Dr. Bektaş, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, meyvelerin sağlık açısından birçok faydası olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Meyveler, lif, vitamin ve antioksidan bakımından oldukça zengindir. Bu özellikleri sayesinde karaciğeri serbest radikallere ve iltihaplanmalara karşı korur. Suçlu olan meyve değil, endüstriyel şeker tüketimidir. Gıda sanayinde yaygın olarak kullanılan yüksek früktozlu mısır şurubu (YFMŞ), özellikle kola gibi gazlı içecekler, gofret, şeker, kek ve şekerli tatlılarda bulunur ve karaciğere ekstra yük bindirir. Bu durum karaciğer sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturur. Doğal meyve şekeri olan früktoz, meyvenin lifli yapısında yer aldığından sindirimi yavaş olur ve bu nedenle karaciğere aniden bir yük getirmaz. 2024 yılında yayımlanan bir çalışmada, elma ve muz gibi meyvelerin düzenli olarak tüketilmesinin, yüksek kan yağlarına sahip bireylerde karaciğer yağlanmasını azalttığı ve ölüm riskini anlamlı şekilde düşürdüğü gösterilmiştir.
‘ÇEŞİTLİLİK VE DENGELİ BESLENME ÖNEMLİ’
Meyvenin aç veya tok karnına tüketilmesinin bilimsel açıdan büyük bir fark yaratmadığını belirten uzman, zamanlamanın değil, çeşitlilik ve dengeli beslenmenin çoğu zaman daha önemli olduğunu ifade etti. Sağlıklı bireylerin günün her saatinde belirli miktarda meyve tüketebileceklerine dikkat çeken Dr. Bektaş, meyve ağırlıklı beslenenlerin karaciğer fonksiyonlarında bozulma olmasa da uzun vadede bazı vitamin ve mineral eksikliklerinin yaşandığını belirtti. Bu nedenle dengeli bir beslenme tarzının benimsenmesi gerektiği vurgulandı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise sağlıklı bireylerin günde en az 400 gram meyve ve sebze tüketmelerini öneriyor. Bu öneri, karaciğer sağlığı başta olmak üzere, bağırsak mikrobiyotasına ve vücuttaki antioksidan ve fitokimyasal alımına birçok olumlu katkı sunmaktadır.
