Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır'a doğru yola çıkan Cumhurbaşkanlığı uçağında, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun zirveye katılımıyla ilgili bilgilendirildi. Türkiye'nin barışın sağlanması için verdiği mücadele açısından bu gelişme, İsrail'in bölgedeki son politikaları göz önüne alındığında, zirvenin amacından sapma tehlikesi yaratıyordu. Bu noktada, Başkan Erdoğan'ın doğrudan müdahalesi ve Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla başlatılan acil görüşmeler süreci devreye girdi.
Başkan Erdoğan, zirvenin ev sahibi olan Mısır'ın yanı sıra, barış sürecinde kritik rol oynayan diğer ülkelerin liderleriyle hızlı ve doğrudan iletişim kurarak durumu köklü bir şekilde değiştirdi. Türkiye, Netanyahu'nun mevcut çatışmacı söylemleri ve uygulamalarının zirvenin temel amacı olan kalıcı barış ve istikrar çabalarına katkıda bulunmayacağı yönündeki kararlı tavrını ilgili ülkelere iletti. Türk tarafı, Barış Zirvesi'nin “gerçek” bir barış arayışına hizmet etmesi gerektiğini ve aksi takdirde Türkiye'nin zirvedeki varlığının anlamını kaybedeceğini vurguladı.
Diplomatik Baskı Etkisini Gösterdi: Netanyahu Zirveye Katılmıyor
Ankara'nın bu güçlü diplomatik müdahalesi, kısa bir süre içinde etkisini gösterdi. Uluslararası kulislerde geniş yankı uyandıran gelişmelerin ardından, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Şarm Eş-Şeyh Barış Zirvesi'ne katılmaktan vazgeçtiği resmi olarak açıklandı. Alınan bu kararda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bölgedeki barış aktörleri üzerindeki etkisi ve Türkiye'nin masadaki tutumunun belirleyici rol oynadığı kaydediliyor.
