Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu'nda gerçekleştirilen 16. Büyükelçiler Konferansı'nda önemli açıklamalarda bulundu:
“Son 30 yılda iki kutupluluktan çok taraflılığa evrilen uluslararası sistem, günümüzde çok kutupluluğa dönüşmeye başlamıştır. Bu durum, güç mücadelesinin daha da sertleşmesine yol açmaktadır. İnsan hakları ve küresel adalet gibi kavramlar daha fazla gündemimize girmektedir. Ancak bu gelişmeler, insani krizleri ve küresel eşitsizliği çözmekten ziyade sorunları derinleştirmiştir.”
Mevcut Düzen Kriz Üretti
Geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında, 20 yıl arayla milyonlarca insanın hayatını kaybettiği iki dünya savaşı yaşanmıştır. Holokost gibi büyük barbarlıklar, insanlığın hafızasında derin yaralar açmıştır. İkinci Cihan Harbi sonrası oluşturulan küresel yönetişim ve güvenlik mimarisinin amacı, benzer trajedilerin önüne geçmekti. Ancak bu konuda tam bir başarı sağlanamadığı açıktır. Ruanda’da 800 bin insan soykırıma uğradı, Bosna’da utanç verici katliamlar yaşandı. Irak, Arakan, Somali, Orta Afrika gibi yerlerde de milyonlarca masum insan çatışmalar nedeniyle yaşamını yitirdi. Haksız pozisyondaki güçlüyle, haklı olan mazlumun ezildiği mevcut düzen uzun yıllar boyunca istikrarsızlık ve adaletsizlik üretti.
İnsanlık Dışı Görüntüler
Komşumuz Suriye'de 600 binden fazla insan, Baas rejiminin ve terör örgütlerinin saldırılarıyla hayatını kaybetti. Sednaya gibi işkence merkezlerinde yüz binlerce kişi eziyete uğradı; milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kaldı. 13.5 yıl boyunca devam eden bu katliamlar karşısında birkaç vicdan sahibi ülke dışında, demokrasi ve insan hakları savunucusu olanların sesi çıkmadı. Sınır hatlarından yansıyan insanlık dışı görüntüleri unutmak mümkün değil.
Hiroşima'dan 14 Kat Fazla Bombe
Gazze'de 70 binin üzerinde Filistinli hayatını kaybetmiş, 170 binin üzerinde yaralı bulunmaktadır. Gazze, 365 kilometrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Soykırım öncesinde bölgede 2.3 milyon civarında insan yaşıyordu. Bu bölgeye 200 bin tondan fazla bomba atılmıştır. Bu, Hiroşima'ya atılan bombalardan 14 kat daha fazladır. Bu koşullar altında nasıl işleyen bir uluslararası sistemden bahsedebiliriz?
Kurumlar İşlevsiz
Günümüzde birçok uluslararası kurum, işe yaramaz ve duyarsız bir halde işlemez durumdadır. Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını koruyabilmesi hem de dost ülkelere yardım edebilmesi için güçlü olması gerekmektedir.
Hariciye Teşkilatımız
Bu sıkıntılı gerçek karşısında stratejilerimizi belirliyor, adımlarımızı atıyoruz. Türkiye Yüzyılı'nı inşa etmek için çok yönlü politikalar geliştiriyoruz. Dış ilişkilerimizi yöneten Hariciye Teşkilatımıza büyük sorumluluk düşmektedir. Türkiye’nin gücü arttıkça, uluslararası alanda da etkimiz artmaktadır.
Ne Eksen Kayması Ne Rota Değişimi
Genişleyen diplomatik ağımla, 264 dış temsilciliğimizle bayrağımızı gururla dalgalandırıyoruz. Dış politikamızda eksen kayması veya rota değişikliği söz konusu değildir. Barış ve istikrar için yapmamız gereken her şeyi yapıyoruz. Amerikan Başkanı Trump ile yaptığımız görüşme, 10 Ekim'de ateşkes mutabakatıyla neticelendi. Şu anda önceliğimiz ateşkesin kalıcı olması ve insani yardımların Gazze’ye engelsiz ulaşmasını sağlamaktır.
Tempomuzu Düşürmeyeceğiz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nasıl bir tempoda çalıştığımızı göstermek istiyorum” diyerek şu bilgileri verdi:
“2025 yılına kadar 24 yurtdışı seyahat planladık. 91 devlet ve hükümet başkanını ağırladık. Toplamda 270 görüşme gerçekleştirdik. 176 telefon görüşmesi gerçekleştirdik. “Aşkla koşan yorulmaz” anlayışıyla, milletimize karşı görevimizi yerine getirmek için yoğun çalışıyoruz.”
Suriye’ye Dönüşler Biraz Zaman Alacak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'ye yönelik olarak da önemli mesajlar verdi: “Suriye'nin uluslararası topluma entegrasyonunda önemli mesafe kat ettik. Ülkemizden Suriye'ye dönen mülteci sayısı 580 bini aştı. Gönüllü geri dönüşler, Suriye’deki huzur ortamı kalıcı hale geldikçe hızlanacaktır; ancak bu biraz zaman alacak. İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları, kalıcı güvenlik açısından önemli bir engel.”
10 Mart Mutabakatı
DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin varlığı önemli bir sorun teşkil etmektedir. Bu konuda Suriye hükümetine gereken desteği veriyoruz. 10 Mart mutabakatının uygulanmasına yönelik gerekli destekleri sağlıyoruz. Suriye'nin parçalanmasının kime fayda sağlayacağı belli.”
Dimyat’a Pirince Giderken…
Her zaman ifade ediyorum ki biz 1000 yıldır buradayız. Müslümanların kanından beslenenlerin oyununa gelmenin bedelini kimse ödeyemez. Dimyat'taki pirincin peşine düşerken evdeki bulgurdan olmanın sonuçları unutulmamalıdır.”
Türk Diplomasisi İçin Başarı
Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında, iki ülkeyi İstanbul'da üç kez bir araya getirdik. Elde edilen kazanımlar, Türk diplomasisi için önemli bir başarıdır. İstanbul sürecinin yanı sıra Karadeniz Tahıl Girişimi ve esir değişimleri gibi insani girişimlerle somut sonuçlar aldık.
Gemi Saldırıları
Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni uygulayarak savaşın Karadeniz'e sıçramasını engelledik. Ancak son günlerdeki karşılıklı saldırılar, Karadeniz'deki seyrüsefer güvenliğini tehdit etmekte. Ticaret ve sivil gemileri hedef almanın kimseye faydası yok. Her iki tarafa da bu konuda uyarılarımızı iletiyoruz.
