reklam
reklam
DOLAR40,7897% 0.1
EURO47,7802% 0.33
STERLIN55,4242% 0.64
FRANG50,6390% 0.21
ALTIN4.399,64% 0,34
BITCOIN122.612,462.481
reklam

Kentsel Dönüşüm Kazılarında Tarihi Fay Hatları Ortaya Çıktı: 'Afet Değil, Nimet'

Yayınlanma Tarihi : Google News
Kentsel Dönüşüm Kazılarında Tarihi Fay Hatları Ortaya Çıktı: 'Afet Değil, Nimet'
reklam

Erzurum'un köklü yerleşim alanlarından biri olan Hacı Cuma Mahallesi’nde, Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen kentsel dönüşüm çalışmaları sırasında yapılan kazılarda 3 farklı deprem fay hattı gün yüzüne çıktı. Bu alan, Erzurum Kalesi, Çifte Minareli Medrese, Ulu Cami ve Üç Kümbetler gibi önemli tarihi yapılarla iç içe bulunmaktadır.

İş makineleri ile yapılan kazılar sonucu kesitlerde, fay hatlarıyla birlikte kıvrımlar, bindirme fayları ve alüvyon üzerine yerleşmiş killi silt-kum tabakalarından oluşan yaşlı birimlerin iç yapısı gözlemlenmiştir. Erzurum Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi’nin kurucusu ve emekli jeoloji mühendisi Dr. Mehmet Salih Bayraktutan, “Buradaki fay hatları, Erzurum'un içinden geçerek Çat yolu boyunca devam etmekte ve biraz kıvrılarak şehir hastanesinin altından kırsal Yarımca Mahallesi’ne kadar uzanan aktif bir fay hattıdır. Bu fay hatlarını açıkça görebiliyoruz.” ifadesini kullandı. Fay hattı görüntüsü
‘Koruma Altına Alınmalı ve Müze Olarak Kullanılmalı’

Dr. Bayraktutan, burada gerçek bir fayın bulunduğunu belirterek, “Önceden öğrencilerime Çat yolundaki fay üstü bloklarını ve hemen arkasındaki yarmada kıvrım ve bindirme faylarını gösteriyordum. Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü burayı geopark niteliğinde koruma altına almalı ve bilimsel araştırmalara açarak bir müze olarak kullanmalıdır. Bu alan, Türkiye'nin dört bir yanından gelecek inşaat ve jeoloji mühendisliği öğrencilerinin çalışmalarına katkı sağlayacaktır.” dedi. Kazı çalışmaları
‘Erzurum’da En Fazla 6 Büyüklüğünde Deprem Olur’

Kentsel dönüşüm kazısında açığa çıkan fay hatlarının her birinin en az 1700-2000 yıllık depremlerle oluştuğunu belirten Dr. Bayraktutan, “Erzurum'da en fazla 6 büyüklüğünde deprem meydana gelir. Bu, Türkiye için oldukça normal bir sismik etkinliktir. Bir binanın sağlam zemin üzerinde inşa edilip deprem yönetmeliğine uygun yapıldığına güveniyorsam, böyle bir depremde paniklemedim ve kaçmadım.” şeklinde konuştu. Ayrıca, Balıkesir depremini ekranlardan izlediğini ve yapılan soruşturmada evrakların tam olduğunu, fakat bu belgelerin kimlere ait olduğu ve raporların hangi koşullarda hazırlandığının ciddi bir şekilde sorgulanması gerektiğini vurguladı. Deprem zararları
‘Deprem Afet Değil, Nimetir’

6 büyüklüğündeki bir depremde hiçbir yapının yıkılmaması gerektiğini belirten Dr. Bayraktutan, “Eğer yıkılıyorsa, burada rapor hazırlayan ve yapıyı inşa eden mühendislerin sorumluluğu vardır. Kimse depremleri suçlayamaz. Deprem bir afet değil, nimettir. Çünkü depremler sayesinde iklim değişiklikleri yumuşatılmakta, atmosfer temizlenmekte ve yeryüzündeki hidrolojik sistem dengelenmektedir. Ne aşırı kuraklık ne de aşırı yağış ve sellerin zararları en aza indirilmektedir. Deprem, yeryüzündeki hayatın varlığını sürdüren ve devamını sağlayan bir rahmettir. Bu benim kişisel görüşüm. Depremi hiçbir zaman doğal bir afet olarak değerlendirmiyorum. Yıkıcı depremlerde evlerimiz sağlamsa, depremin olduğu için şükretmemiz gerekir. Depremde oluşan kırıklar ve çökmeler, atmose birçok magmadan kaynaklanan gazların çıkmasına neden olur. Bu da, hem yeryüzüne yakın meteorolojik değerleri etkiler hem de canlı yaşamı sürdürülebilir kılar. Ayrıca, jeotermal kaynaklar, tuz, jips ve traverten gibi endüstriyel ham maddelerin oluşumuna katkı sağlanır.” şeklinde sözlerini tamamladı.

reklam

YORUM YAP