

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TRT World Forum 2025 programında 'Ekonominin Ön Safları: Ticaret Çatışmaları ve Yeni Küresel Rekabetler' konulu oturumda değerlendirmelerde bulundu.
Küresel Ticarette Korumacılık Yeni Normal Oldu
Küresel belirsizliğin en yoğun dönemlerinden birini yaşadıklarını belirten Bakan Şimşek, buna rağmen küresel ekonominin dirençli kaldığını ve piyasa algısının hala olumlu olduğunu vurguladı. Son yıllarda dünya genelindeki ekonomik büyüme oranlarının geçmişe göre daha düşük seviyelerde seyrettiğini ifade eden Şimşek, mevcut zorlukları; 'küresel ticaretteki korumacılık', 'yüksek borç oranları', 'yaşlanan nüfus', 'yapay zekanın potansiyel olumsuz etkileri', 'iklim değişikliği' ve 'jeopolitik gerilimler' olarak sıraladı.
Şimşek, küresel ticaretteki korumacılığın artık yeni normal haline geldiğini belirterek, özellikle Çin ile ABD arasındaki geçici yumuşamaların uzun vadeli eğilimleri değiştirmeyeceğini dile getirdi.
Bölgesel Bağlantıları Güçlendiriyoruz
Bakan Şimşek, Çin'in son 20-25 yıl içinde birçok ülke için en büyük ticaret partneri haline geldiğini vurguladı. Üretim hareketinin giderek Asya, özellikle de Çin'e kaydığını belirten Şimşek, gelişmiş ülkelerdeki reel ücretlerin duraklama döneminde olduğunu, gelişmekte olan ekonomilerde ise artışın sürdüğünü kaydetti. Bu dengesizliğin, küreselleşmeye karşı sosyal ve siyasi tepkilere yol açtığını ifade etti.
İhracatlarının %62'sinin serbest ticaret anlaşması olan ülkelere gittiğini aktaran Bakan Şimşek, %80'den fazlasının ise Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika gibi dost komşu bölgelere gerçekleştiğini belirtti. Şimşek, “Bu durum bizi kısmen koruyor. Hizmet ihracatımız, uluslararası ortalamalara göre oldukça güçlü. Hizmet ticareti henüz korumacılıktan etkilenmedi. Bu fırsatı değerlendirebiliriz. Küresel ölçekte parçalanma devam ediyorsa, biz bölgesel entegrasyona odaklanabiliriz. Bölgesel entegrasyonu, küresel parçalanmaya karşı bir savunma olarak değerlendiriyoruz ve bu kapsamda Körfez ülkeleriyle yeni serbest ticaret anlaşmaları yaparken, Birleşik Krallık ve AB ile mevcut anlaşmalarımızı güncellemek için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tedarik zinciri dayanıklılığını artıracak yatırımlar yapmayı hedefliyoruz.” dedi.
Kadin İstihdamını Artırmaya Yönelik Adımlar Atıyoruz
Hizmet ihracatındaki güçlü performansına dikkat çeken Şimşek, bu yıl hizmet ticareti fazlasının 65 milyar dolar civarında olmasının beklendiğini, mal ticaretinde açık verilse de turizm, müteahhitlik, sağlık turizmi, eğitim ve yaratıcı endüstrilerde başarılı olduklarını duyurdu.
Küresel borcun GSYH'ye oranının son 25 yılda dramatik bir artış göstererek %324'e çıktığına dikkat çeken Bakan, Türkiye'de bu oranın %89 olduğunu ve bunun önemli bir avantaj sunduğunu söyledi. Bu durum, altyapı, eğitim ve sağlık harcamalarına daha fazla yatırım yapılmasına olanak tanıyor. Şimşek, yapısal reformların, üretkenliği artıracak yatırımların, yapay zeka ve yeşil dönüşüm için bu alanın kullanılacağını belirtti.
Yaşlanan nüfusun küresel bir sorun olduğunu vurgulayan Şimşek, “Türkiye bu konuda avantajlı. Yaklaşık 20 yıllık demografik fırsat penceremiz mevcut. Kadın istihdamını artırmaya yönelik adımlar atıyoruz. Ayrıca, yaşlı nüfus ekonomisinin 5,5 trilyon dolardan 8,5 trilyon dolara çıkacağı tahmin ediliyor ve Türkiye bu alanda uluslararası bir merkez olma potansiyeline sahip.” ifadelerini kullandı.
Yapay zeka, 5G, savunma sanayisi ve yenilenebilir enerji alanlarındaki gelişmeleri aktaran Şimşek, “Yenilenebilir enerji dönüşümünü hızlandırıyoruz. Türkiye, güneş, rüzgar ve jeotermal ekipman üretiminde ilk 10'da yer almaktadır. Yeşil teknolojilerde önemli bir oyuncu olma potansiyelimiz yüksek.” dedi.
Türkiye Yeniden Doğrudan Yatırımlar İçin Bölgesel Merkez Olma Yolunda
Dezenflasyon programına ilişkin bilgi veren Bakan Şimşek, “Amacımız fiyat istikrarını sağlamak, mali disiplini güçlendirmek ve cari açığı azaltmaktır. Bu alanda önemli ilerlemeler kaydedildi. Yapısal dönüşüm, sürdürülebilirlik için anahtardır. Programın ikinci evresindeyiz ve ilerlemeler kayda değer. Enflasyonu yeniden tek haneye indirmeyi hedefliyoruz. Türkiye, doğrudan yatırımlar için yeniden bölgesel merkez olma yolundadır. Son 20-25 yılda doğrudan yatırımlar yaklaşık 20 kat artmıştır. Yeni kredi notu artışları ile yatırım yapılabilir seviyesine dönmeyi umuyoruz. Son 20 yıllık ortalama reel büyüme oranı %5,4'tür. Bu, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan dönemindeki ekonomik performansın bir yansımasıdır. Gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında, özellikle Çin ve Hindistan hariç tutulursa, Türkiye'nin büyüme performansı açık şekilde öndedir.” şeklinde konuştu.




DOLAR
EURO
İNG. STERLİNİ
İSV. FRANGI
KAN. DOLARI
ÇEYREK ALTIN
BITCOIN