

16 Mayıs’ta Kırıkkale’de, kiracısından uzun süre haber alamayan ev sahibi C.Ç., bir çilingir yardımıyla daireye girdiğinde korkunç bir manzarayla karşı karşıya kaldı. Derin dondurucuda ve buzdolabında çöp poşetlerine sarılı bir erkek cesedi bulundu. Yapılan incelemelerde cesetin 2014 yılından beri kayıp olan Hüseyin Okumuşoğlu’na ait olduğu belirlendi. 11 yıl önce kiraladığı evin tüm giderlerini düzenli bir şekilde karşılayan Meliha Veske’nin ise 3 Mayıs’ta sağlık sorunları sebebiyle vefat ettiği öğrenildi. Kardeşleri Yılmaz ve Mahir Okumuşoğlu, İHA muhabirine verdikleri demeçte, 11 yıl süren kayıp döneminde yaşananları aktararak olayın organize bir şekilde gerçekleştirildiğini öne sürdüler.
“BU YANGINDAN SONRA HER ŞEY BAŞLADI”
Yılmaz Okumuşoğlu (48), ağabeyinin kaybolmadan önce Ankara’daki evinde çıkan bir yangını anlatarak, “2014 yılında ağabeyimin evi yanıyor. Bu yangından sonra her şey başlıyor. Yangının çıkış hikayesi ise şöyle: Evin kapısı çalınıyor, ağabeyim kapıyı açıyor. Siyah gözlüklü, peçeli bir kadın yardım istiyor. Ağabeyim de yardımcı olabilmek için kapıyı açık bırakıyor. O esnada ne olduğunu bilmeden bayılıyor. Gözlerini açtığında evin yanmış olduğunu görüyor, özellikle yatak odası. Daha sonrasında ailemizi aradılar. Hastaneye gittiğimizde ağabeyimin ayağında yanık izi yoktu ama derin bir şişme oluşmuştu. Ağabeyim ‘yandım’ dedi ama olayın nasıl meydana geldiğini tam olarak anlayamadık” dedi.
“ÖZEL EŞYALARINDAN BİR EL YAZISI BULUNDU”
Ağabeyinin yanındaki çantayı hastaneye getirildiğinde aldığını belirten Okumuşoğlu, “Hastaneye gelirken elinde bir el çantası vardı ama çanta oldukça ağırdı. O esnada Meliha Veske geldi. Nereden duyduğunu bilmiyorum. Ağabeyim, ‘Çantamı Meliha ablama ver, onda dursun’ dedi ama o çanta o günden beri kayıp, nerede olduğu belirsiz. Ağabeyim, tüm birikimini Meliha Veske’ye verdiğini söylüyor. Ayrıca onun adına kredi çekmiş. Meliha Veske ve çevresinden şüpheleniyoruz. Olayın organize olarak gerçekleştirildiğini düşünüyoruz. Ağabeyim kaybolduktan sonra iş yerine gidip eşyalarını almak istedik. Özel eşyalarının içinde bir el yazısı bulduk. El yazısında, ‘Tüm birikimimi Meliha Veske’ye verdim, onu almak için onun evine gidiyorum’ yazıyordu. Bu nottan sonraki süreçte ağabeyimden bir daha haber alamadık” diye ifade etti.
“AĞABEYİMİ TAM 11 YILDIR BEKLEDİK”
Kardeşi Mahir Okumuşoğlu (42), ağabeyinin tedaviden sonra araç kiraladığını ancak bir süre sonra kaybolduğunu ve aracın günler sonra Ankara’daki evinin önünde bulunduğunu söyledi. Okumuşoğlu, “Ağabeyim tedavisinin ardından bir araç kiraladı. Bu araçla bir süre dolaştı fakat ortadan kaybolduktan sonra o araçtan bir daha haber alınamadı. Zamanla bu araç, Ankara’daki evinin önünde bulundu. O günden bu yana ağabeyimi tam 11 yıldır bekledik” dedi.
“AKLIMIZA BİRÇOK SORU GELİYOR”
6 Mayıs tarihinde teşhis için Adli Tıp Kurumu’na çağrıldığını belirten Mahir Okumuşoğlu, cenazeyi kendisinin teslim aldığını ve defin işlemlerini gerçekleştirdiğini ifade etti. Ceset üzerinde bıçak izlerinin bulunduğunu belirten Okumuşoğlu, “Ta ki 16 Mayıs gününe kadar işlemler için bekledik. Daha sonra içeri girip ağabeyimi teşhis ettim. Cenazeyi teslim aldık, morga kaldırdık. Ertesi gün defin işlemleri için ben de oradaydım. Tüm süreçte ben ve gassal birlikteydik. Orada ağabeyimin sırtında bıçak izleri gördüm. Bir kadının iri yarı bir adamı bıçaklayarak etkisiz hale getirmesi ve sonrasında onu buzdolabına koyması mümkün mü? Ağabeyimin bulunduğu yer, kaybolduğu dönemde telefon sinyallerinin kesildiği yere çok yakındı, yaklaşık 1 kilometre mesafede. O zaman bile bu işin üzerine çok gittik, dilekçeler verdik, her yere müracaat yaptık. Bir el yazısı vardı, ağabeyim bu yazıyla alakalı bilgi vermişti. El yazısının kime ait olduğu tespit ediliyor ama bunun üzerine gidilmiyor. Aklımıza birçok soru geliyor. Acaba bu kişilerin destekçileri mi vardı? Olayın araştırılmasını istiyoruz” dedi.
“CENAZESİNİN TOPRAĞA VERİLMESİ EN BÜYÜK TESELLİMİZ”
Okumuşoğlu, “Cinayet şüphelilerinin ölmüş olabileceklerini düşünüyoruz ama onlara yardım edenlerin en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyoruz. Ağabeyimi ben yıkadım ve teşhis ettim. İki çocuğu vardı. Meliha Veske, cinler ve muskalarla uğraşan, insanların üzerinde etkisi olan biriymiş. Bu kadın bir cani. Bir insanın 11 yıl boyunca buzdolabında saklanması, insani bir tutum değil. Ben gördüm, ceset bozulmamıştı. Ağustos 2014’teki haliyle duruyordu. Adalet Bakanımızdan ve Cumhuriyet Savcılığımızdan bu olayın hızlı bir şekilde çözülmesi noktasında büyük bir inancımız var. Biz devletimize güveniyoruz. Bu evi kiraladılar, ardından da ‘Hüseyin Okumuşoğlu’nu buraya çağıralım, halledelim’ mi dediler? Aklımıza çeşitli sorular geliyor. Bizim için tek teselli, cenazesinin toprağa verilmiş olması. Devletimiz var, güvenimiz tam. Kendimizi böyle avutuyoruz” şeklinde konuştu.