

2023 seçimleri sonrasında hayata geçirdiğimiz ekonomi programının etkilerini gözlemlemeye başladık. Enflasyon ve diğer birçok alanda önemli sonuçlar elde ettik. Ancak önümüzde aşmamız gereken daha çok mesafe var. Her zaman ifade ettiğim gibi; bizim birinci önceliğimiz hayat pahalılığı sorununu köklü bir biçimde çözmektir. Kuraklık, zirai don ve bölgesel krizler gibi dış kaynaklı engellere rağmen, hedeflerimize ulaşma konusunda kararlıyız.
‘UCUZ KİRA’ PROJESİ
Yüksek seyrini sürdüren kiralar ve konut fiyatlarıyla ilgili çok önemli bir projeyi devreye alıyoruz. Kira konusunda devlet planlama yapacak. Yani vatandaşlar yüksek kiralarla kiralık dairelerini kiralayamayacak. Devlet, sosyal konutları kendisi kiralayarak, samimi bir şekilde ucuz kiralama sürecini başlatacak. 'Yüzyılın Konut Projesi' adını verdiğimiz bu projeyle, 81 ilde toplam 500 bin sosyal konut inşa edeceğiz. Şehit aileleri, gaziler, emekliler, üç çocuklu aileler ve engelli vatandaşlar için özel kontenjanlar ayırıyoruz. Türkiye’de ilk kez kiralık konut uygulamasını TOKİ aracılığıyla hayata geçireceğiz. Sosyal konutların bir kısmı, uygun şartlarla vatandaşlarımızla buluşturulacak ve özellikle dar gelirli ailelerimize rahat bir nefes aldırılacak. Ekim ayı sonuna doğru projemizin detaylarını milletimizle paylaşacağız. 2025’in ilk yarısında yıllık büyümemiz yüzde 3.6 olarak gerçekleşti. Bu süreçte reel sektörün taleplerine de kulak veriyoruz. Yaşanan her türlü sıkıntının farkındayız.
BOYKOT ÇAĞRILARI ELLERİNDE PATLADI
Türk ekonomisine engel olmak için çaba sarf eden bir ana muhalefet partisi mevcut. Yolsuzluk operasyonları başlayınca yargının elinden kurtardıkları kendi çıkarları için 'boykot' dedikleri bir şey uydurdular. Kendilerine destek vermeyen her marka, kurum, şirket ve medya kuruluşunu bu 'boykot listesine' eklediler. Ülke genelindeki boykot çağrıları da diğer her alanda olduğu gibi ellerinde patladı. Millet, bunların ekonomiyi durdurma çağrılarına itibar etmedi. Artık anlaşılıyor ki, boykotla amaçlanan milli markaları tehdit edip onları kontrol altına almaktı. Suç örgütleriyle iç içe olmak, onları andırmalarına yol açtı. Milletimiz, bunların siyasi parti mi yoksa mafya mı olduğunu ayırt edemez hale geldi.
GAZZE’YE CAN SUYU OLMALIYIZ
Gazze'deki soykırımı durdurma noktasında önemli bir adım attık. Geride bıraktığı 68 bin şehit, 170 binden fazla yaralı, yıkılmış şehirler, parçalanmış hayatlar ve yetim çocuklar var. Soykırımın getirdiği yıkım belki de asla telafi edilemeyecek. Gazze’nin yeniden inşası muhtemelen yıllar alacak. Ancak tüm bunlara rağmen, 2 yıl süren acının, katliamın ve zulmün ardından Gazze'deki ateşkesin sağlanmasını çok kıymetli buluyoruz. Buruk bir mutlulukla bile olsa, yüzler gülüyor. Anneler çocuklarını 'bomba yağar' korkusu olmadan sokağa gönderebiliyor. Bunları görebilmek bizim için bir sevinç kaynağı. Şimdi birlikte yaraları sarmak, Gazze'yi ayağa kaldırmak ve kardeşlerimize can suyu olmak için çabalamalıyız. Türkiye olarak bu yönde çalışmalarımızı sürdürecek, her aşamayı takip edeceğiz.



