

Çin'in Tiencin şehrinde gerçekleştirilen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi'ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada önemli diplomatik görüşmelerde bulundu. Zirve çerçevesinde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile bir araya geldi.
Uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, ziyaretiyle ilgili konuştu:
Değerli basın mensupları, kıymetli arkadaşlar, sizleri en içten selamlarımla karşılıyorum. Çin Devlet Başkanı Sayın Şi Cinping'in davetlisi olarak, Şanghay İşbirliği Teşkilatı Zirvesine katıldık. Bu zirveye katılımımız, hem teşkilatla hem de Asya’daki köklü bağlarımız dolayısıyla ilişkilerimize verdiğimiz önemin bir göstergesidir. Teşkilata üye 10 ülkenin toplam nüfusu 3,8 milyara ulaşırken, ekonomik büyüklüğünün ise 30 trilyon dolara yaklaştığını görmekteyiz. Teşkilat, 1996 yılından bu yana dinamik bir dönüşüm süreci geçiriyor ve küresel sorunların çözümünde etkin rol oynamayı kendine hedef edinmiştir. “Şanghay Ruhu” başlığı altında açıkladığımız ilkeler, 2019'da ilan ettiğimiz Yeniden Asya Girişimimizin de temel ilkeleriyle örtüşüyor. Bölgedeki ihtilafların barışçıl yollarla çözülmesi konusunda aktif çaba gösteren ülkelerden biriyiz.
“Görüşmelerimizde İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını da değerlendirdik”
Basın mensupları, zirve sırasında ülkemizin çok yönlü diplomasi geleneği, bölgesel güvenlik ve sürdürülebilir kalkınma politikalarımızı dile getirdik. Konuşmamda Gazze'deki olayları gündeme getirdim. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede ikili ilişkiler ve yatırımlar üzerine konuştuk. Çin ile ekonomik ilişkilerimizi daha dengeli hale getirmek için temaslarımızı sürdürüyoruz. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Üyesi Sayın Say Çi ve ekibiyle de verimli bir toplantı yaptık. Türkmenistan'a 3 Eylül'de yapılacak anma programı için dışişleri bakanım katılacak. Zirve boyunca birçok liderle de bir araya geldim, bu görüşmelerde ikili iş birliği konularının yanı sıra, İsrail'in Filistin'e yönelik agresif tutumlarını da ele aldık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin sorularına şu şekilde yanıt verdi:
“Dünyada değişim rüzgarları esmektedir”
Çin, Türkiye'nin bölgedeki stratejik öneminin farkında. Bu sebeple Türkiye'yi bir aktör olarak görmekte. Ekonomik ilişkilerden, dijital teknolojilere kadar birçok alanda iş birliği fırsatlarını gündeme getiriyoruz. Biz, dünyayı yalnızca Doğu-Batı perspektifinden değerlendirmiyoruz. Aksine, yeni köprüler kurma noktasında kararlıyız. Her platformda insan merkezli politikalarımızı savunmaya devam edeceğiz. Dünya genelinde mevcut sistemlerin tıkandığı bir dönemde, normalleşmenin ancak hakkaniyet zemininde mümkün olduğuna inanıyoruz. Dialoğu açık tutmanın öneminin farkındayız ve adil bir dünyanın inşası için gerekli adımları atmalıyız.
“Putin ile görüşmemizde birçok konuyu ele aldık”
Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığımız görüşmelerde Ukrayna-Rusya savaşının barışçıl bir şekilde nasıl sonlandırılabileceğini konuştuk. Enerji iş birliği konusu da bu bağlamda önemliydi. Türkiye olarak, müzakerelerin çözüm yolundaki yegâne yol olduğuna inanıyoruz. Müzakerelerin yükseltilmesi gerektiğini düşündüğümüzü belirttik. Sayın Putin ile Alaska zirvesinin sonuçlarını da değerlendirdik. Türkiye'de İstanbul süreci çerçevesinde bir girişim yapılabileceğini söylediğimde, “Neden olmasın” yanıtını aldık. Ancak henüz hazır olmadıklarını da iletti.
“Barışa dair görüşmeler devam edecek”
Ukrayna ve Rusya liderleriyle yoğun diyaloğumuz sürmektedir. Doğrudan müzakerelerimizle, barış için bir zemin oluşturmuş durumdayız. Tahıl koridoru ve esir takası gibi konular bu süreçteki önemli başlıklardır. Bunların gündemde kalmaya devam etmesi gerekiyor. Adil ve kalıcı barış, sadece müzakerelerle sağlanacaktır. Türkiye, her iki tarafın güvenini kazanmış bir ülke olarak barış sürecine katkı sağlayacaktır.
“BM Genel Kurulu önemli bir dönüm noktası”
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Filistinli heyetin vizelerini iptal etmesi, BM Genel Kurulu'na katılımını engelliyor. Bu durum, barış görüşmelerini olumsuz etkileyebilir. Birleşmiş Milletler'in tüm dünya meselelerini görüşmek için bir zemin oluşturması gerektiğine inanıyoruz. Filistin'in itibarının burada önemli bir yer edineceğini düşünüyoruz. Bu durum, Filistinli halkın sesi olarak yankı bulacaktır. Amerika'nın, İsrail'in saldırılarına dur demek için yapıcı bir tutum sergilemesi gerekiyor.
“Suriye ile ilişkiler açısından son derece önemlisiniz”
Komşumuz Suriye’de barış ve refahı sağlamak istiyoruz. Suriye’de kaos çıkarma girişimlerine karışmamayı amaçlıyoruz. Suriye’nin her rengiyle bir bütün olmasını istiyoruz. Bu süreçte, sorunları çözmeye yönelik kararlılığımız devam edecek. Savaş baronlarının kaybetmesi, tüm Suriye halkının kazanmasına yol açacaktır. Kardeşlik bağlarımızın anlaşmazlığa dönüşmesine izin vermeyeceğiz.
“Terörsüz Türkiye hedefi”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, çalışmalarına hızla devam etmektedir. Bu süreçte Türkiye, 40 yıllık bir sorunu ortadan kaldırmak için kararlı adımlar atmaktadır. Terör, tüm kaynaklarımızın kalkınmaya yönlendirilmesine engel olmamalıdır.
“Duyarlı bir anne duyarlılığı”
Eşimin ABD Başkanı Melania Trump'a Gazze ile ilgili yazdığı mektup, dünya genelinde yankı uyandırdı. Bu mektup, insani bir duruşun uluslararası ilişkilerde nasıl etkili olabileceğini göstermektedir. Bu tür insani mesajların kıymetinin artması gerektiği düşüncesindeyim. Batı’nın, bu tür konularda daha da duyarlı olması gerekiyor.
“Zengezur Koridoru ile barış umudu artıyor”
Güney Kafkasya'daki barış süreci oldukça önemli. Zengezur Koridoru ile ilgili atılan adımlar, bölgede olumlu etkiler yaratacaktır. Barışın sağlanmasıyla ekonomik fırsatlar artacak ve tüm ilgili taraflar bundan fayda sağlayacaktır. Bu noktada ABD ve diğer ülkelerin kaygılarının boş olduğunu umarız.
“Muhalefet sorunuyla çözüm bekliyoruz”
CHP’nin yeni yönetiminin muhalefete yönelik çözüm önerileri olup olmadığı merak edilmektedir. Ancak, geçmişteki yönetsel başarısızlıkları göz önünde bulundurmak bu sorunun cevabına pek de olumlu bir ışık tutmuyor. Parti içindeki sorunları dahi çözemeyen bir yapının, Türkiye'nin genel meselelerine çare olabileceği kanaatinde değiliz.
“Ekonominin olumlu durumu devam ediyor”
Son 2-3 ayda ekonomide olumlu bir döngüye girmiş bulunuyoruz. Büyüme rakamlarımız oldukça güçlü. İşsizlik oranları tek hanelere inmekte ve rezervlerimiz rekor seviyelere ulaşmaktadır. Enflasyondaki düşüş, finansal koşulların iyileşmesini sağlıyor. Kişi başı milli gelirde üst gelirli ülkeler kategorisine girmemiz muhtemel. Tüm bu gelişmelerle birlikte ekonomik istikrarın devam etmesini sağlamak için çalışmalarımız sürecektir.