

ANTALYA’da Demre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde müdür yardımcısı olarak görev yapan görsel sanatlar öğretmeni Binnur Aydınyurt’un ilkokul döneminde öğrenme güçlüğü yaşadığı biliniyor. Harfler ve sayılarla ilgili sorunlar yaşayan Binnur, basit matematik işlemlerini elma ve ağaç çizimleri ile yanıtlıyordu. Diğer arkadaşlarından farklı olarak zihinsel engelli olduğu düşünülen Binnur, bu nedenle özel bir alt sınıfa yerleştirildi. Ancak Binnur’un ailesi, eğitimci olmalarından dolayı yapılan bu tanının yanlış olduğunu savunuyordu. Nihayetinde Binnur’un, 3 zeka türünde akranlarından daha ileri olduğu tespit edildi ve dördüncü sınıfta eğitim hayatına devam etmesine karar verildi.
HAYALİ RESSAMLIKTI
Ortaokulda öğretmeni tarafından yeteneği keşfedilen Binnur, ressam olma hayalini gerçekleştirmeye başladı. Sanat, her zaman hayatının bir parçası oldu. Öğretmen olduktan sonra atandığı Kaş’ta köylülere sanatı sevdirmeye yönelik projeler geliştirdi. Kalkan’da düzenlediği sergilerle metruk binaların kültürel evlere dönüşmesi için çaba harcadı. Patara kazılarında bulunan eserlerin rölyeflerini hazırladı ve iki eseri Devlet Resim Heykel Müzesi’ne alındı. Ancak onun en büyük başarısı, ‘sen okuyamazsın’ diyen zihinsel engelli olduğu düşünülen öğretmeninin zıttı olarak, Türkiye’nin en özel zekalara sahip öğrencileri için AR-GEM’de öğretmenlik yapmasıydı.
RAKAM YERİNE ELMA ÇİZİNCE
Aydınyurt, yaşadığı süreci şu şekilde anlatıyor: “Kütahya’da ilkokul birinci sınıfta harfleri ve rakamları karıştırıyordum. 5 ile 2’nin toplamını çözmem istendiğinde, bunun yerine 2 ağaç ve 5 elma çiziyordum. Okumada sorun yoktu fakat yazmak istemiyor, harfleri atlıyordum. A harfi yerine gülen yüz, e harfi yerine güneş çizerdim. Evde çekyatın arkasına yaptığım resimleri iğneleyerek kendi sergimi açıyordum. Bir gün sergi açılışı yaparken mumları yakmayı unuttuğum için odada yangın çıkmıştı. Babam öğretmenevi müdüründen, ‘Bu kız sürekli evde sergi açmayı hayal ediyor, resimlerini duvarlara asın da mutlu olsun’ diyerek yardımcı olmasını rica etmiş. İlk sergimi böylece açmış oldum. Beşinci sınıfta ise İtalya’da barış temalı uluslararası bir yarışmada dünya birinciliği kazandım.”
ANNEM BABAM ÖĞRETMEN OLMASAYDI
En büyük şansım annemin ve babamın öğretmen olmalarıydı. Ayrıca bana konulan bu yanlış tanıyı kabullenmemeleri oldu. Özel alt sınıfa gönderildikten sonra Anadolu Üniversitesi’ne yönlendirdiler. Yapılan testlerde sadece bir alanda disleksi olduğunu, diğer zekâ türlerinde ise oldukça ileri olduğunu öğrendim. Bu yeni tanı ile birlikte özel alt sınıftan ayrılmam sağlandı ve ikinci sınıftan dördüncü sınıfa geçtim. Ortaokulda öğretmenim Zakir Savaş, yaşamıma önemli bir katkıda bulundu ve resme yönelmeme yardımcı oldu. İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi’nde 1.5 yıl eğitim aldım. Burada ailemden uzakta olmak zorlu bir süreçti, bu nedenle Kütahya’da güzel sanatlar lisesine geçtim ve oradan mezun oldum. Üniversite eğitimimi Burdur Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde tamamladım ve 25 yıl önce Antalya Kaş’ta öğretmenliğe başladım.
160 IQ ÜSTÜ ÇOCUKLAR
– Binnur öğretmen, “Benim yaşadıklarımın başkalarının da yaşamaması için özel yetenekli çocuklarla çalışmaya karar verdim ve BİLSEM’lerde görev yaptım” diyerek sözlerine devam etti: “Tüm Türkiye’deki BİLSEM’lerdeki sanat öğretmenlerinin koordinatörü oldum. Meslek hayatımda en özel görevlerden biri de 160 IQ üzerindeki çocukların yatılı eğitim gördüğü AR-GEM’in kuruluş aşamasında yer almak oldu. Daha sonra burada yatılı müdür yardımcılığı yaptım ve AR-GEM’in özel müfredatının yazılmasında katkıda bulundum. Üstün zekalılara yönelik müfredatlar üzerinde araştırma yapmak için Finlandiya, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerden davet aldım.”
‘OKUYAMAZ’ DİYEN ÖĞRETMENİMİ BULDUK
– Binnur Aydınyurt, ‘Bu çocuk okuyamaz, dört işlem yapamaz’ diyerek beni zihinsel engelliler sınıfına gönderen öğretmenimi uzun yıllar sonra buldum: “Ona yaptığım çalışmaları anlattım. Beni hatırladı ve, ‘Evladım, ne yapayım, sen ne yazabiliyordun ne işlem yapabiliyordun?’ dedi. Yanlış tanıyla özel alt sınıfa gönderilmiş bir çocuk olarak, hem sanat alanında hem de öğretmenlikte başarılı olabilmek için çabaladım ve çalışmaya devam ediyorum. Bugüne dek 9 karma 18 kişisel sergi açtım ve pek çok üstün zekalı çocukla çalışma fırsatı buldum. Şimdiki hayalim, üstün çocuklara yönelik öğretmenlerin gelişimlerine katkı sağlamak.”