

İsrail’in İran’a yönelik saldırısının gerçekleştirilmesinden önce, 12 Haziran tarihinde uluslararası referans olarak kabul edilen Brent türü ham petrolün varil fiyatı 69,65 dolardan işlem görmüştü. Haftanın ilerleyen günlerinde petrol fiyatlarında dalgalanmalar gözlemlendi.
Brent petrol fiyatı, saldırıların başladığı 13 Haziran’da, arz ve tedarik endişeleri ile birlikte 76,31 dolara kadar yükseldi. Ancak, ilk şokun ardından varil fiyatı 73,67 dolardan kapandı.
İsrail’in saldırıları, İran’ın balistik füzelerle karşılık vermesiyle daha da tırmandı ve çatışmalar haftanın devamında sürdü. Taraflar bazı enerji tesislerine saldırı düzenlese de, arzda kayda değer bir kesinti yaşanmadı.
Haftanın ilk işlem günü olan 16 Haziran’da Brent petrol, 74,56 dolara kadar yükselse de İran’ın nükleer görüşmelere açık olduğuna dair çıkan haberlerle birlikte günü 72,13 dolardan kapattı.
Çatışmanın gidişatı ile ilgili dikkatler ABD’ye çevrilirken, ABD Başkanı Donald Trump’ın Tahran’ı tahliye etme çağrısının ardından petrol fiyatları yeniden yükselmeye başladı. Brent petrol 17 Haziran’da 75,74 dolara ulaştı ve günü 75,69 dolardan tamamladı.
Arz güvenliği ve stratejik petrol rotalarına yönelik risklerin piyasalar tarafından fiyatlanmaya devam etmesiyle Brent petrol varil fiyatı, 18 Haziran’da 76,13 dolara yükseldi ve 75,12 dolardan kapandı.
19 Haziran’da çatışmaların 7. gününde Brent petrol, yükselişine devam ederek 77,52 doları gördü ve günü 77,32 dolardan kapatmayı başardı.
Böylelikle, İsrail-İran çatışmasında bir hafta geride kalırken, Brent petrolün varil fiyatı yüzde 11 değer kazandı. Bu süreçte Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varil fiyatı da benzer bir artış kaydetti.
Hürmüz Boğazı’nın Kapanması Durumunda Tedarik Kesintisi En Büyük Endişe Kaynağı
Brent petrol fiyatı, geçen yılın ortalaması olan 80 doların altında işlem görmeye devam ederken, uzmanlar piyasalarda kısa vadede fiyat dalgalanmalarının süreceğini öngörüyor.
Saldırı sonrası petrol piyasasında gelişmeleri takip eden Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, petrol tedarikinin iyi seviyelerde olduğunu ifade etti. Ayrıca, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), mevcut arz ve piyasa koşullarında müdahaleye gerek olmadığını açıkladı.
Bu açıklamalar arz endişelerini bir nebze hafifletse de asıl endişe kaynağı, Hürmüz Boğazı’nın kapanması halinde yaşanacak tedarik kesintisi olmaya devam ediyor.
Norveç merkezli bağımsız araştırma kuruluşu Rystad Energy, bu durumu petrol piyasasını daha önce görülmemiş bir seviyeye taşıyabilecek en ciddi tehditlerden biri olarak değerlendiriyor.
Basra Körfezi’nin ağzında bulunan Hürmüz Boğazı, günlük yaklaşık 15 milyon varil ham petrolü Orta Doğu’daki üreticilerden Umman Denizi ve Hint Okyanusu üzerinden dünya pazarlarına taşımaktadır. Bu miktar, deniz yoluyla yapılan küresel petrol ihracatının yaklaşık üçte birini oluşturuyor.
Piyasada Hala Bol Miktarda Ham Petrol Bulunuyor
Bağımsız petrol piyasası analisti Gaurav Sharma, AA muhabirine verdiği demeçte, İran-İsrail çatışmasının geçen haftadan bu haftaya taşınmasıyla petrol piyasasında düşüş ve yükseliş beklentisi olanlar arasında bir mücadeleye dönüşeceğini belirtti.
Sharma, petrol fiyatlarının yeni bir denge arayışında olduğunu vurgulayarak, “Tüm bu gelişmelere rağmen piyasada hala bol miktarda ham petrol, özellikle de hafif tatlı ham petrol mevcut. Eğer bu çatışma 10 yıl önce yaşanmış olsaydı, petrol fiyatları 100 dolara kadar yükselebilirdi. Ancak bugün bu seviyelere ulaşmamasının nedeni, piyasa aktörlerinin Orta Doğu dışı ve OPEC dışı kaynaklardan gelen bol miktarda petrol olduğunun farkında olmaları.” ifadelerini kullandı.
Mevcut koşullar altında petrol fiyatlarıyla ilgili kısa ve orta vadeli öngörülerini de paylaşan Sharma, “Eğer mevcut jeopolitik kriz devam ederse ya da kötüleşirse, piyasa 80 dolar civarında yeni bir denge bulmak zorunda kalacak. Ancak gerilim ya da çatışma hızla yatışırsa, daha normal piyasa koşulları devreye girdiğinde 70 dolara ya da altına bir düşüş gözlemlenebilir.” diye ekledi.