

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın onayı ile İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından yürütülen kazı çalışmaları, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, İzmir Ticaret Odası ve Güzel Enerji Akaryakıt A.Ş. işbirliğiyle devam ediyor. İzmir’in merkezindeki büyük antik alanlardan Smyrna Agorası ile Akdeniz’in en büyük tiyatrolarından birisi olan Smyrna Tiyatrosu'nun tarihi, bu çalışmalarla gün yüzüne çıkıyor. Kadifekale’den Kemeraltı’na kadar uzanan ve Büyük İskender tarafından kurulmuş olan bu tarihi şehirde yapılan arkeolojik kazılar, farklı dönemlere ait birçok obje ortaya çıkarıyor.
2020 yılında UNESCO tarafından 'İzmir Tarihi Liman Kenti' adıyla Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilen Smyrna Antik Kenti'nde gerçekleştirilen kazılarda, Osmanlı dönemine ait 41 kemer tokası ve 27 yüksük keşfedildi.
ARKEOLOJİK KAZILAR
Buluntular hakkında bilgi veren İKÇÜ Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy, “Tarihi şehir merkezinde arkeolojik kazılar yürütmekteyiz. Helenistik dönemden erken Cumhuriyet dönemine kadar her türlü kalıntıya ulaşmaktayız. Bu kalıntılar, İzmir'in son bin yıldaki Türk idaresine ait olan parçalarla doludur. Özellikle Osmanlı dönemine ait kalıntılar ve çeşitli objeler dikkat çekmektedir. Bu objelerin başında yüksükler ve kemer tokaları yer alıyor.” dedi.
Prof. Dr. Ersoy, buluntuların İzmir için önemini de vurgulayarak, “Bu buluntular İzmir'in bir tekstil kenti olduğunu ortaya koyuyor. Elde edilen objeler, sarayda yaşayanların değil, belirli bir sosyolojik ve ekonomik seviyeye sahip insanların günlük yaşamında kullandığı nesneler.” ifadelerini kullandı.
'GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE DEĞİŞİKLİK YOK'
İKÇÜ Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Ürer, “Kazı alanında ilginç kemer tokaları ve yüksükler bulunuyor. Özellikle pamuk üretimi açısından İzmir'de bu buluntuların yoğun olması dikkat çekici. Kemer tokaları, hem estetik hem işlevsel öğeler. Bu nesneler, 19. yüzyıl örnekleri. Milattan önce 5-6. yüzyıldan itibaren kullanılan kurgan yapılarındaki örneklerle karşılaştırdığımızda, çok fazla değişiklik gözlemliyoruz.” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Ürer, “Günümüzde herkesin belinde bulunan kemer tokaları, antik dönem tokalarının neredeyse aynısı. Burada gördüğünüz tokalar ise kancalı olarak adlandırılan modelden. O dönemde kemer, insanların bagajıydı; silahlarını veya azıklarını astıkları ya da rütbe belirtmek için kullandıkları bir eşyaydı. Bu tür buluntular genellikle tunç, bakır ve pirinç malzemelerden yapılmakta ve üzerlerinde çeşitli süslemelerle birlikte kare veya dikdörtgen şekillerde olabilmektedir.” diye ekledi.



