunacağını ve çevreye duyarlı bir yapı oluşturulacağını da sözlerine ekledi.
Yüksek Mimar Ersin Yasin Öztürk, mevcut müze binasının taşıyıcı sistemindeki ciddi zafiyetlerin, binanın hem işlevsiz hem de tehlikeli olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. 1972 yılında açılan binanın, on yıl geçmeden büyük su alma, yalıtım ve statik problemlerle karşılaştığını belirtirken, geçen yıllarda ek yapılarla geçici çözümler aranmasına rağmen, yapının temeliyle ilgili sorunların devam ettiğini vurguladı. Tramvay inşaatı sırasında oluşan titreşimlerin kolonlarda hasarlara yol açtığını, yapılan testlerde bazı kolonların dayanım değerinin 5,09 MPa'ya kadar düştüğünü ve genel ortalama dayanımının sadece 12 MPa olduğunu açıkladı. Bu teknik veriler, yapının güçlendirilmesinin mümkün olmadığını, can güvenliği açısından yıkımın kaçınılmaz hale geldiğini gösterdi.
BİLİMSEL GEREKLİLİKTEN KAMUSAL VİZYONA
Açıklamalarda, “Teknik raporlar, kolonların içinde yalnızca 4 adet 20'lik demir bulunduğunu, modern standartlara göre bu sayının yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca bu donatılarda gözle görülür bir korozyon ve yapısal bozulma tespit edildi. Yapının çatısında düzgün inşa edilmemesi nedeniyle sürekli su aldığı, cephe kaplamalarının döküldüğü, doğramalarının değiştirildiği ve özgünlüğünü kaybettiği raporlarla belgelendi. Tüm bu nedenlerle binanın korunması, onarılması ya da restorasyonu teknik ve bilimsel olarak mümkün değil” ifadeleri yer aldı.
“Arazi ranta açılıyor” iddialarına tepki gösteren Öztürk, bu iddiaların gerçek dışı olduğunu vurguladı. Bakanlığın, kamusal faydayı ön planda tutarak hareket ettiğini belirten Öztürk, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un arkeoloji alanındaki yatırımları sayesinde kazı sezonlarının 12 aya çıkarıldığını ve yerli bilim insanlarının daha aktif hale geldiğini belirtti. Bu müze yenilemesinin de bu vizyonun bir tamamlayıcısı olduğunu dile getirdi.
Müzenin mimari projesinin, gönüllü olarak katkıda bulunan bir mimarlık ofisi tarafından hazırlandığı ve süreç boyunca herkese açık bilgilendirme toplantılarının yapıldığı ifade edildi. Fakat bu toplantılara katılmayan bazı kişilerin sonradan süreci eleştirmesinin sağlıklı olmadığı ifade edildi. Öztürk, sürecin bir yılı aşkın süre ile şeffaf bir şekilde sürdüğünü belirtti.
Yeni müzenin sadece bir sergileme alanı değil, aynı zamanda bir kültür ve etkileşim merkezi olarak tasarlandığı belirtildi. Bakanlık tarafından resmi yatırım programına alınan projenin, uluslararası mimari yarışmalara katılabilecek düzeyde nitelikli bir yapıya sahip olacağı ifade edildi. Genel Müdür İnceciköz, Antalyalıların ve Türkiye’deki tüm vatandaşların gururla ziyaret edebileceği çağdaş ve kapsayıcı bir müze inşa ettiklerini belirterek, hedeflerinin 2026 yılı sonunda yeni yapıyı hizmete açmak olduğunu vurguladı.
Yapılan açıklamada, “Antalya Arkeoloji Müzesi için alınan yenilenme kararı, rastlantısal ya da keyfi değil; bilimsel veriler, teknik raporlar ve can güvenliği kriterleri doğrultusunda alınmış zorunlu bir karardır. Kamuoyuna açıklanan tüm bu detaylar, sürecin tamamen şeffaf ve kamu yararını önceleyen bir anlayışla yürütüldüğünü göstermektedir” denildi.