Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, “Suriye yönetiminin, savunma yeteneklerinin güçlendirilmesi ve başta DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadele için Türkiye'den resmi destek talep ettiğini bildirdi. Bu çerçevede, Suriye'nin savunma kapasitesinin artırılması amacıyla eğitim, danışmanlık ve teknik destek sağlanması için çalışmalarımız sürmektedir.” açıklamasında bulundu.
MSB kaynaklarının gerçekleştirdiği bilgilendirme toplantısında, “IDEF 2025 17'nci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı” paralelinde basın mensuplarının soruları yanıtlandı.
Suriye'nin Süveyda bölgesinde meydana gelen çatışmalar ve İsrail'in Şam'daki saldırıları hakkında bilgi veren kaynaklar, İsrail'in son dönemlerde yoğunlaştırdığı saldırıların, güneydeki Süveyda bölgesi ile Şam yönetimi arasında gerilim yarattığını ifade etti.
Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, istikrarın sağlanması ve terör örgütleriyle mücadele konusundaki kararlılığını sürdürdüğünü belirten kaynaklar, şu şekilde devam etti:
“Milli Savunma Bakanlığı olarak, Suriye’nin yeni hükümetiyle iş birliği yapmaktayız. Suriye yönetimi, savunma kapasitesinin güçlendirilmesi ve DEAŞ başta olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadele için Türkiye'den resmi destek istemiştir. Bu doğrultuda, Suriye'nin savunma kapasitesinin artırılması amacıyla eğitim, danışmanlık ve teknik destek sağlanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Türkiye'nin öncelikli hedefi, Suriye'nin siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü desteklemek ve bölgede kalıcı barışın sağlanması için çabaları yönlendirmektir.”
TERÖR ÖRGÜTÜ SDG'YE ENTEGRASYON
Bakanlık kaynakları, terör örgütü SDG'nin Suriye yönetimiyle entegrasyonu hakkında gelen sorulara ise şu yanıtı verdi:
“Milli Savunma Bakanlığı olarak, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenlik haklarının korunması, hem ülkemiz hem de bölge istikrarı için hayati öneme sahiptir. Bu bağlamda, 10 Mart'ta Suriye Hükümeti ve SDG arasında uzlaşı sağlanan konuların sahada uygulanması, söz konusu istikrara katkı sağlayacaktır. SDG'nin Şam hükümetiyle yaptığı anlaşmaya sadık kalması gerektiği açıktır. İlgili gelişmeler, ilgili kurumlarımız tarafından yakından takip edilmektedir.”
“EUROFIGHTER TYPHOON İÇİN MUTABAKAT ZAPTI İMZALANDI”
Tuğamiral Aktürk, Bakan Güler'in gerçekleştirilen görüşmeler hakkında bilgi vererek, “Aynı gün Azerbaycan Savunma Bakanı ile 'Karşılıklı Askerî Güvenliğin Güçlendirilmesine İlişkin Mutabakat Muhtırası'nı imzaladı. Sayın Bakanımız bugün (23 Temmuz) Birleşik Krallık Savunma Bakanı ile bir araya gelerek Eurofighter Typhoon kullanımına ilişkin tam kapsamlı bir anlaşma için Mutabakat Zaptını imzaladı” ifadelerini kullandı.
“4 PKK'LI TERÖRİST TESLİM OLDU”
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kalıcı güvenliği sağlamak amacıyla yürüttüğü faaliyetler kapsamında son bir haftada 4 PKK'lı teröristin teslim olduğu bilgisi paylaşıldı. Tuğamiral Aktürk, ayrıca Pençe-Kilit başta olmak üzere gerçekleştirilen operasyonlarda teröristlere ait birçok silah, mühimmat ve malzemenin imha edildiğini bildirdi.
Hudut güvenliğiyle ilgili açıklama yapan Aktürk, son bir hafta içinde 207 kişinin yakalandığını belirterek, “1 Ocak'tan bu yana yasa dışı yollarla geçmeye çalışan toplam 3.959 kişi yakalandı. Hafta içerisinde yakalanan 638 kişiyle birlikte, bu yıl içerisinde engellenen toplam kişi sayısı 43.630'a ulaştı. Suriye Harekât Alanlarında sürdürülen 'tünel imha' faaliyetlerinde, 212'si Tel Rıfat, 286'sı Menbic bölgesinde olmak üzere toplam 498 kilometre uzunluğundaki tüneller imha edilmiştir. 21 Temmuz'da Deniz Kuvvetlerimize ait insansız hava araçlarıyla gerçekleştirilen keşifler sırasında, Yunanistan'a ait bir Sahil Güvenlik botunun, Sisam Adası'nın doğusunda düzensiz göçmenleri taşıyan bir botu bıraktığı tespit edildi ve Sahil Güvenlik Komutanlığımıza bilgi verilerek, göçmenlerin kurtarılması sağlandı.” şeklinde konuştu.
“ULUSLARARASI TOPLUMU SORUMLULUK ALMAYA DAVET EDİYORUZ”
İsrail'in saldırılarına dair değerlendirmelerde bulunan Tuğamiral Aktürk, “7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in uluslararası hukuku çiğneyen eylemleri, sadece Filistin halkını değil, tüm bölgeyi derin bir istikrarsızlığa sürüklemektedir. İsrail yönetiminin Gazze'ye dönük orantısız ve ayrım gözetmeyen saldırıları, özellikle sivilleri, çocukları ve kadınları hedef almakta, temel insani değerlere ve uluslararası normlara ağır şekilde ihlal etmektedir. İnsani yardımların engellenmesi, temel yaşam ihtiyaçlarına erişimin kısıtlanması ve sivil altyapının sistematik olarak tahrip edilmesi, Gazze'deki durumu insani bir felakete dönüştürmüştür. Bu tablo, yalnızca bölge halkının değil, tüm insanlığın vicdanını yaralamaktadır. Bu nedenle, uluslararası toplumu daha fazla can kaybı yaşanmaması ve bölgede kalıcı barış ile istikrarın mümkün olabilmesi için hızlı bir şekilde sorumluluk almaya, güçlü ve ortak bir duruş sergilemeye davet ediyoruz.” şeklinde açıklamada bulundu.
