reklam
reklam
DOLAR40,7015% 0.02
EURO47,2204% 1.43
STERLIN54,1118% 0.44
FRANG50,6353% 1.11
ALTIN4.395,45% 2,23
BITCOIN114.087,820.72
reklam

Yüce Allah’a Söz Verdik

Yayınlanma Tarihi : Google News
Yüce Allah’a Söz Verdik
reklam

Elestü bezmi, yani “ruz-i elest” olarak bilinen kavram, insanlığın imanına şahit olunan günü ifade eder. Bu anlayışa göre, insan bedeni henüz var olmadan önce Allah, evrene gelecekteki bütün ruhları yarattı ve onları bir araya topladı. Sonrasında onlara, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sordu. Ruhlar ise, “Evet, sen bizim Rabbimizsin” yanıtını verdiler. Bedenlenip dünyaya gelecek zamana kadar Allah’ın takdir ettiği bir yerde bekletildiler. Fakat dünyaya gelen ruhlar, bu söze sadık kalmayı unuttular ve Cenab-ı Allah’ı unutarak dünyanın karmaşasında savruluyordular. Dine karşı kayıtsız kalıyorlardı. Başka bir yorumda ruhun, dünyada vücuda girdiğinde Allah’ın sorusunu zaten bildiği anlatılmaktadır; ama ilgili ayetler doğrultusunda birinci yorum daha geçerli görünmektedir: “Rabbin Âdemoğullarından (onların sırtlarından) zürriyetlerini alıp bunları kendi aleyhlerine şu sözleşmeye şahit tutmuştu: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ Onlar da, ‘Elbette öyle, tanıklık ederiz’ dediler. Bunun sebebi, kıyamet günü, ‘Bizim bundan haberimiz yoktu’ dememeniz içindir.” (A’râf 172-173).

Peygamber’e Biat
Yüce Allah, bahane bırakmıyor. Her dünyaya gelen, potansiyel bir mümin olarak hayata gelmektedir. Ancak insanlar, sözlerini ve ahitlerini unutuveriyorlar. Biat kelimesi, “söz verip sadık kalmak” anlamına gelmektedir. Hz. Peygamber’in hayatında ise biat önemli bir yer tutmaktadır. Peygamberimiz, İslam’a davet ettiği kimselerden biat almalarını istemiştir. buradaki en önemli üç biat çeşidinden bahsedeceğiz: Bunlardan ikisi; Peygamber henüz Medine’ye gitmeden, Medine’den gelen heyetlerle yaptığı birinci ve ikinci akabe biatleri. Diğeri ise Hudeybiye Seferi’dir ki, Kuran’da övgüyle anılan bir biattir.

Birinci Akabe Biatı
Bazı kişilerin biati anlamadan kullanmasının amacının dışına çıktığını görmekteyim. Biat; yola çıkarken, Allah’ın ve Peygamber’in kurallarına uygun hareket edeceğine yemin ve söz vermek demektir. Nitekim Hz. Muhammed’in peygamberliğinin 13. yılında Medine’den gelen bir heyetten istediği biat şu şekildeydi: “Allah’a hiçbir şeyi eş ve ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina yapmamak, çocuklarını öldürmemek, yalan yere iftira etmemek ve her hayırlı işe muhalefet etmemek üzere bana biat verin.” Hz. Peygamber daha sonra şöyle devam etti: “Sizden verdiği sözde duranların mükâfatı Allah’a aittir.” Orada bulunanlar, “Değişmez ilkelere uymak üzere biat ettik” diyerek söz verdiler. İslam’da biatin temel erdemler üzerine kurulu olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Ayrıca biat, kişinin şahsi ve hür iradesini yansıtır; menfaat ve yalan dolan içermez. Şuurlu bir duruş söz konusudur ve yola çıkacak olanların her türlü şerre karşı dik ve onurlu bir tavrı vardır.

İkinci Akabe Biatı
Bir yıl sonra, yine Mekke’ye 20 kilometre mesafedeki Akabe’de bu defa 75 Medineli, Hz. Peygamber ile biatleştiler. O biatta Efendimiz şöyle bir vaat aldı: “Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim O’nun Peygamberi olduğuma tanıklık edin. Namaz kılacağınıza, mallarınızın zekât ve sadakasını vereceğinize, benim sözümü dinleyeceğinize, emirlerime boyun eğeceğinize, darlıkta da bollukta da muhtaçlara yardım edeceğinize, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayacağınıza, Allah için hakkı söyleyeceğinize, iyiliği buyurup kötülükten sakındıracağınıza, bu davayı yürütürken beni de koruyacağınıza söz verin.”

Hudeybiye Biatı
Peygamberimiz, 628 yılında 1500 kişiyle Mekke’ye umre yapmak için yola çıktı. Ancak Mekkeliler, Efendimizi Hudeybiye’de karşıladı ve şehre girmesine izin vermediler. Hz. Osman’ı görüşmeye göndermişlerdi fakat onu tutukladılar. Daha sonra Hz. Osman’ın şehit edildiğine dair haber yayıldı. Bu bilgi, Allah’ın Peygamberinin Hudeybiye’de 1500 kişiyle bir araya gelip tokalaşarak biat almasına sebep oldu. Biat şu şekildedir: Eğer Osman öldürülmüşse, Müslümanlar Mekke’ye ölüm pahasına da olsa gireceklerdir. Ya zafer ya da şehadet. Müslümanlar tek tek ellerini Peygamberimizin elinin üzerine koydular. Sadece Hz. Osman biat edemedi, fakat Hz. Peygamber kendi elini göstererek, “Bu Osman’ın elidir” diyerek elini kendi elinin üzerine koydu. 1500 kişinin yanı sıra Hz. Osman’ın da yer aldığı biat, Mekke’de derin bir etki yarattı. Korkan Mekkeliler, Hz. Osman’ı serbest bıraktılar. Fetih Suresi bu olayın ardından indi ve surenin 18. ayetinin meali şöyledir: “Andolsun ki ağacın altında sana biat edenlerden Allah razı olmuştur.”
“Sana biat edenler ancak Allah’a biat etmiş olurlar. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen, kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük bir mükâfat verecektir.” (Fetih, 10). İslam’a giren ve Müslüman bir ailede doğan her birey, aslında Allah ve O’nun Resulü ile biatleşmiş demektir. Biat, İslam’ın temel kurallarına bağlılığı ölümüne kadar kabul edip söz ve yemin vermek suretiyle gerçekleştirilmektedir. Biat, elbette maruf olan (Kuran ve sünnete bağlılık) şekilde olur; çünkü Allah’ın Resulü’ne biat eden, nihayetinde Allah’a söz veren bir bireydir ve bu sözde bir ihanete yer yoktur.

***

Yaz Kursları Değerlendirilmeli
Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkemizde camilerde yaz Kuran kursları düzenliyor. Evlatlarımız, cami hocalarının denetiminde Kuran dersi alıyor. Benim önerim, Diyanet’in kontrolündeki alanlardır. Burada çocuklar, namaz surelerini öğrenmekte, caminin manevi ortamını solumakta ve cemaatin olmadığı saatlerde camide oynayarak mekâna uygun oyunlar oynayabilmektedirler. Çocukları camiden uzaklaştırmadan onlara fırsatlar sunulmalıdır. Hatta cemaatin önde gelenleri, dönem sonunda çocuklara küçük hediyeler vererek onları teşvik edebilir.

reklam

YORUM YAP