

Eskişehir, Kütahya ve Bilecik arasında yaşanan, 5'i orman işçisi ve 5'i AKUT gönüllüsü olmak üzere toplam 10 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan orman yangınlarının ardından, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nden önemli bir uyarı yapıldı.
Belediye, yangının Bursa sınırına yaklaşmakta olduğunu, vatandaşların panik yapmaması gerektiğini ancak tedbirli olmaları gerektiğini vurguladı.
Özellikle kentin doğusunda yaşayan halka yönelik endişeler artıyor. Sosyal medyada vatandaşlar, durumlarını şu sözlerle paylaşmış durumda:
“Terasta oturuyoruz, üzerimize kül geliyor. Yanık kokusu da var, Allah yardımcımız olsun”
“Bursa merkezde ağır bir yanık kokusu var ve kül yağıyor”
“Her yer duman kokuyor ve kül yağıyor”
“Eskişehir’de oturuyorum, Bilecik’teki yangının külleri odamıza kadar gelmişti ve havası da etkilemişti.”
Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin açıklamasıyla dikkat çeken kül yağışının geçtiğimiz hafta Trakya'da yaşanan orman yangınları sırasında da görülmüştü. Tekirdağ'ın Şarköy ilçesinde başlayan ve Çanakkale'nin Gelibolu ilçesine sıçrayan yangının külleri, Çanakkale Boğazı'nın diğer tarafına ulaşmıştı. Çanakkale şehir merkezi sakinlerinden B.K., “Yangınlar sırasında hava kıpkırmızı oldu. Balkon ve pencerelerdeki saksılar hep küllerle kaplandı. Rüzgar, külleri buraya kadar taşıdı. Çok korktuk” şeklinde ifadelerde bulundu.
Panik havasının giderek arttığı bölgede, kül yağışının yaratabileceği sorunları araştırdık. Konuyu İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Dirik ile masaya yatırdık.
KÜLLER TEHLİKE SAÇIYOR
Yangın alanında oluşan yüksek ısıya dikkat çeken Prof. Dr. Hüseyin Dirik, “Aşırı sıcaklık nedeniyle yükselen hava, beraberinde kül, toz, yanmış ve yarı yanmış bitkisel atıkları gökyüzüne taşıyor. Bu materyaller, rüzgârın etkisiyle çok daha geniş alanlara yayılabiliyor” şeklinde açıklamada bulundu.
Yangının etkilerinin yalnızca yangının çıktığı yerle sınırlı kalmadığını belirten Dirik, “Bilecik-Eskişehir hattında görülen yangın, rüzgarın yönüne bağlı olarak kül ve diğer partiküllerin çok daha uzak mesafelere taşınmasına neden olabiliyor. Bu da yangının etkilerini bölgesel değil, geniş çaplı bir çevre sorunu haline getiriyor” ifadeleriyle konuya açıklık getirdi.
Prof. Dr. Hüseyin Dirik, kül partiküllerinin çok küçük olduğunu ve “Bu partiküller 10-20 mikron büyüklüğünde. Havada uzun süre asılı kalabilir ve solunum yoluyla insan sağlığını tehdit edebilir” uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Hüseyin Dirik, Bilecik-Eskişehir hattındaki orman yangını hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Yangının, literatürde “mega yangın” olarak tanımlanabilecek bir boyutta olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Dirik, “Bu kadar geniş bir alanda etkili olan bir yangın, maalesef çok daha kötü sonuçlara yol açabiliyor. Umarız önümüzdeki günlerde rüzgar kesilir ve bu, yangının büyümesini durdurur. Ayrıca, havada nem oranının oldukça düşük olması da durumu zorlaştırıyor. Tüm bu olumsuz etmenler bir araya geldiğinde, rüzgar yangını her yere taşıyabiliyor ve bu da kontrolü zorlaştırıyor. Bu oldukça ürkütücü bir durum” açıklamasında bulundu.
YANGIN KÜLLERİNİN KİMYASAL İÇERİĞİ ŞEHİR MERKEZLERİNDE SORUNLARA NEDEN OLABİLİR
Orman yangınları sırasında atmosfere karışan kül partiküllerinin kimyasal yapısının yerleşim yerlerinde çevresel etkiler yaratabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Hüseyin Dirik, “Küllerde potasyum gibi bazı elementler bulunabilir. Doğal alanlarda bu, toprağı zenginleştirir ve gübreleme etkisi yaratabilir. Ancak şehir merkezlerine taşındığında, insan sağlığı açısından olumsuz bir kirlilik kaynağı haline gelebilir” dedi.
Küllerin kalıcı toksik etkiler yaratmamakla birlikte, kısa vadede olumsuz etkilerinin görülebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Dirik, “Bu partiküller zamanla ortamdan uzaklaşacak. Ancak o zamana kadar hava kalitesini bozabilir ve solunum yolu rahatsızlıklarını tetikleyebilir” ifadesinde bulundu.
KÜLLER YANGIN RİSKİ OLUŞTURUR MU?
Prof. Dr. Hüseyin Dirik, yangın sırasında atmosfere yayılan kül ve toz bulutlarının yeni yangınlara neden olup olmayacağına dair, bu partiküllerin yangın riski taşımadığını belirtti. “Böyle bir durum söz konusu değildir” diyen Dirik, aynı zamanda Afrika’dan gelen sıcak hava ve toz taşınımına benzeterek, şu bilgiyi paylaştı:
“Bazen Afrika’dan gelen sıcak hava akımlarıyla birlikte atmosferde toz ve kül partikülleri taşınıyor. Bu durumlarda camların kapatılması gibi uyarılar yapılır. Yangınlardan yayılan kül de benzer bir tehlike taşımakla birlikte, yangın riski oluşturmaz. Şu anda Bursa ve çevresindeki iller de bunu yaşıyor.”
KÜLLERİN BÖLGEDEN UZAKLAŞMASININ TEK BİR YOLU VAR
Küllerin yayılması su kaynaklarına da ciddi zarar verebilir mi?
Bu soruya “Etkisi olabilir” yanıtını veren Prof. Dr. Hüseyin Dirik, ancak gelen partikül yoğunluğunun henüz ölçülmediğini belirterek, zararın boyutu hakkında net ifadelerle konuşmanın şimdilik doğru olmayacağını vurguladı.
Prof. Dr. Dirik, “Bu kül partiküllerine karşı yapılacak bir şey yok, ancak mutlaka bir zarar olacaktır” şeklinde ekleme yaptı.
Küllerin yere inmesinin hava koşullarına bağlı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Dirik, “Küllerin yeryüzüne inebilmesi için havanın durgun olması ve bölgeye yağış düşmesi gerekiyor. Mevcut şartlar altında ne rüzgarın duracağına dair bir işaret var ne de yağış görünüyor. Son meteorolojik verilere göre bölgede yağış beklenmiyor. Bu nedenle kül partikülleri atmosferde rüzgarla taşınmaya devam edecek gibi görünüyor” değerlendirmesinde bulundu.