

Okulların açılmasına kısa bir süre kala ailelerin heyecanı beraberinde endişeleri de getiriyor. Akran zorbalığı, ebeveynlerin zihinlerindeki en büyük kaygılardan biri haline geldi. “Çocuğum zorbalığa maruz kalır mı?” sorusu, birçok aile için tedirginlik yaratıyor.
Akran zorbalığı, son zamanlarda sıkça gündeme gelmesiyle pek çok ailenin hayatında acı izler bırakıyor. Bu konudaki son örnekler ise oldukça sarsıcı.
Akran zorbalığına dair yakın tarihli olayları şu şekilde sıralayabiliriz:
11 Nisan'da Muğla'nın Yatağan ilçesinde, 13 yaşındaki kız öğrenci R.Ş.'nin, okulun arka bahçesinde arkadaşını darp ettiği görüntüler sosyal medyada büyük tepki topladı ve R.Ş. gözaltına alındı.
Benzer bir olay İstanbul'dan geldi; 15-16 yaşlarındaki dört genç kız, aynı yaştaki bir arkadaşlarını acımasızca dövdü.
BİR AİLE İKİ EVLADINI DA ZORBALIĞA KURBAN VERDİ
Mayıs ayında, Konya'da 10 yaşındaki Yusuf Taşkın, sınıf arkadaşının boğazını sıkması sonucu hastaneye kaldırıldı. Yusuf, yaklaşık 1.5 ay süren yaşam mücadelesine rağmen ne yazık ki hayata tutunamadı.
Yusuf’un 14 yaşındaki ağabeyi Mustafa Yiğit Taşkın da, 17 Nisan 2023'te farklı bir okulda meydana gelen bir kavga esnasında fenalaşarak hayatını kaybetmişti.
Yaşanan bu gelişmeler, akran zorbalığının ne kadar ciddi sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne seriyor. Peki aileler ve okullar bununla nasıl mücadele edecek?
AKRAN ZORBALIĞI NEDEN ARTMAKTADIR?
Çocuk Gelişimi Uzmanı ve Öğretim Görevlisi Merve Mercan, bu sorunun birçok faktörden kaynaklandığını belirtiyor. “Akran zorbalığındaki artış, sadece olayların daha fazla yaşanmasından değil, aynı zamanda daha görünür hale gelmesinden kaynaklanmaktadır” dedi. Mercan, sosyal medya ve dijital içeriklerin çocuklar üzerindeki etkilerine de dikkat çekti:
“Sosyal medya, çocukların sosyal ilişkilerini geliştirirken, kıyaslama ve dışlanma gibi olumsuz durumları da beraberinde getiriyor. Ayrıca, şiddet içeren içeriklerin tüketimi, çocukların şiddeti çözüm olarak görmelerine neden olabiliyor. Pandemi sonrası artan ekran süreleri, yalnızlık ve hareketsizlik de çocukların empati kapasitesini azaltıyor.”
ZORBALIK KONUSUNDA EĞİTİM AİLEDE BAŞLIYOR
“Eğitim ailede başlar” sözü, akran zorbalığını anlamak açısından kritik bir öneme sahiptir. Çünkü çocuklar, iletişim becerilerini ve sosyal davranışlarını büyük ölçüde aile ortamında geliştirir.
Mercan, ailelerin tutumlarının çocukların sosyal ilişkilerine etkisini vurgulayarak, “Ebeveynlerin şefkatli, tutarlı ve saygılı tutumları, çocukların da bu davranışları dış dünyada taklit etmesine olanak tanır” dedi.
Gözden Kaçmasın
AİLELER NELER YAPMALI?
Eğitimci ve yazar Müjdat Ataman, ailelere şu önerilerde bulundu:
“Ailede karar vericinin çocuk değil, yetişkin olduğunu unutmadan, otoriter olmayan ama otorite olan anne babalar olmalıyız. Çocuklarımızı bilmediğimiz bir geleceğe hazırlıyoruz ve bu süreçte sevgi ile koşulsuz kabul önem kazanıyor.”
Merve Mercan da şu detayları ekledi:
— Ebeveynlerin şiddet uygulamadan sınır koyabilmesi idealdir. Aşırı serbestlik, çocukların davranışlarını olumsuz etkileyebilir.
— Sağlıklı sınırlar, çocukların güven duygusunu pekiştirir. Bu güven ortamında büyüyen çocuklar, duygularını daha sağlıklı bir şekilde ifade edebilirler.
— Çocukların medya tüketimini denetlemek ve şiddetin kabul edilemez olduğunu anlatmak için düzenli sohbetler yapılmalıdır.
— Çocukların sosyal çevreleri de takip edilmelidir; zorbalığa maruz kalıp kalmadığı gözlemlenmelidir.
OKULLARDA ZORBALIĞA KARŞI POLİTİKA GEREKEN Mİ?
Müjdat Ataman, zorbalık konusunun ders olarak işlenmesinin yeterli olmayacağını belirtiyor. “Okullarda bu konuda bir politika oluşturmak ve kültürel bir dönüşüm sağlamak şart” dedi.
PEKİ YA ÖĞRETMENLER?
Merve Mercan, öğretmenlerin de bu süreçte kritik bir rol oynadığını vurguladı. “Öğretmenlerin, çocuklarla kurdukları olumlu iletişim, akran ilişkilerini geliştirmede önemli bir etkendir” dedi.
Öğretmenlerin, sınıf iklimini gözlemleme ve ailelerle işbirliği içinde çalışma sorumluluğu olduğunu belirten Mercan, “Bu şekilde öğrencilerin sosyal konumlarını destekleyebiliriz” dedi.