

Atatürk’ün sadece bir lider olarak değil, bir çocuğun kalbine dokunan ilham kaynağı olarak anlatıldığı romanda başkahraman Ali, Atatürk hakkında yazması gereken bir okul ödevini bir türlü tamamlayamaz.
Yazmayı sevmediği için bu süreçte zorlanan Ali, bir gün parkta uykuya dalar ve rüyasında Atatürk’le birlikte tarih içinde büyülü bir yolculuğa çıkarken bulur. Bu yolculukta, iki arkadaşı Ayşe ve Kemal de ona eşlik eder. Ellerinde bir tablet, zihinlerinde merak ve cesaretle, Atatürk’ün çocukluğundan liderlik yıllarına kadar uzanan bir serüvene atılırlar.
İLHAMI ŞİİRDEN ALDI
Yazar İpek Demir, romanın ilhamını anneannesi Sare Çamlıbel ile kuzeni Faruk Nafiz Çamlıbel’in, Atatürk’ü rüyasında gören bir çocuk için yazdıkları şiirden aldığını belirtiyor.
“Anneannem bana bu şiiri ezberlettiğinde altı yaşındaydım. O günden beri, tek bir satırını bile unutmaktan kaçındım. Zamanla bu şiir benim için bir miras haline geldi. Yıllar sonra oğlumun Atatürk ile ilgili bir ödevi için ona bu şiiri ezberletirken, bir anda romanın kurgusu zihnimde oluşmaya başladı” diyor, kitabı yazmaya nasıl başladığını anlatarak.
Dan Brown, Stephen King, Michael Crichton gibi dünya çapında tanınan yazarların eserlerinin çevirilerini üstlenen Demir, “Bu hikâye, Atatürk’ü tanıtmanın ötesinde, çocukların içlerindeki kahramanı keşfetmelerine yardımcı olmak için yazıldı” şeklinde belirtiyor.



