reklam
reklam
DOLAR42,8513% 0.06
EURO50,7218% 0.06
STERLIN58,1631% 0.25
FRANG54,4766% 0.22
ALTIN6.192,84% 0,00
BITCOIN86.805,31-0.806
reklam

Bakan Bayraktar: Güneş ve rüzgarda kurulu gücümüz 38 bin megavata ulaştı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Bakan Bayraktar: Güneş ve rüzgarda kurulu gücümüz 38 bin megavata ulaştı
reklam

Bayraktar, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi Kasım Ayı Olağan Toplantısı'ndaki konuşmasında, Türkiye'nin artan enerji talebini karşılamak için yerli ve yenilenebilir enerji kaynak potansiyelinin değerlendirildiğini açıkladı.

Türkiye'nin son 23 yılda yaklaşık 240 milyar dolarlık bir ekonomiden 1,6 trilyon dolarlık bir ekonomi haline geldiğini vurgulayan Bayraktar, “İhracatımız 36 milyar dolardan 270 milyar dolar seviyesine yükseldi. Türkiye ekonomisi aslında güçlü bir ivme kazandı ve önemli bir başarı hikayesi yazdı. Burada temel başarı siz sanayicilere ait.” dedi.

Bayraktar, Türkiye'nin ekonomik büyümesine paralel şekilde enerji ihtiyacının da arttığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Enerjide üçlü bir zorlukla karşı karşıyayız. Birincisi Türkiye'nin artan enerji talebi, ikincisi Türkiye'nin enerji alanındaki dışa bağımlılık durumu ve üçüncüsü de iklim değişikliğiyle mücadele hedefleri. Dünya hızla elektrikleşiyor ve yapay zeka hayatımıza yoğun bir şekilde girmeye başlıyor. Dijitalleşme de bununla birlikte geliyor. Türkiye'ye bakıldığında benzer trendler gözlemleniyor. Türkiye'nin enerji talebi artmaya devam edecek. Bugün 350 teravatsaat olan elektrik tüketimimiz, en muhafazakar tahminlerimize göre, 2050 yılına geldiğimizde 30 yıl içerisinde 3 kat artarak 1050 teravatsaatlere ulaşacak. Türkiye son 22 yılda enerji ithalatına 1 trilyon 20 milyar dolar ödedi. Bizim hedefimiz enerji ithalatını azaltmak. Cumhurbaşkanımızın COP29'da dünyaya ilan ettiği, güneşte ve rüzgarda 120 bin megavata ulaşma hedefi var. Bugün itibarıyla güneş ve rüzgarda kurulu gücümüz 38 bin megavata ulaştı.”

Bakan Bayraktar, söz konusu 38-39 bin megavatlık kurulu gücün yaklaşık 30 milyar dolarlık bir yatırımı temsil ettiğini belirtti.

“EN TEMİZ VE UCUZ ENERJİ KAYNAĞIMIZ ENERJİ VERİMLİLİĞİ”

Bayraktar, Türkiye'nin yenilenebilir enerjideki 120 bin megavat hedefine ulaşabilmek için her yıl en az 8-9 bin megavatlık güneş ve rüzgar kurulu güçlerinin sisteme eklenmesi gerektiğini dile getirdi.

Ekim sonu itibarıyla yaklaşık 6 bin 700 megavatlık yeni kurulu gücü devreye aldıklarını ve kasım ile aralıkta bu rakamın 8 bin megavatın üzerine çıkacağını belirten Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yenilenebilir enerjiye yaptığınız her yatırım, enerjide dışa bağımlılığı azaltma, arz güvenliği, talep artışı ve iklim hedeflerinin hepsine hitap ediyor. Ayrıca en temiz ve en ucuz enerji kaynağımız enerji verimliliğidir. Özellikle sanayide, binalarda, ulaştırmada, tarımda ve ekonominin tüm alanlarında büyük bir iyileşme potansiyeli var. Bu bağlamda, enerji verimliliği hedefimiz büyük önem taşıyor. 2017-2023 döneminde Türk sanayisiyle önemli başarılar elde ettik. Enerji verimliliği alanında 8,5 milyar dolar yatırım yaptık ve bunun sonucunda birincil enerjide yüzde 14 iyileşme sağladık. 2024-2030 dönemi 2. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı'nda hedefimiz 20 milyar dolar kamu ve özel sektör yatırımı gerçekleştirerek yine yüzde 15'lik enerji tasarrufu ve iyileşme sağlamak.”

“DİYARBAKIR'IN PETROL ŞEHRİNE DÖNÜŞECEĞİ BİR SÜRECE DOĞRU GİRİYORUZ”

Bayraktar, 2016 yılından itibaren “Milli Enerji ve Maden Politikası” çerçevesinde Türkiye'nin doğal gaz ve petrol arama stratejisinin geliştirilmiş olduğunu hatırlattı.

Karadeniz'de Cumhuriyet tarihinin en büyük doğal gaz keşfini yaparak bunu kısa sürede üretime kazandırdıklarını ifade eden Bayraktar, “2023'ten bu yana ev ve sanayide yerli doğal gaz kullanılmaya başlandı. Bugün yaklaşık 4 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacı Karadeniz'den karşılanıyor ve bu sayı seneye 2 katına çıkacak. 2028'de 16-17 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacını kendi gazımızla Karadeniz'den karşılayacağız. Bu, Türkiye'nin doğal gaz ithalatını önemli ölçüde azaltacak. 15-16 milyar metreküplük doğal gazı kendi imkanlarımızla karşılayacağız.” dedi.

Gabar'da yaklaşık 3 bin 600 mühendisin çalıştığını belirten Bayraktar, “600-700 kilometrelik yol yaparak günde 80 bin varil petrol üretiyoruz. Bugün itibarıyla yıllık yaklaşık 2 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklük mevcut. Türkiye'nin yeni bir hikaye yazması gerekiyor. Diyarbakır'da da 4 blokta çalışmalara başladık. Türkiye, artık ankonvansiyonel yöntemle, çatlatma yöntemiyle kaya petrolü arayacak. Bu, Gabar'dan daha büyük bir potansiyele sahip olabilir ve bizim için oyun değiştirici etkisi olabilecek bir süreç. Başarılı olursak yüzlerce kuyuyla Diyarbakır'ın adeta bir petrol şehri haline dönüşeceğini öngörüyoruz.” şeklinde konuştu.

Bayraktar, Türkiye'nin Libya, Afrika, Irak, Suriye, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan'da da çalışmalarına devam ettiğini aktardı.

MADENLERİN EKONOMİYE KAZANDIRILMASI

Türkiye'nin yer altı kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasının önemine de değinen Bayraktar, madencilik sektöründe yerlileşme ve katma değerli üretimin stratejik öncelik olduğunu ifade etti.

Türkiye, maden çeşitliliği açısından dünyanın en zengin 7. ülkesi olmasına rağmen sanayinin en temel ham madde girdilerinden olan madenlerde net ithalatçı konumunda bulunduğunu belirten Bayraktar, “Hedefimiz, mevcut madenleri çevreyle uyumlu bir şekilde, iş sağlığı ve güvenliğinden taviz vermeden ekonomiye kazandırmaktır.” dedi.

Türkiye'nin yer altında önemli bir potansiyeli olduğunu hatırlatan Bayraktar, “30-40 tonlara ulaşan yıllık üretimimizi ilk etapta 100 tonlara çıkarmamız ve bu altını ekonomimize kazandırmamız lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

Bayraktar, kritik madenlerin enerji dönüşümü açısından stratejik rolüne de dikkati çekerek, kamu, özel sektör ve akademik işbirliği ile Türkiye'nin nadir toprak elementleri tedarikinde dünyanın ilk 5 ülkesi arasına girmesinin hedeflendiğini, madencilikte temel yaklaşımın ham madde ihracatı değil, ara veya uç ürün geliştirilerek yüksek katma değer elde etmek olduğunu vurguladı.

YENİLENEBİLİR ENERJİDE YERLİLEŞME TEMEL ÖNCELİK

Türkiye'nin yenilenebilir enerji yatırımlarında yerlileşmenin temel öncelik olmaya devam ettiğini belirten Bayraktar, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modelinin bu yaklaşımın somut bir sonucu olduğunu dile getirdi.

Bayraktar, enerjide atılan bu adımların temel amacının enerji arz güvenliğini güçlendirmek olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin bugüne kadar yer altı kaynakları açısından kısıtlı bir ülke olarak algılandığını fakat bu algının değişmeye başladığını belirten Bayraktar, “Bu ezberi bozuyoruz, bozacağız ama bu zaman alacak. Türkiye'nin ekonomideki gerçek gücü üretim kabiliyetinden ve sanayimizden geçiyor. İstihdama, üretime, ihracata önemli bir katkı sağlıyoruz. Sanayicimizin enerjiye kaliteli, kesintisiz bir şekilde ve öngörülebilir fiyatlarla ulaşması için büyük bir gayret içerisindeyiz.” dedi.

Bayraktar, dünyanın Kovid-19 salgını, jeopolitik ve ticari gerilimler sayesinde zor bir süreçten geçtiğini dile getirerek, “Bu zorlu süreci başarıyla atlatacağız ve yeni bir başarı hikayesini birlikte yazacağız. 2026'dan itibaren yapacağımız yapısal değişiklikler ve reformlarla bu süreci başarıyla atlatacağımıza inanıyorum.” ifadesini kullandı.

“ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜMENİN ÖN KOŞULU”

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, küresel belirsizliklerin arttığı bir dönemde rekabet gücünü ve sürdürülebilir büyümeyi korumanın enerjide dönüşümü stratejik, bütüncül ve kararlı bir şekilde yönetmekten geçtiğini söyledi.

Bahçıvan, Türkiye'nin enerji dönüşümü vizyonunun önem kazandığını dile getirerek, “Enerjide 'Türk Yolu' stratejisi, sürdürülebilir büyüme ve sanayinin rekabet gücünün desteklenmesi açısından son derece anlamlıdır. Bakanlığımızın ortaya koyduğu dengeli, çok katmanlı ve çok boyutlu bu enerji politikası, ülkemizin 2053 net sıfır emisyon vizyonuyla uyumlu olmakla birlikte, enerjide dışa bağımlılığı azaltan bir yaklaşım sergilemesi açısından da önemlidir.” dedi.

Türkiye sanayisinin rekabet gücüyle enerji sisteminin birbirinden ayrılamaz unsurlar olduğunu vurgulayan Bahçıvan, “Enerji arz güvenliği, sürdürülebilir büyümenin ön koşuludur. Düşük karbonlu enerjiye geçiş ise küresel ekonomide güçlü bir oyuncu olmanın gerekliliğidir. Türkiye, bu iki hedefi de başarabilecek nadir ülkelerden biridir. Sanayiciler olarak, ülkemizin enerji dönüşümünü güçlü bir kalkınma fırsatı olarak görüyoruz. Bu süreçte özel sektör olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye, üretmeye ve teknoloji geliştirmeye hazırız.” sözlerini ekledi.

reklam

YORUM YAP