reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

Türkiye, Dünyada İlk Sıraya Yerleşti! TÜİK Verileri Açıkladı: 'Gelecek Çok İyi Görünmüyor'

Yayınlanma Tarihi : Google News
Türkiye, Dünyada İlk Sıraya Yerleşti! TÜİK Verileri Açıkladı: 'Gelecek Çok İyi Görünmüyor'
reklam

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkan Yardımcısı Furkan Metin, nüfus artış hızındaki düşüş hakkında, “Türkiye, 1990'lı yıllarda 20 yaşındaki genç gibiydi. Doğurganlıktaki azalma devam ederse, yaklaşık 40 yıl içerisinde ortanca yaşımız 45'in üzerine çıkabilir. 45 yaşındaki Türkiye'nin enerjisi ile, 1990'lı yıllardaki 20-25 yaşlarındaki Türkiye'nin enerjisi bir olmayacak.” ifadelerini kullandı.

Uzmanlar, doğurganlık hızındaki bu gerilemenin yalnızca nüfus artışını yavaşlatmakla kalmayacağını, aynı zamanda iş gücünün azalması, sosyal güvenlik sistemine ilave yüklenmeler ve sağlık ile bakım harcamalarının artması gibi pek çok sorunu tetikleyebileceğini belirtiyor.

Doğurganlık Hızında Düşüş 2014'ten İtibaren Aralıksız Devam Ediyor

TÜİK'in araştırmalarına göre, “toplam doğurganlık hızı”, 2001 yılında 2,38 çocuk iken, 2014 yılından itibaren sürekli olarak düşüş göstermeye başladı. Bu kapsamda, 2014'te 2,19 olan rakam, 2015'te 2,16'ya, 2016'da 2,11'e, 2017'de 2,8'e ve 2018'de 2'ye kadar geriledi.

2018 yılından sonra toplam doğurganlık hızı 2'nin altına düştü. Hız, 2019'da 1,89'a, 2020'de 1,77'ye, 2021'de 1,71'e, 2022'de 1,63'e, 2023'te 1,51'e ve 2024'te 1,48'e geriledi. Bu durum, nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,1'in altında kaldığını ortaya koydu.

Uzmanlar, bu trendin devamı halinde Türkiye'nin AB ortalamasının altına düşebileceği uyarısını yaptı.

TÜİK Başkan Yardımcısı Furkan Metin, doğurganlık oranının 1,4'e düşmesiyle “yüksek alarm” seviyesine ulaşıldığına dikkat çekti.

“Türkiye, Geçen Yıl İtibarıyla 'Çok Yaşlı Ülkeler' Sınıfına Dahil Oldu”

Metin, Türkiye'nin yaşlı nüfus oranının gelecek 25 yıl içinde yüzde 25'in üzerine çıkabileceğini belirtti.

“Türkiye, 1990'lı Yıllarda 20 Yaşında Bir Genç Gibi

Doğurganlıktaki düşüşe bağlı olarak ortalama yaşın hızla arttığına dikkat çeken Metin, “Türkiye, 1990'lı yıllarda 20 yaşındaki genç gibiydi. Eğer doğurganlıktaki azalma devam ederse, 40 yıl içinde ortanca yaşımız 45'in üzerine çıkabilir. 45 yaşındaki Türkiye'nin enerjisi ile, 1990'lı yıllardaki 20-25 yaşındaki Türkiye'nin enerjisi aynı olmayacak.” dedi.

Mevcut durumda ciddi bir nüfus krizi yaşandığına vurgu yapan Metin, doğurganlık hızındaki düşüşlerin 10 yıl daha sürmesi durumunda geri dönüşü olmayan bir yola girileceği uyarısını yaptı.

Yaşlı nüfus oranının artışının sosyoekonomik sorunlar doğurabileceğine dikkat çeken Metin, sosyal güvenlik sisteminin mevcut haliyle devam edemeyeceğini dile getirdi.

“Türkiye, Sezaryen Doğum Oranlarında Dünyada İlk Sırada”

Metin, “Türkiye, sezaryen doğum oranlarında dünyada ilk sırada. İnsanlar daha geç evleniyor ve sezaryenle çocuk sahibi oldukları için 2 veya 3 çocuğun üzerine çıkmakta zorlanıyorlar.” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

Tek Çocuk Sahibi Olanlar Yalnızlıkla Karşılaşacak

Metin, tek çocuk sahibi olanların veya evlenmeyenlerin ileride yalnızlıkla karşılaşabileceğini belirtirken, “Avrupa'da birçok ülkenin yaşlanmayla ilgili yaşadığı sorunları bizde göreceğiz. Şu anda başvurduğumuz her 5 haneden birinde yalnız bir kişi yaşıyor. Yalnız yaşayanların yüzde 35'ini 55 yaş üstü kadınlar oluşturuyor. Ailenin önemi, ilerleyen yaşlarda daha belirgin hale geliyor. Ancak yaş ilerledikçe çocuk sahibi olma pişmanlığı fayda sağlamıyor ve bu eşiği kaçırıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye Gittikçe Yaşlanan Bir Ülke”

Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Deniz Harp Okulu Dekanı Prof. Dr. Cemalettin Şahin, Türkiye'de yaşanan nüfus krizinin yeni bir durum olmadığını, son 20 yıldır devam ettiğini aktardı.

Cumhuriyet'in ilan edilmesinden sonra devlet politikalarıyla nüfusun artırılmasının hedeflendiğini hatırlatan Şahin, “Atatürk'ün 100 milyonluk Türkiye hayali var. 1930'da çıkan Hıfzıssıhha Kanunu ile 6 ve daha fazla çocuğu olan annelere madalya verilip maddi yardımda bulunuldu. Ayrıca yasadışı düşükler yasaklandı. Bu alanlarda bir miktar başarı sağlandı.” dedi.

Şahin,1950'lerin sonlarına doğru nüfusu düşürme amaçlı kampanyalar başlatıldığını ve bu kampanyaya dışarıdan vakıflar ve derneklerin de müdahelesinin olduğunu dile getirdi. 1963 yılında Sağlık Bakanlığı'na bir rapor hazırlandığını ve 2 yıl sonra Nüfus Planlaması Kanunu'nun çıkarıldığını anlatarak, Türkiye'nin nüfusunu azaltma yönünde çalışmalar yapıldığını dile getirdi.

“Topyekun Bir Seferberlik Gerekiyor”

Şahin, nüfus planlamasında yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirterek, “Konut mimarisi yeniden ele alınmalı. 1+1 ve 2+1 evler çocuklar için adeta hapishane durumunda. Konut kültürümüzde bir değişim olması gerekiyor.” dedi. Eğitimin sürelerinin kısaltılması gerektiğini vurgulayan Şahin, eğitimi tekrar gözden geçirmesi gerektiğini bildirdi.

Ekonomik kaygılar nedeniyle halkta nüfusun artmadığına dair yanlış bir algı olduğunu kaydeden Şahin, “Bu doğru değil. Bunu söylediğimizde tepki alıyoruz. Eğer bu gerçek olsaydı, şu an İsveç, Norveç, İngiltere ve Almanya'nın nüfusu artardı. Bugün zengin olan ülkelerin nüfusu da artmıyor. Bu bir kültür meselesi. Türkiye, giderek yaşlanan bir ülke. Şu anda Türkiye, kendi fındığını, pamuğunu, çayını toplayacak insan gücünden maalesef mahrum durumda. Bu nedenle gelecek iyi görünmüyor ve topluca bir seferberlik gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

reklam

YORUM YAP