

Aci Ailesi’nin avukatı Hacı Orhan, müvekkillerinin şikâyetlerinin sürdüğünü belirterek Hürriyet’e önemli açıklamalarda bulundu: “Bizim birçok suça dair taleplerimiz mevcut, bunlar arasında ‘gasp’ ve ‘delil karartma’ da yer almakta. Rahmetli Oğuz, olay yerinde kan kaybı nedeniyle yaşamını yitirdi. Orada bulunan şüphelilerin, bu kişilere yardım etmemesi dolayısıyla ‘ihmal suretiyle adam öldürme’ suçunu da işlemiş durumda, bu konuda da iddialarımız var. Burada asıl önemli olan, hangi suçlamaların iddianamede yer bulacağı. Diğer yandan, ‘bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmaktan’ yargılanacağı kesin. Eğer savcılık yalnızca bu suçlamayla yetinirse, ceza normalde 15 yıl olacak fakat şikâyetten vazgeçilmesi durumu ceza süresini 6 yıla indirdi. Yani şikâyetten vazgeçmenin bu denli bir etkisi var. Ancak şikâyetten vazgeçme, diğer suçlar üzerinde etkili olmaz.”
‘Anlaşmak İçin Bize de Geldiler’
<p“Ailenin avukatlığını 15 yıldır yapıyorum. Özer ağabey benim öz ağabeyim gibidir. Şükriye Hanım, havuzlu bir villada yaşıyor; oranın değeri 50 milyon TL. Arabası eskiydi, Özer ağabey gelininin arabasını değiştirmiş. Ona 2 milyona sıfır bir araba aldı. Kira geliri elde etmek için bir taksi plakası da verdiler. Oğuz hayat sigortası yaptırmıştı; vefat edince 6.5 milyon TL aileye, herhangi bir kesinti olmaksızın Şükriye Hanım'a verildi. Müvekkillerimin durumu oldukça iyi. Cihantimur Ailesi adına bir aracı bizimle anlaşmak için yanımıza geldi. Ancak anlaşmak istemedik. Özer ağabey, ‘100 trilyon da verseler istemiyorum’ dedi. Şükriye Hanım’ın mevcut avukatları, uzlaşma konusunda üzerimizde baskı kurmaya çalıştı ama biz anlaşmayı reddettik. Sonrasında Şükriye Hanım, beni azletti ve diğer avukatlarla anlaştı; bu gelişme sonrası dosyayı ayırdılar.”
‘Kamu Davasını Etkilemez’
Hukukçu Dr. Rezan Epözdemir de, Oğuz Murat Aci’nin eşinin şikâyetini geri çekmesinin ardından devam edecek süreci şöyle özetledi: “Bu, şikâyete bağlı bir suç değil. İddianame hazırlanırsa kamu davası açılamaktadır. Suçtan zarar görenler şikâyetten vazgeçseler bile kamu davası süreci devam eder. Kamu davası, bu durumdan etkilenmez. Ancak eğer tüm zarar görenler şikâyetten vazgeçerse, davaya katılma hakları ortadan kalkar, kararı istinaf ve temyiz edemezler, verilen kararlara itiraz etme hakları olmaz, mahkeme takdir hakkını daha esnek kullanabilir; bu durum, şikâyetten vazgeçmenin psikolojik etkileri olarak yorumlanabilir. Ölen kişinin eşi dışında, anne, baba, kardeşler, çocuklar, hatta evlilik dışı çocuğun annesi bile doğrudan zarar gören sıfatıyla şikâyetçi olabilir ve katılma talebinde bulunabilir.”
‘Gelir Vergisine Tabi Değildir’
Hukuki sürece dair Avukat Levent Karakoç da şunları kaydetti: “Türk Ceza Kanunu’na göre, taksirle öldürme ve kasten öldürme suçları şikâyete tabi değildir. Ölen kişinin eşinin şikâyetinden vazgeçmesi, kamu davasının sürmesini engellemez. Ancak mağdur yakınlarının şikâyetlerini geri çekmesi, mahkemece ceza miktarının tespitinde takdiri indirim sebebi olarak değerlendirilebilir. Takdiri kullanma yetkisi mahkemeye aittir. Ölenin eşi ve çocukları dışında, anne ve baba da tazminat davası açabilir. Ölümlü trafik kazası sonucunda ölenin eşine yapılan tazminatlar gelir vergisine tabi değildir.”
Şükriye Aci Hürriyet’e Konuştu: Oğlumun Geleceğini Düşündüm
HÜRRİYET’e konuşan Şükriye Aci, şunları ifade etti: “Olayın başlangıcından itibaren 6 ay boyunca ben tamamen hukuk sürecinin dışında kaldım, hiçbir şeyden haberdar değildim. Benim bilgim dışında, para pazarlıkları yapıldığını öğrendikten sonra, oğlumun haklarını korumak amacıyla başka bir avukata yöneldim ve Hacı Bey’in vekaletini aldım. Karşı taraf avukatıma sürekli uzlaşma teklifleriyle ulaştı. Aylardır bu süreç böyle devam etmekte. Ancak ben, eşimin ailesinin bana yaptıklarından sonra kendi haklarım olan mal varlıklarıma el koyma girişimleri karşısında daha fazla onlarla uğraşmak istemedim. Dolayısıyla oğlum ve benim ceza davasından sonra açılacak tazminat davasında alacağım tazminatı düşünmek zorundaydım.”
‘3. Günü Teklif Gitmiş’
Karşı taraftan eşimin ailesine bu teklifin 3. günde gittiğini belirten Şükriye Aci, “Ben bunu 6 ay sonra öğrendim. Zaten bu pazarlıklar çoktan yapılmış, 100 milyon talep edilmiş, ancak alamadıkları bir bütçe. Karşı taraf bu parayı bana vermiş olsaydı, bunlar benim bilgilerim olmadan bu meblağı kendilerine temin edecekti.” dedi.
Baba Aci’den Gelinine Tepki: Kanın Bedeli Kaç Paraymış
Şükriye Aci’nin şikâyetini geri çekmesi üzerinde baba Özer Aci, TGRT’ye yaptığı açıklamada şu şekilde konuştu: “Şikâyetimden vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim. Bu benim kırmızı çizgim. Bedeli ne olursa olsun, canım ne kadar dayanıyorsa o kadar mücadele edeceğim. Bunlar yaramızı tekrar kanatıyor. ‘Maddi ve manevi hakkımdan vazgeçiyorum’ demek ne demek? Oğlumun maneviyatının bedeli kaç para olmuş? Kendi oğlumun kanını kaça sattığını bilmiyorum. Benim bu olaydan haberim yoktu. Oğlum hayatta olsaydı, oğlunu özel okulda okutacaktı. ‘Bülent Cihantimur, özel okulda okudu oğlun. Kaç para veriyordun yıllık? Onu yirmiyle çarpıp, bunu oğluma öde’ diyecektim. Fakat bunlar daha hızlı davrandı.”