Kıbrıs Türkleri, 1964 yılında Yunanistan'la birleşme (Enosis) hayali kuran Rumların silahlı baskısı altında yaşamaktaydı. Erenköy'deki Türkler de kuşatılmış durumdaydı. Zor koşullara rağmen Erenköylüler, 8 ay süren kuşatmaya dayanıyordu. Türkiye'den direnişi örgütlemek için Kıbrıs'a gelen ‘Akıncı’ lakaplı Albay Rıza Vuruşkan ve ileride KKTC tarihine adını yazdıracak olan Rauf Denktaş, Kıbrıslı öğrenciler ve çevredeki köylerin halkı da bu direnişte yer alıyordu. Erenköy'de 500 vatandaş, Rumların ağır silahlarla donanmış 2.000 kişilik güçleri tarafından denizden ve karadan kuşatılmıştı. Erenköy, Kıbrıs Türklerinin dışa açılan kapılarından biri olduğu gibi, dışardan gelen yardımların giriş noktasıydı. Stratejik bir öneme sahipti. Kuşatma daralırken, Erenköy'deki direnişçilerin tek umudu Türkiye’ydi. Kadın ve çocuklar mağaralara sığınmıştı. Türkiye, tüm diplomatik yolları deniyordu ancak Rumlardan hiçbir tepki gelmiyordu. Nihayet, 8 Ağustos'ta iki Türk savaş uçağı havada belirdi. Rumların üstünden alçak uçuş yaparak ateş açmadan geçtiler. Ancak bir saat sonra jetler yine Erenköy üzerinde ortaya çıktı ve bu kez yoğun ateş açtılar. Kuşatma çemberi dağıldı.
RUM TARAFINA DÜŞTÜ
Kısa bir süre sonra, Eskişehir'den Yüzbaşı Cengiz Topel'in komuta ettiği ikinci kol geldi. Deniz hedeflerine saldırılara başladılar. Fakat Topel’in uçağı hasar aldı ve düşerken paraşütle atladı. Maalesef Rum tarafına düştü ve yaralı olarak Rumların eline geçti. Aynı gün, ağır işkencelerin ardından silahla vurularak şehit edildi. Türk Hava Kuvvetleri’nin Cumhuriyet tarihindeki ilk savaş şehidi olarak anıldı. Cenazesi 11 Ağustos'ta teslim alındı, otopsisi gerçekleştirildi. 12 Ağustos'ta ise Lefkoşa’da binlerce kişinin katıldığı bir törenle cenaze namazı kılındı ve Türkiye’ye gönderildi. Türkiye'deki cenaze namazına katılanların yoğunluğu, o güne kadar görülmemişti. On binlerce kişi Topel’i karşıladı ve uğurladı. Adı, Türkiye'nin dört bir yanında caddelere ve meydanlara verildi.
VAHŞETİN 61 YILLIK BELGESİ
11 Ağustos 1964 tarihli otopsi raporuna göre, Topel farklı açılardan ateşli silahlarla vurulmuştu. Vücudundaki izler, şehit olmadan önce neler yaşadığını gösteriyordu… Rapordaki bazı bölümler şöyle: “Sağ göz kapaklarında morluk ve göz beyazı altında kanama. (Künt bir darbe ile meydana gelmiştir) Sağ burun deliğinde kan. Başın saçlı derisi, alışılmadık bir şekilde iki şakak arası kesilerek birleştirilmiştir. Çene kemiğinin her iki tarafında ve çene uç kısmında sıyrık yaralar… Sol göz kapağı üzerinde kesik yara. Boynun bütün sağ yanını kaplayan ekimoz ve sıyrık yara. Bütün sağ omuzu ve sağ kürek kemiği sahasını kaplayan darbe. Kaburga üzerinde kurşun deliği. 10'uncu kaburga üzerinde ikinci bir kurşun deliği. Sağ el sırtında ekimoz, sol el sırtında ödem. Sol uyluğun orta arka yüzünde kurşun yarası. (…) Kürek kemiğinin kırılması, bu bölgeye künt bir cisimle vurulması neticesi meydana gelmiştir.”
Erenköy, bugün Rum tarafında yer almakta ancak KKTC’ye aittir. Köyde artık siviller yaşamamakta, yalnızca askeri birlikler bulunmaktadır.
