

Toplumda yaşanan her travmanın ardından, bazen aktörler, bazen de sistem kendine kalkan buluyor. Katliamlar, savaşlar ve şiddet olayları sıklıkla mazeretlerle örtbas edilirken, gerçek nedenler çoğu zaman göz ardı ediliyor.
Herkes yaşananların sorumlusunu kendisine göre belirliyor. Salgından tutun da ekonomik krizlere kadar değişik bahaneler, yaşananları normalleştirmek için kullanılıyor. Ancak bu, suçluların cezalandırılmasını engellemiyor.
Birçok sosyal olayın ardında derin politik veya ekonomik enflasyon yatan sebepler gizlenmiş durumda. İstatistikler, sadece duygusal tepkilerle değil, aynı zamanda düşünsel bir inceleme gerektiriyor.
Sonuç olarak, bu tür mazeretler sadece belirli bir süreliğine gündemde kalıyor; gerçek hikayeler ve kurbanların sesleri unutulmaya mahkum ediliyor.



