

Bolu'da 36'sı çocuk 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasının üçüncü gününde, sanıkların esas hakkındaki mütalaaya dair beyanları alındı. Duruşma öncesi kurban yakınları basına açıklamalarda bulundu. Yangında oğlu Mert, gelini ve iki torununu kaybeden Uğurtan Doğan, yakınlarının şirket yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Ceyda Hacıbekiroğlu'nun okulda düzenlediği 'pazarlama etkinliği' nedeniyle hayatını kaybettiklerini savundu.
'PAZARLAMA YAPTILAR'
Torunu Mavi Doğan'ın, Hacıbekiroğlu'nun oğuluyla aynı sınıfta eğitim aldığını belirten Doğan, şunları söyledi: “Ceyda Hacıbekiroğlu, daha önce de çeşitli etkinlikler düzenliyordu. Gelinimin telefonu yeni bulundu. Emanetten aldık ve açtırdık. Ekim ayında, yani bu facianın 4 ay öncesinde yine okulda bir pazarlama etkinliği gerçekleştirilmiş. Özellikle ilk savunmalarda yönetim kurulu üyeleri, ‘Bizim hiçbir yetkimiz yok, sadece kâğıt üzerinde’ gibi çelişkili savunmalara girdi. Yakınlarımın bu cinayete kurban gitmelerinin ardında, okulda yapılan o pazarlama etkinliği var. Çocukları okula alıyor, götürüyorsunuz. Aynı katta oğlum, gelinim ve iki torunum var. Hiç mi sizden bir kişi yaralanmaz veya canını kaybetmez? Kaybolan 78 can, bizim canımızdır. 137 yaralı da yine bizim canlarımızdır.”
BAŞTAN SONA KÖTÜLER
Yangında eşi Ceren Yaman Doğan ve 16 yaşındaki kızı Lalin Doğan'ı kaybeden Rıfat Doğan, tutuklu sanıklar yönetim kurulu üyesi Elif Aras ile genel müdür eşi Emir Aras'ın, karısının ve kızının kaldığı odanın tam karşısından çıkarak oteli terk ettiklerini, yakın arkadaş olmalarına rağmen onları uyandırmadıklarını belirtti: “Sabah Emine Murtezaoğlu Ergül ile karşılaştım. ‘Abla, Ceren ile Lalin nerede?’ diye sormuştum. O da ‘Hiç bilmiyorum Rıfat, kurtulanlar Doruk Kaya’da’ dedi. Resim çektirip sarmaş dolaş olduğu, akşam kahve içtiği insanları, arkadaşlarını sabaha kadar merak edip benim gelene kadar aramamış bile. Hiçbir şekilde uyandırmamış. Bunların baştan sona kötülük yaptığını söyleyebilirim. Bilgisizlik, cahillik bir yana ancak içlerindeki kötülük dikkat çekici.”
 
1998'ER YIL İSTENİYOR
Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de, 21 Ocak'ta çıkan yangında 36'sı çocuk 78 kişi hayatını kaybetti, 137 kişi yaralandı. Bu olayla ilgili soruşturma kapsamında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri, Bolu Belediye Başkan Yardımcısı ile itfaiye müdür ve personeli hakkında 78'er kez ‘olası kastla öldürme’ ve ‘olası kastla kasten yaralama’ suçlarından toplam 1998'er yıl hapis cezası talep edildi.
Tutuklu sanıklardan Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, “Denetimin iptalini sağlamak ve bildirmemekle suçlanıyorum. Bu tamamen bir varsayım. Bizim görevimiz olmadığı halde ‘olası kastla’ suçlanmamız, burada kapatılması gerekenlerin yargılanmaması hedef saptırmaktır.” diyerek kendini savundu. Diğer tutuklu sanık Kenan Coşkun da savunmasında, “İptal edilen bilirkişi raporunda belediye ve itfaiyeden bahsedilmemesi dikkat çekici. 9 aydır çelişkili bir ifadem yok. Beraatimi talep ediyorum.” dedi. Duruşmaya dün ara verilmişti; bugün devam edilecek.
TUTUKLU SANIĞIN AVUKATI: MÜVEKKİLİM GERİ ZEKALI
Duruşmada savunma yapan Grand Kartal A.Ş. bünyesindeki Gazelle Otel'in Muhasebe Müdürü tutuklu sanık Kadir Özdemir'in avukatı Serbülent Baykan, müvekkilinin beraatini istemediğini, tahliye kararını da mahkemenin takdirine bıraktığını ifade etti: “Müvekkilim geri zekâlı. Bunu kendisine de söyledim. Eğer isterse beni dava edebilir. Hatır için avukatlığını yapıyorum. Burada net bir kasten adam öldürme durumu var. Bilinçli taksir bizim önümüze atılmış bir yemdir. Bu oteli kim denetledi? Kültür ve Turizm Bakanlığı. Burada kast var, cinayet vardı. Bu geri zekalı biraz yatsın, aklı başına gelsin.”
İL ÖZEL İDARE GENEL SEKRETERİ: MÜFETTİŞLER BANA GÖREV DAYATTI
Tutuklu sanık İl Özel İdare Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, kendini şöyle savundu: “1999 yılında Grand Kartal Oteli, turizm işletme belgesi ile açıldı. 2001 yılında İl Özel İdaresi'ne başvurmuşlar, belgeler teslim edilerek o dönemdeki yöneticiler tarafından ruhsat verilmiştir. Sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından denetlenmektedir. Dolayısıyla ‘Sen ruhsatı ver, biz denetimi yapacağız’ denilmiştir. İhmalden dolayı burada bulunmuyorum. Kanunda tanımlanmamış görevim müfettişler tarafından bana dayatıldı. Soruşturma izni verildiği gün tarafımıza tebliğ edilmeden gözaltına alındım ve tutuklandım.”




