Brüksel'in Nabzını Tutan Gazeteci Shada İslam'a Göre, Türkiye'nin AB'ye Üye Olmaması Birlik İçin "Kara Leke"

Pakistan asıllı Belçikalı gazeteci Shada İslam, Brüksel'deki gözlemlerini Anadolu Ajansı (AA) muhabiriyle paylaştı. Uzun yıllar boyunca Avrupa Birliği (AB) siyaseti üzerine çalışan İslam, bu dönem içerisindeki gelişmeleri değerlendirdi.

İslam, AB'nin İsrail politikalarında gördüğü çifte standartlar ile AB-İsrail Ortaklık Anlaşması üzerinde bazı önemli noktalara dikkat çekti. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın selefi Joseph Borrell döneminde de benzer incelemelerin yapıldığını ve soykırım ile savaş suçlarının araştırıldığını hatırlattı. İslam, “AB'nin bu insanlığa karşı suçlara nasıl yanıt verebileceği incelendi ancak rafa kaldırıldı; çünkü fikir birliği yoktu.” ifadelerini kullandı.

Son dönemde, AB genelinde artan protestolar ve açlık grevleri ile birlikte hükümetler üzerinde kamuoyu baskısının arttığına dikkat çeken İslam, yeni bir incelemenin yapıldığını söyledi. İslam, “Önceden yapılmış çok kapsamlı bir inceleme var, başka birine gerek yoktu ancak zaman kazanmak amacıyla yeni bir inceleme yapıldı.” şeklinde konuştu.

İncelemenin sonuçlarının 23 Haziran’daki AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda Kallas tarafından açıklandığını belirten İslam, bu toplantıda İsrail’in insan haklarını ve uluslararası hukuku ihlal ettiği sonucunun ortaya konduğunu hatırlattı. Ancak Kallas’ın liderlik ettiği Dış İlişkiler Servisinin inceleme sonucunda üye ülkelere harekete geçmeleri çağrısında bulunmamış olmasını eleştirdi.

İslam, “Dış İlişkiler Servisi, üye ülkelerden istemesi gereken eylemi talep etme sorumluluğundan vazgeçti. İçinde bulunduğumuz durum ortada; uluslararası hukukun ihlali, açlık ve bombardımanlar gibi ciddi insanlığa karşı suçlar işleniyor. Bu nedenle AB üye ülkelerinin eyleme geçmesi gerekirdi.” dedi.

Aynı zamanda bu incelemenin, İsrail’in pozisyonunu değiştirmeye yönelik olduğunu ve cezalandırıcı eylem olmadığını belirten İslam, “Bu boşuna bir çaba. Artık elimizde sekiz sayfalık bir belge var, önceki belge daha uzundu. Bunun yalnızca AB'nin zaman kazanma çabası olduğuna inanıyorum.” şeklinde konuştu.

15 Temmuz'da yapılacak olan AB dışişleri bakanları toplantısında bazı ülkelerin, Ortaklık Anlaşması’nın askıya alınmasına karşı görüşlerini değiştireceğine inanmadığını belirten İslam, Almanya, Çekya, Macaristan, Avusturya ve İtalya’nın pozisyonlarının değişmeyeceğini dile getirdi.

İslam, “AB, savunduğunu iddia ettiği değerleri korumadığı için Orta Doğu ve özellikle küresel güneyde güvenilirliğini kaybetti.” dedi ve ekledi: “İnsani yardımların ulaştırılması konusunda bazı AB Komisyonu üyeleri konuşsa da sorun sadece insani değil; mülksüzleştirme ve sömürgecilik gibi karmaşık meseleler de mevcut.” şeklinde değerlendirdi.

TÜRKİYE'YE EŞİT MUAMELE YAPILMIYOR
İslam, AB'nin “değerler ve ilkeler” birliği olma özelliğinin ciddi şekilde zayıfladığına dikkat çekerek Türkiye’ye yönelik politikasını eleştirdi. Kıdemli gazeteci, “Başarısızlıkların bir nedeni AB'nin Türkiye'ye eşit muamele yapmamasıdır. Bu durum, AB'nin yumuşak gücü ve genişleme gücü için büyük bir kara leke.” değerlendirmesini yaptı.

İÇTEKİ IRKÇILIK DIŞ POLİTİKAYA YANSIYOR
Avrupa'daki aşırı sağın yükselişini de ele alan İslam, Müslümanların “öteki” olarak görülmesinin Avrupa halkı arasında güvensizlik duygularını beslediğini vurguladı. “İçerdeki ırkçılık dış politikaya yansıyor; bu durum Türkiye, Gazze, Libya ve diğer bölgelere yönelik politikalarımıza yansımakta.” diye konuştu.

ÇİFTE STANDARTLAR
Kovid-19 salgını süresince Avrupa'nın aşı paylaşımı konusunda korumacı bir yaklaşım sergilediğini ifade eden İslam, Rusya-Ukrayna savaşı sırasında mültecilere sağlanan destek ile Orta Doğu ve Afrika’dan gelenlere yapılan muameleyi karşılaştırdı. “Bu çifte standardın ortadan kalkması için hala umut sahibiyim.” dedi.

İslam, “Ahlaki bir pusulası olan liderler olması gerektiğini savunuyorum. AB içinde bu kolektif felcinden kurtulmayı sağlayacak bir koalisyonun kurulmasını umuyorum.” şeklinde sözlerine son verdi.