Sivil toplum örgütü temsilcileriyle gerçekleştirdikleri toplantının açılışında konuşan Bakırhan, şunları ifade etti:
“35 yıldır siyasi tarihimizin en zorlu dönemlerinden birini yaşamakta olduğumuzun altını çizmek istiyorum. Muhalefet yapmak kolay, iktidar yanlısı durmak da bir o kadar basit; fakat barışı inşa etmek oldukça hassas bir yaklaşım gerektiriyor. Biz barışı savunuyoruz, ancak diğerleri 'Terörsüz Türkiye' diyor. Barış mı yoksa Terörsüz Türkiye mi, bu iki kavram birbirinin aynısı mı? Toplum bu iki kavram arasındaki farkın oldukça belirgin olduğunu görmekte. Barışın dili, birlikte yaşama sözleşmesi olmalıdır ve dilimiz bu bağlamda şekillenmelidir. Komisyonun temel görevi, geçmişin yaralarını sarıp bugünün güvenini tesis etmek ve geleceğe ortak bir vizyon çizmek olmalıdır. Eğer komisyon bu başarıyı gösterirse, 86 milyon kişi kazanacak, demokrasi güçlenecektir. Oradaki arkadaşlarımız, komisyon tanımına uygun bir tutum sergileyeceklerdir. Barış anlayışını sahiplenmek elzemdir. Bu mesele, sadece Meclis'teki bir komisyonun alanına hapsedilemeyecek kadar geniş bir konudur. Mesele, yalnızca Kürt sorununun demokratik çözümü değil; Türkiye’nin demokratikleşmesi ve ekonomide adaletin sağlanmasıdır. Sivil toplum, izleyici değil, bu sürecin etkin yürütücülerinden biri olmalıdır.”
