reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

Kanal D'de Konuşma! Koordinatör Tunaboylu, Tuğyan ve Sultan Nur'un Röportajındaki Tuhaflıkları Anlattı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Kanal D'de Konuşma! Koordinatör Tunaboylu, Tuğyan ve Sultan Nur'un Röportajındaki Tuhaflıkları Anlattı
reklam

Röportajların arka planında yaşananlar üzerine Tunaboylu'nun açıklamaları şu şekilde:

“Başından itibaren bu olay üzerine büyük bir titizlikle çalıştık. Konunun ana figürleri Tuğyan, Tuğberk ve Sultan'dı. Öncelikle yapımcımız Hülya Sepken ile birlikte ekiple yaptığımız toplantılar sonucunda Yalova'ya gitmeye karar verdik. Yayıncılık kalitemizi ve tarafsızlığımızı gördükleri için, sadece bizimle konuşmayı tercih ettiler. Tuğberk bu durumdan oldukça etkilenmişti. Tuğyan görünse de olayın çoğunu Tuğberk ile yürüttük. İlk görüşmeleri onunla yaptık. Röportaj günü, yeri, saati ve 'Burayı çekelim, şurayı çekmeyelim' gibi taleplerin tümü Tuğberk ile yapıldı. Ben onun şüpheli olduğu kanaatindeyim. Tuğberk bağlandığında, 'Ne olur acımızı yaşamamıza müsaade edin' dedi ve tüm ekip olarak onun acısını hissetmeye çalıştık. Saygı gösterdik ve başka hiçbir canlı yayına katılmadı. Annesinin doğum gününde yayınımıza bağlanan birine sorulacak her soru yetersiz kalıyordu. Şunu kesin olarak söyleyebilirim ki; ekran önünde gördüğünüz o duygusal, anneye bağlı, konuşmakta zorlanan Tuğberk, birebir görüşmelerde hiç de öyle bir profil çizmiyordu.”

“EKRAN ÖNÜ VE EKRAN ARKASINDAKİ SIKINTILAR”

Çok baskın, acısını hiç hissettirmeyen ve tüm durumu koordine eden biri olarak, evden çıkarken 'Reyhan abla, sana polislerin olay inceleme görüntülerini atacağız. İzleyin, yerlerin kaygan olduğuna onlar da inanıyor' diyerek bunun aslında bir kaza olduğu yönünde görüntülerle bizi ikna etmeye çalıştığını gördüm. Geldiğimiz noktada olay oldukça net; ekran önüne çıktıklarında Tuğyan ve Tuğberk, ağlamaktan konuşamayan iki acılı evlat; kameralar kapandıktan sonra ise ciddi anlamda yönlendiren, etrafa hükmeden, ağzı bozuk ve sert yapıya sahip iki kardeş oldular. Tuğberk bir noktaya kadar olayı yönetti. Ancak belli bir aşamadan sonra ifşalar, mesajlar ve ses kayıtlarıyla olay onun kontrolünden çıkınca, ortadan kayboldu. Çünkü kaçış olmadığını fark etti. Mesela oğluyla ilgili KADES üzerinden Güllü’nün yaptığı şikayet de ilk kez bizim tarafımızdan dile getirildi ve bunu da inkâr edemediler. Aynı soruyu Tuğyan ile röportajımda da sordum. Tuğberk her şeyi yönetiyordu; avukatlarla yaptığımız görüşmelerde bile. Sultan ise bu hikâyenin en belirsiz karakteriydi. Sultan'ın telefonunu avukattan ve Tuğberk'ten defalarca istedim ama buna asla izin vermediler. Sultan'ın ifadesinde telefonunu gördüm, hemen aradım. Çok ürkek konuştu ve hatta konuşmak istemediğini belirtti. Israrcı oldum ve haftalarca aradıktan sonra bir gece beni aradı. 'Konuşmaya karar verdim ama Tuğyan ve Tuğberk'in izin vermesi lazım. Eğer onlardan izin alırsanız, ben bir kez konuşacağım' dedi. Tuğberk ile iletişime geçtim, izin verdi. Ancak orada Tuğberk ile bir tartışmamız oldu. '18 yaşında, üniversite okuyup eğitim alan Sultan, senin ailenin içinden biri değil. O kendi iradesiyle röportaj yapmak istiyor. Neden müdahale ediyorsun?' dedim o da 'Ben engellemiyorum ama kimsenin psikolojik durumu iyi değil' dedi.”

RÖPORTAJ SIRASINDA TUĞBERK ARADI: BEŞ SORU İLE SINIRLI

Gece yarısı Sultan'a mesaj gönderip konuşması gerektiğini söyledim. Beni aradı ve ne soracağımı sordu, soruları istedi. Birkaç soru gönderdim ve 'tamam' dedi. Röportajın nerede yapılacağını sorduğumda 'Yalova'da Güllü annenin evinde' dedi. Sürekli fikir değiştiren karakterlerdi bunlar. O gün Tuğyan, Sultan ve Sultan'ın babası evdeydi. Eve girdiğinizde o gerginliği hemen hissediyorsunuz. Röportaja başlayacağımız o anda Tuğberk beni aradı. O sırada Tuğberk'in bizi izlediğini bilmiyordum. 'Eve gelmişsin, soruları da göndermişsin ama bak sadece beş soru' dedi. Tuğberk'le tartıştığımı düşündüm, ancak ruh hâlim hiç de iyi değildi. Röportajı Güllü'nün odasında yapmak istedim, izin vermediler ve bir siyah koltuk gösterdiler. Tuğyan çok gergin ve sürekli telefonla meşguldü. Sultan ise bakışlarını Tuğyan'dan alamıyordu ve rahat değildi. Röportaj yapılacak yere kadar her şeye onlar karar veriyor ve bir türlü başlayamıyorsunuz.

“ANNE ACISI OLAN TUĞYAN YOKTU”

O gün gördüğüm; o güne kadar acılı olduğu bilinen, konuşmakta zorlanan Tuğyan profilinin gerçekle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Çok agresif, sürekli küfreden biri olarak karşımdaydı. Telefonla Kervan ile sürekli tartışıyor, ortalığı karıştıran, gerilim yaratan bir Tuğyan vardı ve bu baskı nedeniyle Sultan konuşamaz hâle gelmişti.

Tekrar beni aradı Tuğberk. 'Reyhan Abla hemen başlayın' dedi. 'Beş sorunun dışına çıkmayın' diye de uyardı. Bu baskı beni rahatsız etti. Sultan, hipnozda gibiydi, gözlerini Tuğyan'dan bir an bile ayıramıyordu.

“KAMERALARLA İZLENDİK”

İlk soru karşısında ürkek cevap, ikinci soru yine ürkek. Bu arada Tuğyan yine birileriyle telefon görüşmesi yapıyor, küfürlü konuşmalarla ortamı geriyordu. Sultan'ın konuşmak istediğini gözlerinden anlıyordum. Biz 20 dakika boyunca rahat bir şekilde tartışabilirdik ancak istihbarat şefimiz İsmail Navruz, Tuğyan'ı kısa bir süreliğine mutfağa götürdüğünde ben hemen Sultan’a 'O gece aslında ne yaşandı?' sorusunu sorduğumda telefonum çaldı. Arayan Tuğberk'ti. 'Bu soruya girme' dedi. Şaşırdım, etrafıma baktım; Tuğberk yoktu. O an kameralarla bizi izlediklerini fark ettim. 'Hemen röportajı kesin' dedi. 'Soruların dışına çıktınız' uyarısında bulundu. Bu baskı altında kalmak beni rahatsız etti.”

reklam

YORUM YAP