

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları ifade etti: “Biz asla, muhalefetin yaptığı gibi, rakiplerimizin zayıflamasını bekleyip, ortada oluşan hasılattan faydalanmaya çalışan fırsatçılar olmadık. Her zaman bileğimizin gücüne, döktüğümüz alın terine güvendik. siyasi fırsatçılık, ülkemizde muhalefetin tarzıdır, işidir, hevesidir. Bu kişiler; ülkeleri, milletleri, şehirleri için hiçbir vizyona, hayale ve projeye sahip olmadan her seçimde iktidar olma hevesine kapılırlar.
Toksik Muhalefet Anlayışı
Türk demokrasisinin kalitesini düşüren temel sorunlardan biri, daha önce de ifade ettiğim gibi, toksik muhalefet anlayışıdır. CHP, Meclis’teki sandalye sayısına göre, ülkenin en büyük muhalefet partisidir. Toplumun siyaset kurumuna güveninin artırılmasında, en az iktidar partisi kadar onlar da sorumludur. Fakat CHP’nin liderine baktığınızda, FETÖ’cülerin propagandasına ve üçüncü sınıf sokak dedikodularıyla siyaset yaptığını görüyorsunuz. Batı’daki yolsuzluk operasyonlarına alkış tutarken; kendi partisini sardığı rüşvetçileri, sahtekârları “demokrasi kahramanı” ilan ediyor. Yabancı medya kuruluşlarına ağlayarak sadece kendisini değil, partisini ve ülkesini de utandırıyor.
Misliyle İade Ediyorum
Ettiği lafların içi tamamen boş. Nezaket denilince, o da yok. Üslup deseniz, ona adını koymanın dahi zor olduğu kadar kötü. Buradan şahsımıza, Kabine üyelerimize ve çalışma arkadaşlarımıza yönelik hakaretlerini, kullandığı çirkin ve seviyesiz ifadeleri CHP Genel Başkanı ve ekibine misliyle iade ediyorum. Kusura bakmasın, biz ne kimseye hürmetsizlik ederiz ne de yol ve dava arkadaşlarımıza edepsizlik yapılmasına sessiz kalırız.
Kaç CHP’li Telef Olacak
Sizin siyaset seviyeniz, bırakınız bizi, bırakınız buradaki heyeti, herhangi bir şehrimizin alt mahallesindeki temsilcimizden bile fersah fersah geride. Kalkmış, bu durumla cumhurbaşkanlığı adaylığı peşinde koşuyorsunuz. Önceki adaylar da aynı hevesle kurmadık masa, çalmadık kapı bırakmadı. Ama sonuç ortada…
Cumhurbaşkanı olacaktı, şaibeli bir şekilde tarihe karıştı. Şimdi ne kapısını çalan var ne de halini hatırını soran. Bunun nefesi 2028’e kadar yetecek mi, hep birlikte göreceğiz. Eskiler, ‘Keçiyi yardan düşüren bir tutam ot’ derler. Bakalım, cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li, siyasette kaybolup gidecek? Gördük ki, her işlerinde ‘şeffaf’ olmayı vaat ederken, bantçı olup çıktılar. Biz, siyasi rakip olarak CHP’nin dibe batan hali ile ilgili şikayetçi değiliz, sadece CHP’ye umut bağlamış vatandaşlarımız adına üzülüyoruz.
Yolsuzluğun Kimliği Olmaz
Kendilerine emanet edilen ve üzerinde yetim hakkı bulunan kaynakları yağmalayanların adalete hesap vermesi, ülkemizde hukuk devletinin işlerliğinin en somut göstergesidir. Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, sahtekârlığın partisi, kimliği olamaz. İster İstanbul’da ister başka bir yerde olsun, ortada bir ‘Deli Dumrul’ düzeni varsa, yargının buna göz yummasını kimse bekleyemez. Bu milletin hakkını, hukukunu savunmak hepimizin görevidir. Kim haramilik yapıyorsa ya da beytülmale el uzatıyorsa, kimliğine bakmadan hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde hesap sorulmasını sağlamak boynumuzun borcudur.”
Kabahatı Milletle Aramayın
Hep tekrar ettiğimiz gibi, AK Parti milletin kurduğu, milletin büyüttüğü ve girdiği her mücadelede milletin desteğiyle galip çıkan bir partidir. Yaşadığımız sorunları, kayıpları, hedeflerimiz ile aramızdaki mesafeyi bu bağlamda değerlendirmeliyiz. Yani, kabahati asla millete aramayacak, yalnızca kendimize bakacağız. Neyi yanlış yaptığımızı, neyi eksik yaptığımızı tespit etmeye odaklanacağız. Buradan çıkardığımız dersler doğrultusunda milletimize yönelip, onlarla daha güçlü bir şekilde kucaklaşacak, yeniden yekvücut olacağız. Aksi takdirde, Türk siyasi hayatında birçok örneği olan, mum gibi eriyip giden partilerden biri haline dönüşebiliriz.
İslam Coğrafyası Saldırıların Hedefi
Beştepe’de düzenlenen Uluslararası Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması’nda da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şu mesajları verdi: “İslam coğrafyası son iki asırdır birçok saldırının, böl, parçala, yönet stratejisi doğrultusunda kullanılan sinsi planların hedefi haline geldi. Zor günler yaşıyoruz; İslam dünyası olarak sancılı dönemlerden geçiyoruz. Bölgedeki çatışma ve savaşların ardı arkası kesilmiyor, mazlumların çığlıkları hepimizin yüreğini kor ateş gibi yakıyor. Ancak tüm bunlara rağmen umudumuzu kaybetmiyoruz. İman varsa, imkânın da olduğunu biliyoruz. Sabredecek, sabırla Allah’tan yardım dileyecek ve hedeflerimizden asla kopmayacağız. İnşallah çok daha güvenli, çok daha huzurlu yarınları elbirliği ile adım adım inşa edeceğiz.”